YAZARLARIMIZ
Doğuş Uygun
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
dogusuygun@yahoo.com



Dördüncü Dönem Geçici Vergi Beyannamesinin Verilme Süresinden Önce Aynı Dönemi İçeren Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanı Verilememesi Konusu

Özet

Dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdasıyla birlikte, geçici vergi uygulamasının vergi sistemi içindeki işlevi ve yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleriyle olan ilişkisi yeniden tartışma konusu hâline gelmiştir.

Geçici vergi, vergilendirme sürecinde tahsilatın öne çekilmesi yoluyla kamu gelirlerinin reel değerini korumaya yönelik olarak tasarlanmış bir mali araçtır. Bununla birlikte, son yıllarda özellikle dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin yapılan yasal düzenlemeler, geçici verginin fonksiyonu ve vergi sistemi içindeki konumu bakımından çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir.

Bu makalede, geçici verginin maksadı, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdası ile dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinden önce aynı takvim yılı veya hesap dönemini kapsayan yıllık beyannamelerin beyan edilememesi konusu ele alınmakta; yıllık beyan takvimindeki kısıtlamaya dair değerlendirmeler yapılmaktadır.

Geçici Vergi Uygulamasının Amacı

Vergi hukukunda, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi ile verginin tahsil edilmesi arasındaki zaman aralığı önemli bir sorun teşkil etmekte olup bu durum özellikle enflasyonist ekonomik koşullarda kamu alacaklarının reel değerini olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde bu soruna çözüm olarak geliştirilen en önemli araçlardan biri geçici vergi uygulamasıdır.

Geçici verginin yürürlüğe girmesinden önce, bir yıllık kazançların vergisi ertesi yıl beyan edilir ve iki taksitle ödenirdi. Bu enflasyonun yüksek seyrettiği dönemlerde, tahsil edilen vergilerin satın alma gücünün büyük ölçüde aşınması anlamına geliyordu. Bu sorunu çözmek için yasa koyucu, yıl içinde elde edilen kazançların vergisinin bir sonraki yıla kalmadan, kazanıldığı yıl içinde kısmen tahsil edilmesini sağlayacak yeni bir düzenlemeye başvurmuş ve ilk olarak "peşin vergi" uygulaması başlatılmış, ardından da bugünkü anlamıyla "geçici vergi" sistemini uygulamaya geçirmiştir.

Geçici vergi, ekonomik ve fonksiyonel olarak gelir ve kurumlar vergisinin “önden beyanı ve peşin tahsili”dir. Bu nedenle uygulamada ve mükellef nezdinde “geçici vergi” kavramı eleştiri konusu olmaktadır. “Geçici” kelimesi verginin geçici olduğu izlenimini verir, oysa vergi nihai vergiden mahsup edilerek kesin nitelikte tahsil edilmektedir. Mükellef açısından geri alınabilir bir vergi değil, aksine kesin bir vergileme söz konusudur. Kısacası geçici vergi, geçici olmayan bir vergi tahsilatının geçici adıyla anılmasıdır. Kanaatimce geçici vergi yerine “Ön Vergi veya Peşin Vergi” geçici verginin hukuki ve mali kavramsal özünü en iyi anlatan kavramlardır.

Dördüncü Geçici Vergi Döneminin Yeniden İhdası

2021 yılında 7338 sayılı Kanun ile Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinde yapılan değişiklik sonucu, geçici vergi dönemleri ilk dokuz ay ile sınırlandırılmış ve fiilen dördüncü geçici vergi dönemi kaldırılmıştı.

19.12.2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7566 sayılı Kanun ile, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinde yer alan “ilk dokuz ay” ibaresi kaldırılmış ve böylece dördüncü geçici vergi dönemi yeniden ihdas edilmiştir.

Yeniden ihdasına dair maddenin gerekçesinde “Dördüncü geçici vergilendirme döneminin kaldırılması uygulaması, kurumlar ve gelir vergisi beyannamesi verme süresinin değişmemesi ile uygulamada bilgi ve belge akışına ilişkin sürelerin değişmesine, finansal raporların ve beyannamelerin sağlıklı bir şekilde süresinde hazırlanmamasına sebebiyet vermektedir. Söz konusu düzenlemeyle, geçici vergi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin kazançlarının 3,6,9 ve 12 aylık dönemlerde tespit edilebilmesi, böylelikle dördüncü geçici vergi döneminin sisteme dahil edilerek bu dönem faaliyet sonuçlarını içeren geçici vergi beyannamesi alınması sağlanmaktadır. Geçici vergi döneminin üçe indirilmesi bağımsız denetime tabi şirketlerin bağımsız denetim raporlarının hazırlanması çalışmalarında da sıkıntı yaratmış, denetlilerin denetim sürelerinin uzamasına yol açmıştır. 4 geçici vergilendirme dönemine dönüş bu yönlerden de yararlı olacaktır.” açıklaması yapılmıştır.

Sonuç olarak, kanun gerekçesinde dördüncü geçici vergi döneminin kaldırılmasının; finansal raporlama, beyanname düzenleme ve bağımsız denetim süreçlerinin sağlıklı şekilde yürütülmesini olumsuz etkilediği açıkça ortaya konulmuştur. Bu gerekçeler birlikte değerlendirildiğinde, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdasıyla yetinilmeyip, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyan dönemlerine ilişkin olarak esneklik sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Dördüncü Dönem Geçici Vergi Beyannamesinden Önce Yıllık Beyanname Verilememesi

Türk vergi mevzuatına göre, dördüncü geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi beyan edilmeden önce aynı hesap dönemini kapsayan gelir veya kurumlar vergisi beyannamesi verilmesi mümkün değildir.

Kanun koyucu, Gelir Vergi Kanunun yıllık beyannamenin verilmesi başlıklı 92. maddesinin birinci fıkrasında “bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın mart ayının başından yirmi beşinci günü akşamına kadar”, Kurumlar Vergi Kanunun vergilendirme dönemi ve beyan başlıklı 25. maddesinin 5. bendinde, “hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar” ibaresi ile beyan ve ödeme dönemini gelir vergisi için mart ayının ilk 25 günü, kurumlar vergisi için ise nisan ayının ilk 25 günü ile sınırlandırmıştır.

217 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde “geçici vergi beyannamesinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.” maddesi ile birleşme, devir, iflas ve tasfiye durumlarında beyan edilen beyannamelerle bu tür bir mükerrer beyan yükümlülüğüne engel olunurken, benzer uygulamanın yıllık beyannameler içinde yer bulması gerekmektedir.   

Geçici vergi uygulaması, vergiyi doğuran olay ile verginin tahsili arasındaki süreyi kısaltmak suretiyle kamu gelirlerinin reel değerini korumayı amaçlayan bir vergilendirme aracıdır. Bu amacın doğal sonucu olarak geçici vergi, gelir ve kurumlar vergisinin bağımsız bir türü değil; yıllık vergilerin dönem içinde peşinen tahsil edilmesini sağlamaktadır. Bu yönüyle geçici verginin varlık sebebi, nihai vergilendirmeye hizmet etmek olup yıllık beyanın alternatifi değil tamamlayıcısıdır.

Dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdası, gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerinin beyan takviminde değişiklik yapılmaması uygulamada yeni sorunlar ortaya çıkaracaktır. Özellikle dördüncü geçici vergi beyannamesinin beyanından önce, aynı hesap dönemini kapsayan yıllık beyannamenin verilmesine yasal olarak imkân tanınmaması; dördüncü dönem geçici verginin yeniden ihdası amacıyla bağdaşmayan, şekli ve mükerrer bir beyan yükümlülüğüne yol açmaktadır.

Bu çerçevede, geçici verginin asıl amacının yıl içinde peşin tahsilat sağlamak olduğu dikkate alındığında, mükelleflerin dördüncü geçici vergi beyannamesi vermek yerine, aynı dönemi kapsayan yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesini vermeyi tercih edebilmelerine imkân tanınması, vergilemenin amacı ile daha uyumlu bir yaklaşım olacaktır. Yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesini erken vermek isteyen mükellefler açısından, beyan döneminin şubat ayının birinci gününden başlatılması ve mevcut yasal takvim korunarak nisan ayı sonuna kadar devam ettirilmesi yönünde bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Böyle bir düzenleme, yıllık beyanı tercih eden mükellefler için hukuki bir zemin oluşturacak; aynı zamanda geçici vergi beyannamesi verilmesine gerek kalmaksızın, verginin daha erken ve etkin biçimde tahsil edilmesini mümkün kılacaktır.

Sonuç

Gelir Vergisi Kanunu’nun 92. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 25. maddelerinde yapılacak bir değişiklikle; geçici vergi mükellefiyeti bulunan ve dördüncü geçici vergi dönemini kapsayan yıllık beyannamelerini erken vermeyi tercih eden mükellefler açısından, beyan süresinin şubat ayının birinci gününden başlatılması mümkündür. Böylece, tercih esasına dayalı bir “erken yıllık beyan” sistemi yasal dayanağa kavuşturulmuş olacaktır.

Özellikle gayri faal veya sınırlı faaliyet yürüten mükellefler açısından, kısa bir zaman dilimi içerisinde hem dördüncü geçici vergi beyannamesi hem de yıllık beyanname verilmesi; zaman, maliyet ve emek açısından ciddi bir verimsizlik ve yük yaratmaktadır. Bu yük, büyük ölçekli ve kurumsallaşmış işletmelerden ziyade, orta ölçekli işletmeler ve bu işletmelere hizmet veren meslek mensupları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle önerilen düzenleme, uygulamada en fazla yükü taşıyan kesimler açısından önemli bir rahatlama sağlayacaktır.

Sonuç olarak, dördüncü geçici vergi döneminin yeniden ihdasıyla birlikte, yıllık beyan dönemine ilişkin katı ve tek tip bir takvim yerine; mükellef tercihini esas alan, esnek ve fonksiyonel bir beyan sistemine geçilmesi gerekmektedir. Yıllık beyannamenin geçici vergiye tercih edilmesine imkân tanıyan ve şubat ayı itibarıyla başlayacak bir erken beyan dönemini yasal güvence altına alan bir düzenleme hem vergilemenin amacıyla hem de çağdaş vergi idaresi anlayışıyla daha uyumlu bir çözüm olacaktır.

24.12.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM