Çalışanlara işveren tarafından sağlanan menfaatler ücret olarak tanımlanmış ama bu tanımla ilgili tartışmaya açık çok konu var. Ancak çalışana yapılan bütün ödemelerin veya sağlanan bütün menfaatlerin ücret olduğunu söylemek mümkün değil.
Gelir Vergisi Kanunu ücreti, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara, hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlıyor.
Çalışanlara işveren tarafından sağlanan menfaatler ücret olarak tanımlanmış ama bu tanımla ilgili tartışmaya açık çok konu var. Her şeyden önce, işletme tarafından çalışanlarla ilgili yapılan bir harcamanın; ticari kazancın tespitinde gider olarak kabul edilip edilmeyeceği, edilecekse çalışana sağlanan menfaat olarak ücret gideri mi yoksa ücret dışı bir işletme gideri mi olduğu konuları, bazı somut işlem ve giderlerle sınırlı olarak, bu makalenin konusu.
Bütün işletmelerde çalışan eğitimi gerekli. Ancak nitelikli personel istihdam etmek, teknolojiyi izlemek ve değişen teknolojiye uyum sağlamak zorunda olan, Ar-Ge faaliyeti yapan, belli bir büyüklüğün üzerinde olan bütün işletmelerde, istihdam edilen çalışanların eğitimi kaçınılmaz.
Eğitim bazı işletmelerde, işletmede meslek içi eğitim şeklinde olabileceği gibi bazı işletmelerde çalışanlar yurt içinde veya yurt dışında bir eğitim kurumuna gönderilerek de yapılabilir.
Çalışanların eğitimi için yapılan harcamaların ve ödemelerin ücret olup olmadığına karar verebilmek için öncelikle, personele açık ve doğrudan bir menfaat sağlanıp sağlanmadığına ve eğitim harcamasının temel motivasyonuna bakmak gerekir.
Bütün eğitim faaliyetlerinin, az veya çok çalışanlara bir menfaat sağladığı söylenebilir. Ancak çalışana yapılan bütün ödemelerin veya sağlanan bütün menfaatlerin ücret olduğunu söylemek mümkün değil.
Genelleştirmek çok doğru olmayabilir ama özetle şunu söylemek mümkün diye düşünüyorum. İşletme içi eğitim giderleri sıradan bir işletme gideri olarak kabul edilebilir. Buna karşılık, işletme ihtiyacının ön planda olmadığı, esas amacı çalışanı ödüllendirmek olan örneğin yurt dışı yüksek lisans eğitimi için yapılan harcamalar çalışana sağlanan menfaat olarak ücret kabul edilebilir.
Kısa bir açıklama oldu. İlgilenenler daha fazla açıklama için bu köşede 29 Eylül 2023 tarihinde yayımlanan makaleme bakabilir.
Çalışanların moral motivasyonlarını ve işletmeye bağlılıklarını artırmak, çalışma ortamını ve çalışan-işveren ilişkisini iyileştirmek amacıyla işletmeler çeşitli faaliyetler yapabiliyor. Bu çerçevede doğum günü, yılbaşı, bayramlar gibi özel günlerde çalışanlara küçük hediyeler verilebiliyor ya da işverenler tarafından çalışanlar için çeşitli yemekler, piknikler, maç organizasyonları gibi etkinlikler yapılabiliyor.
Bu faaliyetler için yapılan harcamalar zaman zaman ücret olarak değerlendiriliyor, zaman zaman da doğrudan kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilerek gelir vergisi stopajı veya gelir/kurumlar vergisi tarhiyatı yapılabiliyor.
Çalışanlara özel günlerde verilen hediyelerin, geleneksel olarak makul düzeyde olması durumunda işletme gideri olduğu, çalışana sağlanan ücret niteliği olmadığı düşüncesindeyim. Hediyenin makul olup olmadığını, her işletme ve verilen hediye için değerlendirmek gerekir.
Çalışanlar için yapılan etkinlikler konusunda da benzer şekilde düşünüyorum. Vergi incelemelerinde, çalışanlar için yapılan piknik, spor organizasyonu ve çalışan yemekleri nedeniyle yapılan harcamaların kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilebildiğini görüyorum. Bu değerlendirmelere katılmıyorum. Bu tür etkinlikler işletmeler için hem yararlı hem gerekli ve yapılmasındaki temel motivasyon da çalışanlara bir menfaat sağlamak değil, verimliliklerini artırmak, işyerinde uzun süre kalıcı olmalarını sağlamak, sonuçta işletme kârını artırmak. Dolayısıyla bu kapsamda yapılan giderler de kazancın elde edilmesi ve devam ettirilmesiyle doğrudan ilgili giderler.
Gördüğüm yargı kararları da bu yönde. Yeni tarihli iki yargı kararını paylaşayım. Paylaşacağım somut olaylarda Vergi Mahkemeleri, düzenlenen piknik ve halı saha organizasyonu harcamalarının işle ilgili gider olduğu, şirketin verimliliğine ve karlılığına katkı amacı ile bu tür giderlerin yapılmasının normal ve mutad olduğunu dikkate alarak, bu giderlerin doğrudan kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu tarhiyatları kaldırmış. Vergi Mahkemelerinin bu Kararları, önce Bölge İdare mahkemelerince sonra da Danıştay Dokuzuncu Dairesince onanmış. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin; 05.03. 2025 tarih ve E:2022/1177 K:2024/1101 sayılı, 21.10.2024 tarih ve E:2023/3528 K:2024/5572 sayılı kararları.)
Çalışanlara tahsis edilen araçların, çalışanlar tarafından işletme dışı işlerde de kullanılabilmesi nedeniyle her zaman tartışmalı bir alan oldu. Araçlar işletme dışı işlerde kullanılmasa da, işe gidiş gelişler Mali İdare tarafından işle ilgili kabul edilmediği için, potansiyel bir sorun alanı olageldi.
Binek otomobillere ilişkin giderlerin ticari kazancın tespitinde indirimini kısıtlayan düzenlemeler, konuyu belli bir yere taşıdı ama konunun tam olarak netleşmediğini söylemek mümkün.
Burada konudan detaylı bahsetmek istemiyorum, uzun konu. Sadece yeni tarihli bir yargı kararını paylaşmakla yetineyim.
Personele araç tahsisinin, sağlanan menfaat olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle yapılan gelir vergisi stopajı tarhiyatını kaldıran Vergi Mahkemesi kararını inceleyen Bölge İdare Mahkemesi istinaf başvurusunu reddetmiş, temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi de Bölge İdare Mahkemesi kararını hukuka uygun bularak onamış.(Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 24.09.2024 tarih ve E:2022/3328 K:2024/4260 sayılı kararı.)
Kararda, çalışanlarına araç tahsisi yapan kuruma, tahsis şekline ve kullanıma ilişkin ayrıntılı bilgi ne yazık ki yok.
Yukarıda bir kısmını özetlediğim Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 24.09.2024 tarihli kararında, bir ihtilaf konusu daha var.
Somut olayda, çalışanlara verilen özel indirim kartlarıyla, Şirketin kendi mağazalarında sağlanan indirimler yoluyla çalışanlara menfaat sağlandığı gerekçesiyle, ücret gelir vergisi stopajı tarhiyatı yapılmış.
Vergi Mahkemesi, çalışanlara yapılan satışlarda uygulanan iskontonun, çalışanlara sağlanan menfaat niteliğinde olmadığı ve ücret olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davayı kabul etmiş ve yapılan tarhiyatı kaldırmış.
İstinaf istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararı, Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından yasaya uygun bulunmuş ve onanmış. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 24.09.2024 tarih ve E:2022/3328 K:2024/4260 sayılı kararı.)
Bu konuda da Danıştay kararında ayrıntı yok. Makul sınırlar içinde yapılan indirimlerin çalışanlara sağlanan menfaat olarak ücret kabul edilmesi düşüncesine ben de katılmıyorum.
Şirketler zaman zaman çalışanlarına sonraki dönemlerde verilecek ücretten kesilmek üzere faizsiz ücret avansı verebiliyor. Bu durumda yapılan avans ödemesi ücret olarak stopaja tabi tutuluyor.
Yasal düzenleme gereği, kurum çalışanlarının kurum ile olan ilişkilerinin sadece işveren-çalışan ilişkisi olması durumunda, ilgili kurum ile çalışanı, yapılan ücret ödemeleri bakımından ilişkili kişi kapsamında değerlendirilmiyor.
Gelir İdaresinin de farklı bir yorum ve açıklaması yok ama zaman zaman, ödenen ücret avansı için faiz hesaplanmadığı için tarhiyat yapıldığı oluyor. Bu tarhiyatlar, ödemenin gerçek mahiyetinin ücret avansı olmayıp farklı bir finansal hizmet olduğu düşüncesiyle yapılmış olabileceği gibi gerçekte ücret avans ödemeleri için de faiz hesaplanması gerektiği şeklinde bir değerlendirme sonucu yapılmış da olabilir.
Ben, gerçek niteliği ücret avansı olan ödemeler için faiz hesaplanması gerektiği düşüncesinde değilim. Dolayısıyla avans tutarı üzerinden faiz hesaplanmayarak çalışana bir menfaat sağlanması ve sağlanan menfaatin ücret olarak değerlendirilmesi bence söz konusu değil.
Geçmişte yapılan bir tarhiyatta Vergi Mahkemesi, işçilerin Kurumlar Vergisi Kanunun 13. maddesinde sayılan ilişkili kişilerden olmadığı halde ilişkili kişiler olarak kabul edilerek bedelsiz finansman hizmeti sunulduğundan bahsedilemeyeceği, inceleme elemanına ödemelerin maaşa mahsup edilmek üzere verilen avanslar olduğunun açıklanmış olmasına karşın, varsayımdan hareketle ve yoruma dayalı olarak yapılan nitelendirme sonucu bu ödemelerin bir finansman hizmeti olduğu kabul edilerek yapılan vergilendirmede hukuka uygunluk görmemiş ve yapılan tarhiyatı kaldırmış.
İstinaf başvurusunu inceleyen Bölge İdare Mahkemesinin, istinaf istemini reddettiği kararı Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından da hukuka uygun bulunmuş ve onanmış. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 21.10.2024 tarih ve E:2023/3528 K:2024/5572 sayılı Kararı.)
(Kaynak: Recep Bıyık / Ekonomim.com | 03.12.2025)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.279 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.