BASINDAN YAZILAR
Sahte Belge İncelemelerinde Öde Ya Da Yargılan Dönemi - MuhasebeTR

Sahte Belge İncelemelerinde Öde Ya Da Yargılan Dönemi

2002 yılında yayınlanıp halen uygulanan 306 sıra nolu VUK Genel Tebliği’ne göre, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge (SMİYB) düzenleme ve kullanmanın cürüm -suç olduğu, Türk Ceza Kanununa göre suçların kasten (bilerek ve isteyerek) işlenmesi halinde ceza uygulanabileceği, bu nedenle bu konuda inceleme yapan vergi müfettişlerinin kullanma fiilinin bilerek ve isteyerek işlenip işlenmediğini araştırıp, bilmeden kullanma sonucuna varılırsa suç duyurusu yapılmaması gerektiği ifade edilmektedir.

Yapılan vergi incelemeleri sırasında sahte belge kullandığı tespit edilen mükelleflerin, bu kullanımın bilerek ve isteyerek olmadığı sonucuna varılırsa suç duyurusu raporu düzenlenmiyor ve vergi ziyaı cezası tek kat uygulanıyordu. Bu tür durumlarda KDV indirimleri reddediliyor ancak kurumlar vergisi veya gelir vergisi açısından bir eleştiri yapılmıyordu. Dolayısıyla kasıt olmadığı (sahte belgenin bilerek istenilerek kullanılmadığı) sonucuna varılan mükellefler için ceza yargısına suç duyurusunda da bulunulmuyordu. 

Bu tebliğ halen yürürlükte ve geçerli iken,  Mali İdarece, 1 Ekim’den itibaren, mükelleflerin kayıtlarında sahte veya muhteviyatı itibariyle belge saptandığında, kastın olup olmadığı hususuna (bilerek ve isteyerek mi sahte belge kullanıldığı konusunda) herhangi bir değerlendirme yapılmadan savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı ifade edildi.

Açıklamalardan, bu durumlarda, mükelleflerden teminat istenilip verilmezse ihtiyati haciz uygulanacağı, cezanın üç kat uygulanıp gelir-kurumlar vergisi tarhiyatlarının da yapılacağı anlaşılmakta.

KDV iade süreçlerinde beyanların düzelttirilmesi Öteden beri, KDV iade incelemelerinde de indirim listesinde bulunan (tedarikçi) mükelleflerde sahte belge düzenleme, kullanma şüphesi veya haklarında rapor varsa, bunlardan alınan faturaların indirim ve iadelerden çıkartılması isteniyordu. Önceleri bu düzeltme talepleri sadece KDV ile sınırlıyken sonraları kurumlar vergisini de kapsar hale geldi. Mükellefler rakamlar dayanılmaz tutarlara gelmedikçe Mali İdare ile bir problem yaşamamak için çoğunlukla bu düzeltmeleri yaptılar. 

Mali idare süzgeç görevini terk mi ediyor?

Şu an mevcut düzenlemelere göre savcılar mükellefe doğrudan sahte belge davası açamıyorlar. Önce kanun koyucunun bir nevi bilirkişi gibi gördüğü Mali İdarece sahte belge düzenleme veya kullanma fiilinin varlığının ve mükellefçe kasten (bilerek ve isteyerek) işlendiğinin tespit edilmesi, bu rapor üç kişilik rapor değerlendirme komisyonundan da geçtikten sonra bir nev’i nitelikli ihbar hüviyetine bürünerek cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulması gerekiyor.

Normalde savcıların, Mali İdareden böyle bir suç duyurusu geldiğinde önce bir soruşturma yapması ve suçun işlendiğine kanaat getirmişse dava açmaya karar vermeleri gerekiyor. Ancak hemen hemen tamamında mali idareden gelen raporlar savcılarca iddianameye dönüştürülüyor ve akabinde de bu iddianamelerin tamamına yakını davaya dönüşüyor. 

Savcılar, sahte belge düzenleme veya kullanma konusunda doğrudan bilgi sahibi olsalar bile konuyu önce mali idareye bildirmek ve bu konuda bir inceleme yapılmasını talep etmek zorundalar.

Ne kadar sağlıklı bir değerlendirme yapılıyordu bilinmemekle birlikte çok sayıda mükellef için, vergi inceleme elemanları, rakamların küçüklüğü, sorunun mükelleften ziyade fatura kesen tarafta olduğu vb birçok nedenle mükellefin sahte belge kullanma kastının bulunmadığı sonucuna varıyor ve suç duyurusunda bulunmayabiliyorlardı. 

Yasada bir değişiklik olmadığı halde, bunca yıllık uygulama bir yana, VUK 367,370/a-2 dikkate alındığında, Mali İdarenin, “Ben bu işten vazgeçtim. Artık mükelleflerin suçlu olup olmadığına ceza mahkemeleri karar versin” demesi mevcut paradigmaya göre görevden kaçma anlamına geliyor.

Mali İdare aslında 1 Ekim’ den itibaren yapacağını ilan ettiği uygulama ile hiçbir hukuk süzgecinden geçmemiş iddialara dayanarak ya öde ya da yargılan dönemi başlatacağını ilan etmiş oluyor.

Sahte belge tolerans sınırı ya genel uygulansın ya da hiç uygulanmasın

Sahte belge kullanma suçu izaha davet kapsamında belli bir tutara kadar sürekli af kapsamında bulunuyor.

Vergi Usul Kanunu’nun 370. maddesine göre, “Sahte veya muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair yapılan ön tespitlerde, kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarı, bir takvim (2025) yılında 700.000 TL’yi geçmeyen veya bu tutarı geçse bile ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının %5’ini aşmayan mükelleflere ön tespite ilişkin yazı tebliğ edilebilir.”

Bu düzenlemenin anlamı; doğrudan vergi incelemesi yerine mükellefe izaha davet yazısı gönderilirse, mükellef te süresinde (30 gün içinde)düzeltme yapar eksik ödenen vergileri beyan eder faiziyle öderse, mükellef hakkında 18 aydan beş seneye kadar ceza verilebilecek suç duyurusunda bulunulmadığı (suç örtülü bir şekilde affedildiği) gibi, vergi ziyaı cezası da verginin üç katı yerine verginin %20’si nispetinde uygulanıyor. 

Düzenleme yapılmalı 

Herhangi bir düzenleme yapılmadan, VUK 306 bile değiştirilmeden, VUK 367’nin verdiği nitelikli ihbar ve ön inceleme görevinin ihmali ve bu değerlendirmelerin doğrudan yargıya iteklenmesi kanun koyucunun verdiği ön eleme görevinden kaçmak ve tüm mükellefleri yargı önüne sürmektir.

Öte yandan halen sürekli af veya %5’lik tolerans sınırı anlamına gelen düzenleme ve KDV iadelerinde düzelt ya da incelenirsiniz uygulamaları bir bütün olarak ele alınmalıdır. 

Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımının artık tarih olması gerekiyor. Mali İdarenin e kapasitesi arttıkça tespit ve önleme süreci hızlanacaktır. Burada dile getirdiğimiz hususlar yapılacak çalışmaların hukuki bir bütünlük ve tutarlılıkla yapılması ve mükellefin hukukunun da korunması çabasıdır.

Her ne yapılırsa yapılsın genel olmalı. Kayırma-ayırma ihtimali bile olmamalı.

Karapara-yolsuzluk -kayıt dışılıkla mücadele bir bütünün parçaları olup birbirinden ayrılamaz. Sadece vergi odaklı yaklaşımlarla sorunları çözebilmek mümkün olmadı olamaz. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, liyakat, denetim, şeffaflık, devlet harcamalarında verimlilik ve tasarruf velhasıl konu tepeden tırnağa bir reform hareketi çerçevesinde ele alınmalı.

(Kaynak: Zeki Gündüz / Dünya Gazetesi | 25.08.2025)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM