5020 sayılı yeni Kurumlar Vergisi Kanunu'nun “Muafiyet, istisna ve indirimlerin sınırı” başlıklı 35. maddesi üç fıkradan oluşmaktadır. Bu fıkralar sırasıyla aşağıdaki şekildedir.
(1)Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, Kurumlar Vergisi bakımından geçersizdir.
(2)Kurumlar Vergisi ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak bu Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu'na hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenir.
(3)Uluslararası anlaşma hükümleri saklıdır.
Bu günkü -ve köşemize sığmayacağından gelecek- yazımızda bu maddeyi tahlil etmek ve maddenin her hangi bir hukuki değerinin olup olmadığını irdelemek istiyoruz.
Maddenin, diğer kanunlarla geçmişte tanınmış muafiyet ve istisnaların artık geçerli olmayacağına yönelik ve bu sebeple aslında geçici maddede yer alması gereken birinci fıkra hükmü, aslında geçmişte tanınmış istisna ve muafiyetler açısından her hangi bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü 35/1. madde, Kanun'un geçici 1/9. maddesi ile etkisizleştirilmiştir. Geçici 1. maddenin 9. fıkrasında, “Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler bakımından 35'inci madde hükmü uygulanmaz” hükmü yer almıştır.
35. maddenin 1. fıkrası geçmişte tanınmış istisna ve muafiyetler açısından bir anlam taşımadığına göre, akla, 2. fıkra ile birlikte yorumlanarak gelecek için hüküm ifade edeceği düşüncesi gelmektedir. Nitekim burada ilk iki fıkra birlikte değerlendirilerek, “kurumlar vergisi ile ilgili olarak ileride tanınacak muafiyet, istisna ve indirimlerin, ancak bu Kanun'a, Gelir Vergisi Kanunu'na veya Vergi Usul Kanunu'na hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenebileceği, diğer kanunlarla tanınacak muafiyet, istisna ve indirimlerin kurumlar vergisi bakımından geçersiz olacağı” yorumu yapılabilir. Acaba böyle bir yorum doğru ve hukuken muteber olabilir mi?
35. madde, 5422 sayılı eski Kurumlar Vergisi Kanunu'nda da mükerrer 45. madde olarak vardı ve 4008 sayılı Kanun ile 6.7.1994 tarihinde yürürlüğe girmek üzere Kanun'a eklenmişti.
Gerek 5520 sayılı Kanun'un 35. maddesi gerekse 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun mükerrer 45. madde hükmünün benzerleri, diğer bazı vergi kanunlarımızda da yer almıştır (Emlak Vergisi Kanunu md. 22, Katma Değer Vergisi Kanunu md. 19, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun md. 10).
Konumuza dönersek, bu noktada karşılaşan sorun, 5520 sayılı kanunun 35. maddesinin kanunlaşmasından sonra, kanun koyucunun başka herhangi bir kanunda kurumlar vergisine ilişkin bir indirim, istisna veya muafiyet hükmüne yer verip veremeyeceği, vermesi halinde yeni hükmün geçerli olup olamayacağıdır. Bu sorun anılan kanunlardaki mevcut hükümler dolayısıyla daha önce de yaşanmıştır. Örneğin Emlak Vergisi Kanunu’ndan sonra yürürlüğe giren 2868 sayılı kanunun 24’üncü maddesinde, Emlak Vergisi Kanunu’nda herhangi bir değişiklik yapılmaksızın, İşçi Sigortaları Kurumu'nun emlak vergisinden muaf olması öngörülmüştür. Aynı şekilde 2863 sayılı kanunla taşınmaz kültür varlıklarına emlak vergisi muafiyeti, Emlak Vergisi Kanunu’nda değişiklik yapılmaksızın getirilmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 19. maddesinin yürürlüğünden sonra 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 4’üncü maddesinde verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nin ihtiyacı olan mal ve hizmetlerin teslimi katma değer vergisinden muaf tutulmuştur. Nitekim 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na 4008 sayılı Kanunla mükerrer 45'inci maddenin eklenmesinden sonra kabul edilen 4054 sayılı “Rekabetin Korunması Hakkında Kanun” ile oluşturulan “Rekabet Kurumu”nun (md.20) gelirleri, kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur (md.63).
Nitekim şimdilerde, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun bu hükmüne rağmen, Maliye Bakanlığınca hazırlanan Ar-Ge Teşviki amaçlı Kanun Tasarısı'nda da Ar-Ge şirketlerine kurumlar vergisi istisnası getirilmektedir.
Geçmişte, uygulamada bu sonradan getirilen hükümler, Emlak Vergisi Kanunu'nun 22 veya Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 19. maddelerine rağmen geçerli olmuştur. Maliye Bakanlığı mükerrer 45. maddeye dayanarak rekabet kurulunu vergilendirmemiştir.
Bu gibi durumlarda iki kanun arasında çelişki olduğunda sorun, kanun koyucunun hangi iradesine itibar edileceği şeklinde belirmektedir. Önceki ve sonraki kanun hükümleri arasında çelişme olduğunda ve sonraki kanun metninde kanun koyucunun, ilga ile ilgili açık bir hüküm koymadığı hallerde, zımni ilga söz konusu olur. Vergi kanunları genel nitelikte kanunlardır. Önceki ve sonraki kanunlar, genel nitelikte ise, sonraki kanun, öncekini yürürlükten kaldırır. Önceki kanun genel nitelikte ise, sonraki kanun özel nitelikte ise özel kanunun düzenlediği konularda, yine genel kanun üstü kapalı (zımni) olarak ilga edilmiş sayılır. Bu konudaki irdelememize yargısal görüşlerin ışığında gelecek yazımızda devam edeceğiz.
(Kaynak: Referans Gazetesi | 20.08.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.