Sıcağın İstanbul'u kavurduğu geçtiğimiz günlerden birinde bir işadamı ile yemeğe çıkmıştım ve sohbet ister istemez vergiye geldi. ("İster istemez" diyorum, zira ben aslında finans sektöründeki vergi sorunları dışındaki konulardan konuşmaktan da zevk alabilen bir kişiyim -özellikle de şu sıcak yaz günlerinde- ama ne yazık ki, ne zaman iş yemeğine çıksam karşımdaki kişi konuyu süratle vergiye getiriyor. Vergi dışındaki konularda konuşunca acaba daha da mı sıkıcı oluyorum, yoksa insanlara hayattaki tek zevkimin vergi olduğu gibi yanlış bir izlenim mi veriyorum, nedir tam bilemiyorum. Neyse, sızlanmayı bırakayım da konuya geleyim artık.) Şöyle dedi: "Bence ülkemizde yapılması gereken en önemli vergi reformu "vergi kanunlarının basit hale getirilmesi"dir. O konuşmasına devam ettiği halde, ben bu cümleye takılıp kalmıştım. Elbette bu cümleyi ilk kez duyduğum için değil. Yalnızca, aslında hemen her gün duyduğum bu cümlenin üzerine bugüne dek tam anlamıyla pek de düşünmemiş olduğumu fark ettiğimden.
Gerçekten de ülkemiz iş ve vergi dünyasında mevcut vergi kanunlarımızın yeterince "basit" olmadığı konusunda neredeyse bir uzlaşma hakim. Bu eğilim aslında genel olarak dünyanın başka ülkelerinde de gözlemleniyor. Örneğin, PricewaterhouseCoopers (PwC) ve Dünya Bankası tarafından 2006 yılı sonunda 175 ülkede yapılan bir araştırmaya göre (Paying Taxes-The Global Picture) iş dünyası tarafından yatırım ortamının önündeki engeller arasında dile getirilen ve dört başlık halinde özetlenen vergisel meselelerden biri de vergi mevzuatının karışık olmasıdır. (Diğer vergisel meseleler ise, çok fazla çeşitte verginin ödenmesi gerekliliği; vergi kanunlarına uyumun çok uzun zaman alması ve karmaşık olması; yüksek vergi oranları.) Pekiyi acaba vergi kanunlarının basit olması ne demek? Herkesin basitlikten anlayışı aynı mı? Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türk vergi kanunlarının karmaşık olduğunu söylemek mümkün mü?
Elbette ekonomisinin neredeyse yarısının kayıtdışı olduğu söylenegelen bir ülkede, çok ciddi bir "vergi sorunu" olduğu açıktır. Bu noktada insanın aklına şu soru geliyor: Acaba bu durumun ana sebebi mevzuatın etkin bir şekilde uygulanamaması, yani etkin bir denetim mekanizmasının geliştirilememesi mi, yoksa bizatihi kanunların "lafzı" mı? Başka bir deyişle, gerektiği gibi uygulanamayan, uygulanması için yeterince çaba sarf edilmeyen bir kanunu, "esas suçlu" ilan etmek yanlış değil mi? "Vergi kanunları basit olsa aslında büyük bir kesim vergisel yükümlülüklerini kendiliğinden yerine getirecektir" diyebilmek mümkün mü? Bu açıdan "basitlik" meselesinin vergisel sorunlarımızın ne kadar öncelikli bir sebebi olduğu tartışılabilir. Ancak, bizim amacımız bu sıralama sorusuna cevap aramaktan ziyade sadece "basitlik" meselesinin kendisine eğilmek.
Basitlik nedir?
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü şöyle tanımlamış "basit" sözünü: "Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan". Bizim vergi kanunlarımız genelde basit olmamakla suçlandığına göre, bundan vergi kanunlarımızın kolay anlaşılamadığı ve karışık olduğu sonucu çıkıyor.
Öte yandan, "basit" bir vergi kanununun nasıl olması gerektiği konusunda da farklı bir algılama var gibi görünüyor. Basit bir vergi kanunu sanki "kısa" olmalıymış gibi bir anlayış var. Zira bu konu biraz ayrıntılı ele alındığında, "istisna ve muafiyetlerin azaltılması, özel vergileme rejimlerinin (vergi tatilleri ve vergi teşvikleri gibi) ayıklanması" gerekliliğinden bahsedilmektedir. (Bknz., PwC-Dünya Bankası raporu syf. 21)
Kanunların uzunluğu veya kısalığı
Pekiyi, Türkiye'de vergi kanunlarının gerektiğinden fazla uzun olduğu söylenebilir mi?
Kanımızca, hayır. PwC ve Dünya Bankası'nın raporuna göre gayrisafi milli hasılaya göre ilk 20 ülke arasında temel vergi mevzuatının uzunluğu açısından yapılan sıralamada, Türkiye İsviçre'den sonra temel vergi mevzuatı en kısa olan ülkedir. Örneğin, GSMH bakımından ülkemizden sadece %15 oranında büyük olan İsveç'de vergi mevzuatı uzunluk olarak ülkemizdekinin iki katıdır. GSMH bakımından ülkemizden yüzde 125 oranında büyük olan Kore'de vergi mevzuatı ülkemizdekinin 13.5 katı uzundur. ABD vergi mevzuatı Türk vergi mevzuatının 15, Japon 20, Alman 5, İngiltere 24, Çin 6 katı kadar uzundur.
Ülke GSMH sıralaması (*) Temel vergi kanunlarının sayfa sayısı (**) Temel vergi kanunlarının sayfa sayısına göre sıralama Vergi mevzuatına uyum için yıllık olarak harcanan saat
ABD 1 5,100 5 325
Japonya 2 7,200 4 350
Almanya 3 1,700 10 105
İngiltere 4 8,300 2 105
Fransa 5 1,300 13 128
Çin ve Hong Kong 6 2,000 9 872
İtalya 7 3,500 7 360
İspanya 8 530 17 602
Kanada 9 2,440 8 119
Hindistan 10 9,000 1 264
Kore 11 4,760 6 290
Meksika 12 1,600 12 552
Avustralya 13 7,750 3 107
Brezilya 14 500 18 2,600
Rusya 15 700 15 256
Hollanda 16 1,640 11 250
İsviçre 17 300 20 68
Belçika 18 830 14 160
İsveç 19 700 15 122
Türkiye 20 350 19 254
(*) 2004 yılı verilerine dayanmaktadır.
(**) Yerel düzeydeki vergileri kapsamamaktadır
Bu durum ülkelerin ekonomik büyüklüğü ile vergi mevzuatının genişliği arasında doğrudan bir oransallığın bulunduğunu, ayrıca "basitlik" kavramından anlaşılması gerekenin "kısalık" olmadığını da göstermektedir. Zira aynı rapora göre vergi mevzuatına uyumu sağlayabilmek için ortalama olarak mükellefler tarafından harcanan zaman dikkate alındığında temel vergi mevzuatı Türkiye'ninkinden 24 kat daha uzun olan İngiltere'de mükellefler vergi ile ilgili olarak Türkiye'deki mükelleflerin harcadığı sürenin sadece yüzde 41'ini harcamak zorunda kalmaktadırlar.
Sorun nicelik değil, nitelik
Bu kapsamda kanımca, ülkemizin öncelikli vergi sorunu vergi kanunlarının kendisi değil, "uygulama sorunudur". Gerektiği gibi uygulanmayan bir kanunu sorunun sebebi ilan etmek anlamlı görünmemektedir. Vergi kanunlarının basit olmasından ise anlaşılması gereken kanunun kısa olması değildir. Ülke ekonomilerinin gelişmişliği ile vergi mevzuatının sofistikasyonu ve genişliği üzerinde doğrudan bir orantı olduğu görülmektedir. Yani "uzun mevzuat kötü mevzuat demek değildir". Sorunu niceliksel değil, niteliksel olarak algılamak gerekir.
Önemli olan mükelleflerin ve ekonominin ihtiyaçlarını karşılayabilen, hızlı bir şekilde güncellenen, etkin bir şekilde uygulanabilecek, yeterince ayrıntılı kurallar getirerek oluşabilecek soru işaretlerinin baştan önünü kesmeyi hedef edinmiş, kendi içerisinde ve hukuk düzeninin bütünü ile tutarlı bir vergi mevzuatına sahip olmaktır. Önemli olan açık ve yeterince detaylı bir mevzuatın mevcudiyeti halinde dahi ortaya çıkabilecek olan tereddütler (gri alanlar) karşısında vergi idaresinin çok kısa zamanda bunlara cevap verebilmesi, verdiği cevapların hukuken kendisini bağlayıcı olmasıdır.
Aksi takdirde sadece vergi oranlarının düşürülmesine veya kanunların kısaltılmasına yönelik pragmatik reformlar arzu edilen başarı ile sonuçlanmayabilmektedir. Düşük vergi oranlarına yönelik reformlar ancak vergi ödemenin kolaylaştırılması, ödeme sayısının azaltılması, vergi çeşitlerinin azaltılması (vergilerin konsolidasyonu), mükelleflerin vergi mevzuatına uyum için harcayacakları sürenin azaltılması, kamuoyunun toplanan vergilerin etkin bir şekilde yatırım harcamaları ve kamu hizmetlerine (eğitim gibi) harcandığına dair yeterince güçlü bir inanca sahip olması gibi unsurlar ile desteklendiğinde başarıya ulaşmaktadır. Bu açıdan, çok başarılı bir performans sergilediği anlaşılan İrlanda, Singapur, İsviçre, İsveç, Norveç, Danimarka, Yeni Zelanda gibi ülkelerin izlediği yöntem PwC-Dünya Bankası raporunda örnek olarak gösterilmektedir.
Sonuç olarak, belki de bu "basitlik" meselesinin çözümü, sadece kanunun kısaltılması ile yapılabilecek, yani göründüğü kadar "basit" bir mesele değildir.
(Kaynak: Dünya Gazetesi | 20.07.2007)
>> Yılın Kampanyası: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.