Ali TUĞLU
Hesap Uzmanı
YIL SONU İTİBARİYLE KASA VE BANKA İŞLEMLERİ
Tarih: 04.01.2007
I- KASA İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER
Kasa hesabına tahsil olunan paralar borç, kasadan çıkan paralar alacak
kaydedilir. Hesap daima borç veya sıfır bakiyesi verir, hiçbir zaman alacak
bakiyesi vermez. Kasa hesabı kesin aktif karakterli bir hesap olup, ilk
hareketine borçlanarak başlar. Bu hesabın bakiyesi Türk parası ile yabancı
paranın, Türk Lirası üzerinden nakit miktarını gösterir. Kasa hesabının alacak
bakiyesi vermesi durumunda; kasa hesabından yapılan birtakım ödemelerin gerçek
olmadığını, bazı tahsilatların kasa hesabına kaydedilmediğini veya birtakım
giderlerin kayıtlara alınmadığını, gizlendiğini gösterir. Kasa hesabının alacak
bakiyesi vermesine ilişkin olarak Danıştay’ın bir kararında işletmenin dönem
kazancının ve vergi matrahının re’sen takdirini gerektirdiği belirtilmiştir
(1). Yine, Danıştay tarafından verilen başka bir Karar’da
“Eğer kasaya giriş ve
çıkışlar gerçek durumu yansıtmıyorsa bu durum Vergi Usul Kanunu’na göre re’sen
takdir nedenini oluşturmaktadır.” şeklindedir.
Kasa hesabında
fark çıkması halinde kasa işlemlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Kasa
sayımı sonucu kasa fazlası çıkması halinde, bu fark vergi uygulaması açısından
matraha ilave edilmekle birlikte, kasa sayım noksanlığının çıkması halinde, bu
farklılık mali kârın tespiti açısından gider kabul edilmemektedir. Bu nedenle
kasa sayım farklılığının nedeni bulunana kadar “397-Sayım ve Tesellüm
Fazlaları” veya “197-Sayım ve Tesellüm Noksanları” hesaplarında
bekletilmesi gerekir. Ancak dönem sonuna kadar farklılığın nedeni bulunmazsa
olağandışı gelir veya kanunen kabul edilmeyen gider olarak kayıtlara alınması
gerekir.
Yine, dönem
sonu kasa bakiyesinin çok büyük meblağlarda olması halinde bu paranın kasada
olamayacağı ortakları tarafından kullanılmış olduğu gerekçesiyle örtülü kazanç
değişimi sayılarak cezalı tarhiyata muhatap olunabilir. Bu nedenle dönem sonu
kasa bakiyesinin işletmenin büyüklüğüne iş hacmine ve kasa işlemlerinin
yoğunluğuna uygun bir rakam olması gerekir.
Burada
unutulmaması gereken başka bir nokta ise farklı tarihlerde kasa hesabı ile
ilgili olarak ortaya çıkan, 197- Sayım ve Tesellüm Noksanları hesabı ile 397-
Sayım ve
Tesellüm
Fazlaları
hesabında yer alan tutarların birbirleriyle mahsup edilmeyeceğidir. Bu nedenle “Sayım Tesellüm Fazlaları”nın
vergi mevzuatı yönünden gelir dikkate alınması, “Sayım Tesellüm Noksanları”nın
ise, ticari kârın tespitinde gider olarak dikkate alınsa bile mali kârın
tespitinde KKEG olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Yabancı
paralar, VUK’un 280. maddesine göre borsa rayici ile değerlenecektir.
Yabancı
paralarda borsa rayici, kambiyo borsasına kayıtlı olan yabancı paraların
değerlemeden önceki son muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama
değerlerini ifade etmektedir. Ülkemizde bir kambiyo borsası bulunmadığından,
yabancı paralar için borsa rayici ile değerleme yapılması mümkün değildir. Bu
nedenle yabancı paranın değerlemesinde her yıl Maliye Bakanlığı’nca tespit ve
ilan edilen kur esas alınacaktır.
II- BANKA İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER
Banka
hesabında işletmece yurt içi ve yurt dışı banka ve benzeri finans kurumlarına
yatırılan ve çekilen paraların izlenir. Bankalara para olarak veya hesaben
yatırılan değerler borç, çekilen tutarlar ile üçüncü kişilerce tahsil edildiği
anlaşılan çek ve ödeme emirleri alacak kaydedilir. Banka hesabında YTL ve döviz
cinsinden paralar tutulduğu için YTL cinsinden vadesiz hesaplar mukayyet
değerle, döviz cinsinden vadesiz hesaplar ise Maliye Bakanlığı’nca
yayınlanan ilgili efektif alış kuru ile değerlenirler. Dönem sonunda
muhasebe kayıtlarının banka ekstreleri ile uyumunun sağlanması gerekmektedir. Bu
nedenle farklılık olduğu takdirde bankalar hesabı ile ilgili yanlış ve eksik
muhasebe kayıtların düzeltilmesi gerekmektedir.
Bankalarda
bulunan yabancı para mevcutlarının dönem sonunda mutlaka Maliye Bakanlığı’nca
yayınlanan ilgili efektif alış kuru ile değerleme işleminin yapılarak
oluşan kur farklarının olumlu ise kambiyo kârı olarak, olumsuz ise kambiyo
zararı olarak dönem matrahının tespitinde dikkate alınması gerekir.
A-
BANKALARDAKİ VADELİ MEVDUATLAR
5228 sayılı
Kanun’un 59. maddesinin 1/b bent hükmü ile VUK’un 281. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir.”
ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine
müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte
dikkate alınır.”
Yapılan
düzenleme ile ticari işletmelerinin aktifine kayıtlı mevduat hesapları bulunan
mükellefler, bu hesapların vadesinde elde
edecekleri faiz gelirinden değerleme gününe kadar oluşan kıst döneme ait kısmı
ilgili oldukları dönemde gelir yazmak suretiyle kurum kazançlarına dahil
edeceklerdir.
Ticari
işletmeler aktifine kayıtlı repo hesapları için de aynı şekilde işlem
yapacaklardır. Ancak madde metninde özel finans kurumlarında bulunan mevduat
hesaplarının değerleme günü itibariyle işlemiş olan faizlerinin (kâr payları)
ise ne şekilde hesaplanacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yukarıda
açıkladığımız düzenleme ticari işletmelerin aktifine kayıtlı vadeli mevduat
hesaplarının değerlemesine ilişkin olup, Gelir Vergisi Kanunu’nun “Menkul
Sermaye İratları” başlıklı 75. maddesinin 7, 12 ve 14. bentleri kapsamında
gerçek kişilerin şahsi sermayeleri dolayısıyla elde ettikleri faiz gelirleri bu
kapsamda değerlendirilmeyecektir.
B- BANKA
KREDİLERİ
5228 sayılı
Kanun’un 59. maddesinin 1/c bendi hükmü ile VUK’un 285. maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir.”
ibaresi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir.
Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar
hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”
Yapılan
düzenleme sonucunda bankalar tarafından kullandırılan kredilere yürütülen
faizlerin değerleme günü itibariyle krediyi veren bankalar tarafından gelir,
krediyi kullanan mükellefler tarafından da gider olarak kaydedilecektir.
Bundan böyle
finansman ihtiyaçlarını banka kredisi kullanmak suretiyle karşılayan
mükellefler, banka kredisi borçları nedeniyle değerleme gününe (31.12.2006
tarihine kadar oluşan) kadar oluşan kıst döneme ait tahakkuk etmiş ancak
ödememiş bulundukları faizleri de gider olarak kurum kazancından
indirebileceklerdir.
KAYNAKLAR
(1) Dn. 4. D.’nin, 18.06.1979 tarih ve 1979/1869 sayılı Kararı.
NOT: Bu makale "Yaklaşım
Dergisi, Aralık 2006, Sayı: 168" dan iktibas edilmiştir.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.