Yeniden Değerleme Yapılabilir Mi?
Tarih: 05.06.2014
İşletmelerin yabancı kaynak ihtiyacı, son günlerde
bazı firmaları yeniden değerleme yapmaya zorlamaktadır. Buradaki amaç; mali
tablolardaki bazı iktisadi kıymetlerin, özellikle maddi duran varlıkların,
maliyet bedeliyle yer alması nedeniyle güncel değerlerini mali tablolara
yansıtmak ve bankalardan kredi ihtiyacını karşılamaktır.
İşletme sahipleri haksız da sayılmazlar. 2006 yılında 1.000.000 TL’ye alınan bir
binanın 2014 yılındaki değeri, mali tablolarda 1.000.000 TL olarak görünmesine
karşın gerçekte 7 – 8 milyon TL olabilmektedir.
Diğer taraftan yeniden değerleme yapılmak suretiyle firmanın, bankalar
tarafından yapılan mali tablolar analizindeki rasyoları da olumlu olmaktadır.
Bu durumda akıllara yeniden değerleme yapmak ne kadar yasal olur? Sorusu
gelmektedir.
Bilindiği gibi Yeniden Değerleme, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298
inci maddesi 5024 sayılı Kanunun ikinci maddesiyle değişmeden önce 01.01.2004
tarihine kadar uygulanan bir değerleme şekliydi.
Bu tarihten sonra vergi mevzuatında Yeniden Değerleme yürürlükten kalkmış ve
yerine enflasyon düzeltmesi yerini almıştır.
Enflasyon Düzeltmesinin de yapılabilmesi için bir takım kriterlerin
gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;
Fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde
%100'den ve,
İçinde bulunulan hesap döneminde % 10'dan fazla olması
halinde enflasyon düzeltmesi yapılabilecektir. Enflasyon Düzeltmesi uygulaması,
her iki şartın birlikte gerçekleşmesi halinde uygulanabilecektir.
En son Enflasyon Düzeltmesi uygulaması 2004 yılı için uygulanmış olup; bu
tarihten sonra belirlenen kriterler gerçekleşmediği için uygulanmamıştır.
Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalar, yeniden değerleme yapılmasının yasal
olmadığını göstermektedir. Peki yine de yapılması durumunda ne olur? Çünkü ciddi
anlamda yabancı kaynağa ihtiyaç duyulmakta ve bankalara verilen mali tabloların
analizinde rasyolar olumsuz çıkmaktadır. Dolayısıyla bankalar da kredi vermekte
zorluklar çıkarmakta ve/veya istenilen miktarın çok altında kredi
vermektedirler.
Yasal olmamasına karşın Yeniden Değerleme yapılabilmektedir. Hatta maddi duran
varlıkların yeni değeri, mahkemece görevlendirilen bilirkişilerce yeniden
belirlenebilmektedir.
Bunun firmaya ne gibi olumsuz yansıması olur?
Öncelikle yeniden değerleme sonucu çıkan fark tutarın, Öz Kaynaklar içerisinde
bir fon hesabında gösterilmesi gerekecektir. Son dönemlerde her defasında
binlerce Vergi Müfettiş Yardımcısı alan ve veri ambarındaki verilerin analizini
yaparak cari dönem incelemesi yapmayı amaçlayan Maliye Bakanlığınca bu durum
vergi incelemesi sebebi olabilir.
Vergi incelemesinde, yeniden değerleme farklarının, Öz Kaynak içerisindeki fon
hesabından başka bir hesaba aktarılıp aktarılmadığına bakılır. Örneğin sermayeye
ilave edildiğinde; sermayeye ilave edilen tutarlar için cezalı tarhiyat
önerilebilir.
Diğer taraftan, Yeniden Değerleme yapılan iktisadi kıymetlerin, satılıp
satılmadığına ve yeni değerler üzerinden amortisman ayrılıp ayrılmadığına
bakılır. Yeniden değerleme yapılan iktisadi kıymetin satılmış olması durumunda,
satış kar veya zararının hesabında yeni değerden ziyade eski değer dikkate
alınır. Satış esnasında eski değer yerine yeni değer dikkate alınarak kar zarar
hesabı yapılmışsa, aradaki fark kadar cezalı tarhiyat önerilebilir.
Aynı şekilde Yeniden Değerleme yasal olmadığı için yeni değerler üzerinden
amortisman ayrılamaz. Ayrıldığı takdirde fazladan ayrılan amortisman tutarları
için de cezalı tarhiyat yapılır.
Yukarıda belirttiğimiz hususlara dikkat edilirse, yani yeniden değerleme
sonrasındaki değerleme farkı, öz kaynak içerisindeki fon hesabından başka bir
hesaba aktarılmazsa, yeni değerler üzerinden amortisman ayrılmazsa ve yeniden
değerleme yapılan iktisadi kıymetin satışında kar zarar hesabı eski değerler
üzerinden yapılırsa bir sorun olmayacağı söylenebilir.
Ancak tüm bunlara dikkat edilse bile, vergi inceleme elemanı tarafından yapılan
işlemler geçersiz sayılarak, mali tablolar eski haline getirilebilir. Vergi
incelemesi sonucunda yeniden değerleme işlemi geçersiz sayılarak mali tabloları
eski haline getirilen firmalar bulunmaktadır. Dolayısıyla Yeniden Değerleme için
yapılan tüm masraflar ve harcanan zaman boşa gidecek, diğer yandan işlemleri
eski hale getirebilmek için ayrıca harcama yapılması ve zaman ayrılması
gerekecektir.
Tüm bunlara sadece yeniden değerleme yapıldığı yıl değil, sonraki yılların
tamamında dikkat edilmesi gerekir. Beş veya on yıl sonra yapılan bir işlem,
firmanın cezalı tarhiyatla karşılaşmasına engel olmaz. Örneğin 2008 yılında
yapılan Yeniden Değerleme nedeniyle oluşan farkların, 2014 yılında sermayeye
ilave edilmesi durumunda; zamanaşımı, 2019 yılının sonunda dolacak ve bu tarihe
kadar firmanın cezalı tarhiyat riski devam edecektir.
Bu nedenle firmalara tavsiyemiz; yeniden değerleme yapmamalarıdır.
Yeniden Değerleme yapmalarını tavsiye etmediğimiz kredi ihtiyacı bulunan
firmalara önerimiz ne olacaktır?
Bu firmalara iki önerimiz vardır. Birincisi mali tablolarının Bağımsız
Denetimden geçirmeleri ve bankalara bağımsız denetimden geçmiş yeni mali
tabloları sunmalarıdır.
İkinci önerimiz ise; sat – kirala – geri al diye de bilinen leaseback
yöntemidir. Bu yöntemle firmanın sahip olduğu iktisadi kıymetler, güncel
değerleriyle finansal kiralama şirketine satılmakta ve geri kiralanmaktadır.
Kira süresi sonunda da kiralanan iktisadi kıymet tekrar firmaya satılmaktadır.
Son yapılan yasal düzenlemeyle bu yöntemi tercih eden firmalara büyük vergi
avantajları da sağlanmıştır.
Önerdiğimiz her iki yöntem de ayrı birer yazı konusu olup, daha ayrıntılı bilgi
için mutlaka mali müşavire ve/veya yeminli mali müşavire başvurulmalıdır.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
elektronik ortamda kaynak
göstermeden yayınlanamaz)