Sahte Fatura Kullanımı ve Muhtemel Neticeleri
Tarih: 01.07.2016
1.
GİRİŞ
Halk arasında “Naylon Fatura”
olarak adlandırılan sahte faturanın tanımı Vergi Usul Kanunu (V.U.K.)
359 maddenin b bendinde “Gerçek bir
muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge”
olarak tanımlanmıştır. Yani bir faturanın sahte olup olmadığının
tespitinde faturanın konusunu oluşturan hizmet veya emtianın gerçekten
alınıp-satıldığının tespit edilmesi gerekmektedir. Faturanın; V.U.K’nun
230. madde de yer alan şekil şartlarına uyulmadan veya 231. maddesinde
yer alan “fatura düzenlenirken uyulmaması gereken kaideler”e
uyulmadan düzenlenmesi sahte faturanın konusuna girmemektedir.
Uygulamada bir
mükellefe ait faturaların sahte mi gerçek mi olduğu V.U.K’nun
“İncelemeye Yetkililer” başlıklı 135. maddesinde yer alan vergi inceleme
elemanları tarafından yapılan inceleme neticesinde, inceleme elemanının
vardığı kanaate göre belirlenmektedir. İnceleme yetkisi olmayan kişi
veya birimlerin bir mükellefe ait belgeleri “sahte” olarak
nitelendirmesi yargı makamlarınca ciddiye alınmamakta ayrıca inceleme
raporu ve somut tespitler istenmektedir. İdari bir kararla herhangi bir
mükellefe ait faturanın, sahte olarak nitelendirilmesi, yani hali
hazırda uygulanan “özel esaslara tabi mükellef” uygulaması, inceleme
raporuna değil de vergi dairesinin mükellefin beyan, bildirim ve yapılan
yoklamalara dayanarak yapılması halinde, hukuki yönden eksiklik ve
yanlışlıkları doğurabilmektedir.
2.
SAHTE FATURA DÜZENLEME KONULU VERGİ
İNCELEMELERİ
Vergi inceleme elemanları bir
mükellef tarafından düzenlenmiş faturaların sahte olup olmadığına kanaat
getirirken genellikle şu hususları dikkate almaktadır;
-
Mükellefin bilinen adreslerinde
faaliyetini sürdürüp sürdürmediği, geçmişe yönelik tespit yapılması
halinde adresinde ne kadar süre faal olduğu,
-
Düzenlenen faturaların ve Katma Değer
Vergisi beyanlarının, mükellefin faaliyet gösterdiği sektöre ve
faaliyetin yapıldığı şehrin ekonomi büyüklüğüne, mükellefin sermaye
büyüklüğüne göre kabul edilebilir düzeyde olup olmadığı,
-
Tek başına bir anlam ifade etmemekle
beraber, işlem hacmine uyumlu olarak nispeten kabul edilebilir düzeyde
gelir veya kurumlar vergisi beyan edip etmediği, beyan etti ise bunları
ödeyip ödemediği,
-
Sahte fatura düzenleme fiili
nedeniyle hakkında rapor yazılmış mükelleflerle ilişkisi olup olmadığı (
Bu mükelleflerden fatura alınması veya bu mükelleflere fatura
düzenlenmesi, şirket ortakların aynı olması gibi durumlar, sahte fatura
düzenleme fiilinin organizasyon şeklinde yapıldığına emare teşkil
etmektedir.)
-
Sahte fatura kullandığı raporlarla
tespit edilmiş mükelleflere belge düzenleyip düzenlemediği,
-
Mükellefin defter ve belgelerini
incelemeye ibraz edip etmediği,
-
Ödeme ve tahsilatlarını hangi yollara
yapıldığı,
-
Beyanlarında yer alan tutarlarda
emtia-hizmet satacak ticari sermayeye, altyapıya ve işgücüne sahip olup
olmadığı,
-
Fatura düzenlenen mükellefler
nezdinde yapılan karşıt incelemelerde tespit edilen diğer hususlar ile
mali müşavir, işçiler ve 3. kişilerden alınan ifadeler
Vergi inceleme elemanları yukarıda bahsi
geçen hususlara ilişkin olarak vardıkları kanaate göre mükellefin
düzenlediği faturaların sahte olduğuna veya olmadığına karar verir.
Bazen bir mükellefe ait faturaların bir kısmının sahte, bir kısmının
gerçek olduğu kanaatine ulaşılabilir. Yani belli bir tarihten sonra
düzenlenen faturaların sahte olduğu veya belirlenen mükelleflere
düzenlenen faturaların sahte olduğu veyahut bazı muhteviyattaki
faturaların sahte olduğu tespit edilebilir.
Onlarca sahte fatura düzenleme yönünden inceleme yapmış bir vergi
inceleme elemanı olarak rahatlıkla söylenebilir ki, sahte fatura
düzenleme büyük çoğunlukla organize yapılan bir faaliyettir. Ancak
fiilen işi yapan ve organize edenler çoğu zaman arka planda olduğundan
ve çoğu resmi belgede adı geçmediğinden, muhatap olarak sadece
mükellefin kendisi, şirket ortakları ve müdürleri resmi makamlarca
muhatap alınmaktadır. Bunlarda çoğu kez, ya kandırılmış kişiler ya zor
durumundan faydalanılmış kişiler ya da kaybedecek çok bir şeyi olmayan
kişilerdir ama görünürde suçun faili durumundadır. Vergi inceleme
elemanlarının zorla getirtme, ifadeye zorlama gibi yetkileri
olmadığından işin arkasında gerçekte kimin olduğu, çoğu kez tespit
edilmemektedir. Burada asıl göre adli makamlara ve kolluk kuvvetlerine
düşmektedir.
Sahte fatura düzenleme konulu yapılan vergi incelemeleri yapısı
itibariyle zaten olmayan bir hususun (emtia / hizmet ticaretinin )
ispatlanması ve ortaya konması amaçlı yapılmaktadır. Ana argümanlar ;
mükellefin ispatlanmış mali gücü olmamasına rağmen yüksek tutarlı
faturalar düzenlemesi, herhangi bir emtia / hizmet alışının olmaması
rağmen satış faturası düzenlenmesi veyahut emtia / hizmet alışlarının
sahte belge düzenlediği raporla tespit edilmiş diğer mükelleflerden
olması, Bs bildirimleri ile KDV beyanlarının yüksek uyumsuzluk
göstermesi, (bildirim dışı faturalar olması ) mükellefin defter belge
ibraz etmemesi ve /veya bilinen adresinin olmaması vs. hususlardır.
Hakkında bu tip tespitler yapılmış bir mükellefin gerçek bir faaliyet
yürüttüğünü ve sahte fatura düzenlemediği iddia etmek pek rasyonel bir
sav sayılamaz. Bu husus iddia edilse bile bu durum ekonomik ve teknik
icaplara uymadığından 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi
Kanunlarının uygulanması ve ispat başlıklı” 3. Maddesi son
fıkrasında yer alan “İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan
veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia
olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.”
hükmü gereğince iddia sahibi iddiasını ispatla yükümlüdür.
Örneğin kayıtdışı olarak muayenehane işleten bir doktorun bu işi hayır için yaptığını, para almadığını yada sadece masrafları tahsil ettiğini iddia etmesi pek itibar görecek bir açıklama değildir. İnceleme elemanının, doktorun bir kazanç elde edildiğini iddia etmesi durumunda haksız bir işlem yapılmış olmayacaktır. Aksini ispatlamak doktora düşmektedir.
Gelişen teknoloji ve iletişim ağlarının
genişlemesi, para aktarımının kolaylaşması, illegal faaliyetlerden
kazanç sağlamayı amaç edinmiş kişilere, sahte fatura düzenleme –
kullanma fiilinin icrasında maalesef katkılar sağlamaktadır. Yapılan
incelemelerde fatura düzenleyicisinden bilerek sahte fatura temin eden
kişilerin büyük çoğunluğu, ödemelerini muvazaalı şekilde banka
kanalından gerçekleştirdiği veya ödemesini müşteri çekiyle yaptığını
iddia etmesi çok sık karşılaşılan bir durumdur. Vergi idaresi tevsik
zorunluluğunu hem caydırıcı olması hem de iyiniyetli mükellefin kendi
suçsuzluğunu ispat edici olması için uygulamaya koyması, muvazaası ispat
edilemeyen sahte fatura ticaretinde, bu fiile iştirak edenlere fayda
sağlamaktadır.
Nihayetinde bir mükellefin sahte fatura düzenlediği kanaatine
varıldığında; sahte fatura düzenleme fiilinin nasıl icra edildiğini ve
hangi işlemler yapılması gerektiğini anlatan “Vergi Tekniği Raporu”
tanzim edilir. Ayrıca “Sahte fatura düzenleme fiili” 213 Sayılı
Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesi b bendinde kaçakçılık suçlarından
sayıldığından, fiili işleyen ve iştirak edenler hakkında için savcılığa
suç duyurusunda bulunulması için inceleme elemanınca iddianame benzeri
“Vergi Suçu Raporu” tanzim edilir. Bu rapor şuçun delili olan
hususları ve belgeleri ihtiva eder. Bahsi geçen iki rapor, ihbarname
ekinde tanzim edilen vergi inceleme raporları gibi mükellefe tebliğ
edilmez.
Sahte faturaları düzenleyen mükellefler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmasının yanında, mükellefin sahte fatura düzenleme fiilini, fatura satarak kazanç elde amaçlı yaptığı tespit edilmesi halinde; elde edilen komisyon kazancı üzerinden katma değer vergisi, gelir / kurumlar vergisi ve geçici vergi tarhedilecektir. Buna ilişkin tarhiyat inceleme elemanınca tanzim edilecek inceleme raporuyla yapılabileceği gibi takdir komisyonu marifetiyle de yapılabilir. Komisyon kazancının doğrudan tespit edilmesi genellikle pek mümkün olmadığından, yerleşik yargı kararlarındaki komisyon oranları dikkate alınmaktadır. Ayrıca sahte fatura düzenlediği tespit edilen mükellefin beyanları gerçeği yansıtmağından, sadece komisyon kazancı dikkate alınarak beyanları tekrar düzenlenecek ve daha evvel beyan ettiği vergi varsa, yapılacak tarhiyattan mahsup edilecektir. İlaveten fiil kaçakçılık suçunun konusuna girmesinden dolayı tarhedilecek bu vergilere Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekecektir.
Ayrıca pek rastlanan bir durum olmamakla beraber ticaretle uğraşan ama vergi yükümlülüğünden kaçınmak için mükellefiyet tesis ettirmeyen bir şahsın, fatura basmaya salahiyetli olmayan bir matbaadan fatura bastırması veya kendi basması ve bunu mal sattığı kişilere vermesi durumunda, yapılan faaliyetin gerçek olması nedeniyle “sahte fatura düzenleme” fiilinden bahsedilmeyecektir.
3.
SAHTE FATURA KULLANIMI İNCELEMELERİ
Bilindiği üzere ceza kanunlarında
bazı fiillerin ancak kast unsurunun varlığı halinde suçu doğuracağı,
kast olmadığı zaman suçunda doğmayacağı, bazı fiilerin ise kast unsuru
olmasa bile (taksir ile) suçun doğacağı, kastın varlığına / yokluğuna
göre cezanın ağırlaştırıldığı / hafifletildiği düzenlemeler mevcuttur.
Örneğin “adam öldürme” suçu hem kast sonucu olaşabileceği gibi
istenmeden yani kast unsuru olmaksızın işlenebilecek bir şuçtur.
V.U.K.’nun 359. madde de yazılı fiillerin bazıları kast unsuru
olmaksızın işlenemeyecek suçlar olmasına rağmen bazı fiiller kast unsuru
içermeyebilir ve bu durumda şuç olarak da nitelendirilemez. Örneğin
çift kayıt tutmak, defter ve belgeleri gizlemek/ibrazdan kaçınmak,
muhasebe hilesi yapmak vs. kast unsuru olmadan işlenebilecek suçlar
değildir.
“Sahte fatura kullanımı” fiili 359. Maddesi
b bendinde kaçakçılık suçlarından sayılmış ve kanunda öngörülen ceza,
sahte fatura düzenleme fiili cezası gibi “üç yıldan beş yıla
kadar hapis cezası”dır. Ancak sahte fatura düzenleme fiili,
eylemin yapısı gereği kasıtla işlenebilir suçtur. Ancak sahte belge
kullanma fiili ise kasıtlı olabileceği gibi, kasıtsız da olabilir. Ancak
kanun metninde böyle bir ayrım bulunmamaktadır. Yani kanunun doğrudan
uygulanmasında, sahte olduğu raporla tespit edilmiş bir mükellefin
faturasını kullanan her mükellefin, sahte faturayı kullanmaktan ötürü
savcılığa hakkında suç duyurunda bulunulması gerekmektedir. Bu durum
sahte faturanın sık karşılaşıldığı ülkemizde birçok mükellef hakkında
savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını gerektireceğinden, 18.06.2002
tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 306 Nolu Vergi Usul Genel Tebliği
yayınlanmıştır. Bu tebliğ ile vergi inceleme elemanlarına mükellefin
sahte belge kullanımında kasıtı olup olmadığına kanaat getirme yetkisi
verilmiştir. Bu düzenlemem her ne kadar hukuki yönden sakıncalı bir
işlem olarak görünse de, bu düzenleme hem mükelleflerin haksız yere adli
makamlara sevkini önlemekte, hem de vergi idaresinin ve yargı
makamlarının iş yükünü azaltmaktadır.
Sahte fatura düzenlediği tespit edilen mükelleflerden belge aldığı ve bunları kayıt ve beyanlarına yansıttığı tespit edilen, yani sahte fatura kullanıcısı mükelleflerin bu durumda karşılaşacağı vergi ve ceza tutarı, sahte fatura düzenleyicisi mükelleften kat kat yüksek olmaktadır. Bunu bir örnekle anlatmak gerekirse; bir sahte fatura düzenleyicisi mükellefin sadece bir mükellefe KDV dahil 1.180.000 TL tutarında sahte fatura düzenlediğini ve mükellefinde bunu kayıt ve beyanlarına yansıttığını kabul edelim. Bu durumun tespit edilmesi durumunda mükellefler hakkında yapılacak tarhiyatlar vergi ziyaı cezası şöyle olacaktır. (Gecikme faizi ve geçici vergi dikkate alınmamıştır. )
Sahte belge düzenleyicisi mükellef için:
- Tespit edilen komisyon geliri: (tespit
edilememesi halinde yerleşik yargı kararlarına istinaden % 2 oranı esas
alınır, örneğimizde bu oranı dikkate alınacaktır. ) 1.118.000 x 0.02 =
23.600 TL
- Hesaplanan komisyon geliri
üzerinden % 15 gelir vergisi : 23.600 x 0.15 =
3.540 TL
- Hesaplanan komisyon geliri üzerinden % 18
katma değer vergisi 23.600 x 0.18 = 4.248 TL
- Ziyaa uğratılan gelir ve
katma değer vergisinin üç katı tutarında vergi ziyaa cezası (3.540 +
4.248 ) x 3 = 23.364 YL
Sonuç olarak fatura düzenleyicisi mükellef adına toplam 7.788 TL
vergi tarhedilecek, 23.364 YL vergi ziyaı cezası kesilecektir.
Ancak bu durumu sahte belgeyi bilerek kullandığı kabul edilen mükellef açısından değerlendirdiğimizde :
- Sahte belge tutarı kadar gider/maliyet
reddiyatı; (mükellefi kurumlar vergisi mükellefi kabul ettiğimizde )
kurumlar vergisi matrahını 1.000.000 TL artırılması gerekecektir. Bu
tutar üzerinden % 20 yani 200.000 TL kurumlar vergisi
tarhedilmesi gerekir.
- Haksız yere indirim konusu yapılan faturaya ait 180.000 TL
tutarındaki katma değer vergisinin de tarhedilmesi gerekir.
- Ziyaa uğratılan kurumlar ve katma değer vergisinin üç katı tutarında vergi ziyaa cezası ( 200.000 + 180.000) x 3 = 1.140.000 TL
Sonuç olarak fatura kullanıcısı mükellef
adına toplam 380.000 TL vergi tarhedilmesi ve 1.140.000 TL
ceza kesilmesi gerekmektedir.
Sahte belgeyi bilerek kullanmadığı kabul edilen mükellef için ise durum
biraz farklıdır. Bu durumda faturanın maliyet / gider karşılığı olduğu
kabul edilmektedir. Yani her ne kadar fatura sahte olarak nitelendirilse
de içeriğinin maliyet / gider olduğu, mükellefin burada bir nevi
kandırıldığı, hizmet / emtia alımı sonrası kendisine bu faturaların
düzenlediği kabul edilir. Bu durumda sadece haksız yere indirim konusu
yapılan faturaya ait 180.000 TL tutarındaki katma değer vergisi
tarhiyatı ve tek kat 180.000 TL vergi ziyaı cezası ile karşı karşıya
kalınacaktır.
Sahte fatura düzenleyicisi ile kullanıcısı için yapılacak tarhiyatlar ve
cezalar arasında büyük fark çıkmaktadır. Yani maddi olarak asıl zarar
görecek tarafın sahte belge kullanıcıları olduğu açıktır.
Günümüz ticari hayatında mükelleflerin ticari ilişkide bulunduğu her
mükellefi yakından takip etmesi mümkün değildir. Yani mükelleflerinde
kandırılması veya dolandırılması ihtimali her zaman için vardır. Ayrıca
bazı mükelleflerin ek gelir kaynağı olarak gerçek faaliyetinin yanında
sahte belge düzenlediği durumlarla da sık sık karşılaşılmaktadır.
İnceleme elemanları genel olarak mükellefin beyanlarını, şirketin mali
yapısını ve faaliyette bulunduğu sektörü, kullanılan sahte fatura
tutarının iş hacmi içindeki oranını, fatura bedeli karşılığında yapılan
ödemelerin gerçekliğini kanıtlayan vesikaların varlığını (banka
havalesi, nama yazılı çek gibi vesikalar) ve mükellefin inceleme
sürecindeki bilgi paylaşımını değerlendirmek suretiyle sahte faturanın
bilerek kullanılıp kullanılmadığına kanaat getirirler. Özellikle
ödemelerin muvazaasız olarak yapıldığının tespiti en önemli delillerden
biri olarak kabul görmektedir. Ancak faturayı bilerek kullanan
mükelleflerin ileride ispat vesikası olarak kullanmak için fatura
bedelini sahte düzenleyicisine havale göndererek veya çek düzenleyerek
ödediği ancak farklı yollarla o bedelin kendisine geri döndüğü muhtelif
incelemelerde tespit edilen bir durumdur.
Uygulamada; inceleme neticesinde sahte faturayı kasıtsız olarak
kullandığı ve mükellef için gerçek bir işleme dayandığı sonucuna
ulaşılan mükelleflere sadece katma değer vergisi yönünden tarhiyat ve
tek kat vergi ziyaı cezası ile özel usulsüzlük cezası kesilmektedir.
İşlemin gerçek sayılmasına rağmen tarhiyat yapılmasının sebebi, bahse
konu faturadaki katma değer vergisinin hazineye intikal etmemesine
rağmen indirim konusu yapılmasıdır. Gerçek bir fatura yerine sahte
faturanın kayıtlarda yer alması nedeniylede Vergi Usul Kanunu’nun 353.
Maddesi 1. Bendine göre de özel usulsüzlük cezası kesilmektedir. Bu
durumda kesilen özel usulsüzlük cezalarının yargı kararlarında
genellikle mükellef lehine iptal edildiği sık duyulan bir durumdur.
Ayrıca bu tarhedilen vergi ve cezaları için mükellefin V.U.K. Ek 1.
Maddesi uyarınca uzlaşma talep etme hakkı mevcuttur. Her ne kadar
mükellef üzerine düşen tevsik zorunluluğu gibi sorumlulukları yerine
getirse de tarhiyata muhatap kalması, mükellefler lehine mahkemelerde
sonuçlar çıkmasına sebep olmaktadır. Ancak vergi mahkemelerinde bu yönde
herhangi bir eğilim olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Hem idare lehine
hem de mükellef lehine sonuçlanmış ve birbirine çok benzer muhtelif
davalar bulunmaktadır.
Mükellefin sahte faturayı bilerek kullandığı sonucuna ulaşılması
durumunda ise yukarıdaki sayısal örneğimizde bahsettiğimiz tarhiyatlara
ek olarak önceden de belirttiğimiz gibi mükellef hakkında suç
duyurusunda bulunulmaktadır ve ayrıca tarhedilecek vergiler için
mükellefin V.U.K. Ek 1. Maddesi uyarınca uzlaşma talep etme hakkı
bulunmamaktadır.
Bazı durumlarda ise inceleme elemanı mükellefin fatura ile
belgelendiremediği gerçek giderlerini belgelendirmek için sahte faturayı
bilerek kullandığı sonucuna ulaşmaktadır. Özellikle bazı sektörlerde,
örneğin inşaat ve hizmet sektöründe mükelleflerin belgeleyemediği yüksek
tutarda maliyetleri olmaktadır. Ayrıca asgari fiyat tarifesi altında
hizmet sunumunun yasak olduğu bir takım hizmetlerde rekabet nedeniyle
tarifenin altında gelir elde edip, tarife tutarının altında fatura
kesilememeside mükelleflerin karşı karşıya geldiği bir problemdir. Bu
mükellefler gelirlerinide gizleyemediğinden yüksek kar ve vergi matrahı
ortaya çıkmaktadır. Bu durumda da mükellefler sahte belge kullanımına
yönelmektedir. İnceleme elemanları bu tür durumlarda ise mükellefin
beyan ettiği karlılık oranını veri alarak sahte belgenin gider veya
maliyet yönünden kısmen veya tamamen kabulune karar verebilmektedir.
Yani beyan ettiği karlılık oranı makul düzeyde olan bir mükellefin
kullandığı sahte fatura tutarının tamamı maliyet olarak kabul
edilebileceği gibi beyan ettiği karlılık oranı düşük kabul edilen bir
mükellefin kulllandığı sahte fatura tutarının bir kısmı maliyet olarak
kabul edilip kalan kısmı ise reddolunabilir. Ancak durumda yine mükellef
hakkında savcılığa hakkında suç duyurusunda bulunacağı tabidir.
4.
SONUÇ
Bilindiği üzere mükellefler kendi
beyanlarına karşılık olarak tarh olunanlar hariç, vergi dairesi
tarafından gerçekleştirilen tüm tarhiyatlara ve kesilen cezalara karşı
dava hakkı bulunmaktadır. Günümüzde vergi idaresi ile mükellefler
arasındaki ihtilafların büyük kısmı sahte fatura kaynaklıdır. Sahte
fatura ister bilerek ister bilmeyerek kullanılsın mükellef üzerindeki
etkisi yıkıcı düzeyde olabilmektedir. Bu nedenle mükelleflerin büyük
kısmı haklı veya haksız olsun sahte faturadan kaynaklanan tarhiyatlara
karşı dava açmaktadır. Çünkü sahte faturalara dayalı tarhiyatlar genelde
vergi idaresinin iç işleyişindeki gecikmeden dolayı zamanaşımı süresine
az kala gerçekleştirilmektedir. Bu durumda da yapılan tarhiyatlar
gecikme faizi de dikkate alındığında mükellefe tarhiyata yakın tutarda
faiz tahakkuk etmektedir. Ayrıca mahkemelerinde standart olmayan sahte
faturalar nedeniyle verdiği kararlar da mükellefleri şansını denemeye
yönlendirmektedir. Muvazaalı da olsa ödemesini bankadan yapan
mükellefler, dava yolunu denemeye meyilli olmaktadır.
Sahte fatura konulu davalarda birbirinden farklı ve çelişkili mahkeme
kararlarının çokluğu, bir anlamda mükellefleri sahte fatura kullanımını
konusunda riske girmeye yönlendirmektedir. Üstelik inceleme elemanları
genellikle sahte fatura kullanımı incelemelerini mükellefin “kasıtsız”
olduğu yönünde değerlendirme yaparak gerçekleştirme eğiliminde olması
yani mükellefler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmaması, sahte
fatura kullanımını artırmaktadır.
Mükelleflerin sahte faturaları bilerek veya bilmeden kullanmama
ihtimalleri için rakamsal bir örnek vermek mümkün olmasa da kurumsal ve
iç işleyişin düzgün olduğu, aile şirketi gibi değil profesyonel
yönetilen şirketlerde sahte fatura kullanımına çok nadiren rastlanması
veya hiç rastlanmaması da tesadüf değildir. Tabi ki art niyetli
kişilerin mükellef olmasına engel olunamaması ve illegal yapılanmalara
da zamanında müdahele edilememesi de idarenin hatası olarak kabul
edilebilir.
Hiçbir işyeri, çalışanı, aracı, demirbaşı olmayan ve bilinen
adreslerinde bulunmayan, ortaklarına ulaşılamayan, nakdi – maddi serveti
olmayan, ancak buna karşılık milyonlarca TL tutarında fatura düzenleyen
bir mükellefin sahte fatura ticareti yaptığı kanaatine ulaşılması için
ayrıca bir tespit yapılması gerek bulunmamaktadır. Nitekim vergi
inceleme elemanı da mükellef olarak muhatap alınacak kimse
bulunamadığından ve tespit edilebilecek herhangi bir durum sözkonusu
olmadığından somut tespitlerde yapamayacaktır.
Bu nedenlerle ve VUK’nun 3. maddesi gereğince kullandığı sahte faturanın
aslında gerçek bir emtia-hizmet alışverişine dayandığını, hiçbir işyeri,
çalışanı, aracı, demirbaşı olmayan ve bilinen adreslerinde bulunmayan,
ortaklarına / kendisine ulaşılamayan ancak buna karşılık milyonlarca TL
tutarında fatura düzenleyen bir mükelleften “nasıl” emtia veya hizmet
aldığını kanıtlama külfeti sahte faturayı kullanan mükellefe
düşmektedir. Çünkü hiçbir işyeri, çalışanı, aracı, demirbaşı olmayan ve
bilinen adreslerinde bulunmayan, ortaklarına ulaşılamayan bir mükellefin
gerçekten de mal-hizmet satması ekonomik hayatta karşılaşılmasına pek
imkan olmayan bir durumdur. Ancak bu duruma rağmen bazı vergi
davalarında ispat külfeti inceleme elemanındaymış gibi kararlar çıkmakta
ve eksik inceleme yapıldığına kanaat getirilip, tarhiyatlar iptal
edilmektedir. Mutad olmayan durumu iddia eden vergi inceleme elemanı
değil mükellef olduğundan, ispatın mükellef tarafından yapılması Vergi
Usul Kanunu gereğidir.
Yazımız sahte fatura düzenleme ve kullanımı konusunda vergi inceleme
elemanlarının ortalama fikir ve görüşlerini ihtiva edecek şeklide tanzim
edilmiş olup, olayın diğer tarafı olan mükellefler ile müşavirlerin,
vergi inceleme elemanlarının bakış açılarını değerlendirmesi amacıyla
kaleme alınmıştır. Muhtelif dergi ve internet sitelerinde genellikle
danışman ve müşavirlerin konu hakkında makale ve yorumları çoğunlukta
olduğundan, olaya objektif yaklaşılmamakta, doğrudan vergi idaresinin
hatalı, eksik ve yanlış işlemlerinden bahsedilmektedir. Olayın devlet
tarafı olarak tabiî ki ilk etapta devlet tarafının çıkarını düşünmek
inceleme elemanının görevi olsa da, olayların gerçek mahiyeti esastır.
Sahte fatura konusunun çözüme ulaşması hem bir takım yasal
düzenlemelerden, hem vergi idaresinin daha etkin çalışmasından hem de
mükelleflerdeki vergi ve mükellefiyet bilincinin artırılmasından
geçmektedir.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
elektronik ortamda kaynak
göstermeden yayınlanamaz.
Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal
işlem yapılacaktır .)
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.