YAZARLARIMIZ
Selahattin Gökmen
Yeminli Mali Müşavir
E. Gelirler Başkontrolörü
segokmen@hotmail.com



Maliye Anayasa’ya Aykırı Düzenleme Yapmaktan Neden Vazgeçmiyor

Fazla ve Yersiz Tahsil Edilen Vergiye İlişkin Yapılan Düzenleme Yine Anayasaya Aykırı...

Maliye, devrim sayılacak bir düzenleme olan Vergi Usul Kanunu’nun 112. Maddesinde 4369 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle fazla ve yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde gecikme halinde mükellefe faiz ödemeyi kabul etmişti.

Kanun maddesinde fazla veya yersiz olarak tahsil edilen veya vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için tecil faizi oranında faiz hesaplanarak mükellefe ödeneceği belirlenmişti.

Ancak, kanun maddesinde faiz hesaplanacak tarihin belirlendiği “bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üçüncü aydan itibaren faiz uygulanacağı” şeklindeki düzenleme uygulamada mükellef aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Söz konusu düzenlemenin idare tarafından oldukça keyfi bir şekilde kullanılması, iadenin gecikmesine ve daha az faiz ödenmesine neden olmuştur

İşte bu aşamada, bir mükellefin açmış olduğu dava sonucunda,  konu Aydın Bölge İdare Mahkemesi’nce Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülmüştür.

Bölge İdare Mahkemesi’nin itiraz gerekçesi özet olarak“idarelerin vergi alacaklarının geciken kısmı için vade tarihinden itibaren gecikme faizi (veya zammı) oranında faiz uygulanırken, vatandaştan haksız tahsil edilen vergilerin vergi kanunları uyarınca iadesinde ise “mükellefin belge bilgi temininden sonraki 3 ay içinde iade edilmemesi halinde 3 aydan sonraki süre için tecil faizi oranında faiz ödemesi  ilemahkeme kararıyla hukuka aykırılığı sabit hale gelen ancak vatandaşın iyi niyetle ödediği verginin iadesi sözkonusu olunca bunun için faiz öngörülmemesi, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı” şeklinde olmuştur.

Anayasa Mahkemesi söz konusu başvuru üzerine 20.02.2011 tarih ve E. 2008/58, K. 2011/37 sayılı Kararı (14.05.2011 tarih ve 27934 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır) ile VUK 112. Maddedeki düzenlemeyi iptal etmiştir.

Mahkemenin iptal gerekçesinde; 112. maddenin 4. fıkrasında gerek, yasa gereği yapılan vergi iadelerine, mükelleflerin bilgi belge temininden sonraki 3. aydan sonrası için faiz uygulaması gerekse yargı kararı uyarınca iade edilen vergiler için hiç faiz öngörülmemesi Anayasanın 10. maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesineaykırı olduğu ve Anayasanın 35. Maddesine göre mülkiyet hakkının ihlali anlamına geldiği belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesi açık ve net bir şekilde faiz ödenmesinde herhangi bir kısıtlama yapılamayacağını belirterek Kanun maddesini iptal etmesine rağmen, söz konusu hüküm yerine6322 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile aşağıdaki şekilde düzenlenme yapılmıştır.

“4. Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilâtın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120 nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir.

5. Vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergilerin, ilgili mevzuatı gereğince mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi takip eden üç ay içinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonundan itibaren düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz, 120 nci madde hükümlerine göre red ve iadesi gereken vergi ile birlikte mükellefe ödenir.”

Düzenlemeye baktığımızda, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerine aykırı bir şekilde düzenleme yapıldığı açıkça görülmektedir. Anayasa Mahkemesi iptal gerekçesinde, fazla ver yersiz tahsil edilen vergilerin iadesi ilişkin mükelleften kaynaklanan yada kaynaklanmayan şeklinde bir ayırım yapmamasına rağmen, yapılan yasal düzenlemede mükelleften kaynaklanan iade de faiz hesaplanmasının başlangıç tarihi, eski düzenlemede olduğu gibi “mükellef tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarih”e bağlanmıştır.

Yine vergi kanunları gereğince iadesi gereken vergiler için 5. Fıkranın aynı şekilde Kanun maddesinde yer alması da Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkeme’sinin sadece fazla ve yersiz ödenen vergiler açısından karar verdiğinden bahisle bu hükmün devam ettirilmesi Anayasa Mahkeme’sinin vermiş olduğu kararın tam olarak anlaşılamamış olduğunu göstermektedir. Anayasa Mahkeme’sinin iptal kararı yapılan itiraz ile sınırlı olduğundan, kararda sadece fazla ve yersiz tahsil edilen vergiler yönünden iptal kararı verilmiştir.

İptal gerekçesine bakıldığında, devlet kendi alacağı için hemen faiz alırken kişilerin devletten olan alacakları için alacağın doğduğu andan itibaren faiz ödenmemesinin Anayasanın 10 maddesi uyarınca Kanun önünde eşitlik ve 35. Maddesi uyarınca mülkiyet hakkının ihlali anlamına geleceğini açık ve net olarak ortaya konmuştur. Bu durumda mükelleften kaynaklanan iade ile vergi kanunları uyarınca iadesi gereken vergileriçin faiz hesaplanmasında belirli süre ve koşullar konulması yine Anayasaya aykırılık oluşturmaktadır.

Durum bu kadar açık ve net olarak Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen, söz konusu 112. Maddede yapılan değişikliğin uygulamasına ilişkin bilgiler 8 Eylül Cumartesi günü 28405 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 418 seri nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği açıklanmıştır.

Anayasaya aykırılı bir tarafa koyarsak, madde kapsamında yer alan mükelleflerin tebliğde yer alan açıklamalara göre işlem yapmaları gerekeceği de açıktır. Ancak, bu düzenlemenin de Anayasa Mahkemesi’ne götürüleceği aşikardır.

Tebliğe göre, 213 sayılı Kanun kapsamında olan vergi, resim ve harçlar ile bunlara bağlı olarak hesaplanan gecikme faizi, gecikme zammı ve pişmanlık zammının, ayrıca vergi cezalarının 112 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre iade edilmesi sırasında mükelleflere faiz ödenmesi söz konusu olacaktır. 213 sayılı Kanun kapsamına dâhil olmayan ancak, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edilen diğer amme alacaklarının iadesinde ise 112 nci maddeye istinaden faiz hesaplanması mümkün değildir.

Buna göre, 213 sayılı Kanunun 116 ncı maddesinde tarif edilen, 117 ile 118 inci maddelerinde de sayılan vergi hataları sebebiyle mükelleflerden fazla veya yersiz tahsil edilen vergilerin iadesinde 112 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre faiz hesaplanması gerekmekte olup, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması hâlinde müracaat tarihinden, diğer hallerde tahsil tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar hesaplanacak faiz ile iade edilecektir.

213 sayılı Kanunun 112 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasındaki değişiklik sonrası hüküm, 6322 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 15/6/2012 tarihinden sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilmiş olup da iadesi söz konusu olan vergiler için tatbik edilecektir.

NOT: Makalemiz www.vergisorunlari.com.tr adresinde yayınlanmıştır.

18.09.2012

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM