YAZARLARIMIZ
Ozan Uslu
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
info@uslumusavirlik.com



Sen Ağa Ben Ağa İnekleri Kim Sağa

Konuya beylik; vizyon, misyon laflarından dalabilir, sayfalarca yazabilirim.

Ama vakit olarak ne sizin nede benim böyle bir lüksüm yok. Hoş vakit olsa da; Bunlarla ilgili ortada ağdalı cümlelere yazılmış,  dünya kadar bilgi var. Ben içlerinden birkaç tane anlaşılabilir, bir iki tane de uygulanabilir görmüştüm!

Ola ki babadan zengin bununla birlikte iş yapıp da çöpe para atmak gibi bir hobiniz yok ise; İş yapmakta tek ana hedef vardır. “KAR” elde etmek. (Anneden zengin olanlar için bunun geçerli olmadığını söylüyorum zannediyorsanız, haklısınız. Şimdi okumayı bırakabilirsiniz)

Sakın bana, sosyal sorumluluk falan demeyin. Onlar kar varsa olur.

Bu fikre katılmıyor, zarar eden şirketlerde sosyal sorumluluk projesi geliştirmeli diyorsanız da hemen işyerinizi kapayıp Vakıf açın.

Bu arada; Holding miyiz biz.Bunları neden anlatıyorsun da diyebilirsiniz.

Ama öyle olsanız bu kadar basit şekilde anlatmazdık ki! Vizyonla, misyonla biraz süslerdikJ

Siz yinede unutmayın, holdingler de başlangıçta holding değillerdi.

Samimi söyleyeyim, yazıyı süsleseydik de çıkaracağınız sonuç bunlardan farklı olmazdı…

Şimdi;

Ana hedef kar dedik.

Tabii ki söz ettiğimiz sürdürülebilir bir karlılık sağlamak. Yoksa voliyi vurup geçmeyi kastetmiyoruz. Zaten buna ne bilgimiz yeter nede ferasetimiz uygun.

İş yönetimi ile ilgili tüketilen nefeslerin, harcanan mürekkeplerin  tamamı  bu amaç içindir.

Kar: Gelirler le giderlerin (biz maliyetlere de gider diyelim) arasındaki farktır.

Ciro kar değildir değil mi!  (boşa almayın ciddi bir uyarıdır)

Bu durumda matematiksel olarak karı arttırmanın iki yolu var. Ya gelirleri arttıracaksın, ya giderleri düşüreceksin. Ya da ve en güzeli ikisini bir yapacaksın.

Bu durumda acaba işe nerden başlanmalı?

Ben söyleyeyim; İşe, işi nasıl  yöneteceğimizden başlamalı.

Ola ki herhangi bir yerde iyi bir iş yönetimin 42 altın kuralı, iyi yönetici olmaya giden 8 ana yol gibi şeyler görürseniz bence ciddiye almayın.  (toplam 50 dikkatinizi çekerim?)

Şöyle düşünün; iyi bir insanın taşıması gereken nitelikleri maddeler halinde sıralamak ne kadar mümkün ve mantıklıysa bu da öyle…

(bu fikri: ama belirli nitelikler vardır; dürüstlük, çalışkanlık vb…diye çürüteceğinizi düşünüyorsanız, çürümez. Çünkü bu konuda hem fikiriz. Zaten belirli unsurlar olmadığını düşünsek neden bunları yazalım.Kızmayın hemen; Liste eksik kalır demeye çalışıyorum.)
İnsani vasıflar ile yönetim vasıfları paraleldir…

Lider Yönetici

Siz ve Siz ;

İşletme ve organizasyonlarda ortak-paydaş birden fazla olsa bile tek Lider olur. Çok başlılık, karar alma süreçlerini uzatacağı gibi, iş akışını engeller, kaosa sebebiyet verir.

Çok başlılıktan kaçınmak için aranızdaki görev tanımlarını,yetki ve sorumluluk alanlarını net olarak belirleyin. Mutlak suretle bunları yazılı hale getirin.

Yetki ve sorumluluk alanları içerisinde bir birinizin aldığı kararların arkasında durun.

Belirli periyotlarla (15 günü geçmemek kaydıyla) karşılıklı bilgilendirme toplantıları yapın.

Hayati kararları enine boyuna değerlendirerek, bu toplantılarda alın. Kararları ve tatbikatının ne şekilde yapılacağını yazı hale getirin.

Diğer basılı matbuat bir kenara şirket karar defterleriniz bunlar için var…

Çalışanlar ve Siz ;

Çalışanın, çalışan olma başlangıcı işe alınması olduğuna göre; İyi adayı seçin.

Aday(m)a göre iş değil, işe göre uygun adam bulun.

“Ama çok iyi biri, hem Mahmut Bey’in de yakınıymış.…. “ Diye işe birini almayın. Unutmayın anneniz, babanız da iyi insanlar ama. Muhtemelen sizle çalışmıyorlar.

Çalışanların görev tanımlarını net bir şekilde yapın, yetki ve sorumluluk alanlarını belirleyin.

Çalışanların eğitimlerine özen gösterin, becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayın. Unutmayın, gelişen becerileri hem kendileri için, hem de organizasyon için kullanılacaklar.

Çalışanları belirli hedeflere yönlendirin.

Kalıcı bir başarı bireysel hedeflerle, kurumsal hedeflerin paralellik göstermesi halinde mümkün olur.

Yoksa ,iyi ihtimal, sabah 8 akşam 18…

Askeri bir düzen oluşturma çabasında değilseniz, çalışanları yakasına göre ayırmayın.(İleriki aşamada bunlarla  hakkında ilginizi çekecek örnekler vereceğim)

Çalışanlarınıza yetki ve sorumluluk verin. Ve güvenin. Bir taraftansa kontrolün güvene engel olmadığını unutmayın.

Çalışanları birbirleriyle kıyaslamayın.

Her çalışanın bilgi birikimi, kabiliyet ve beceri açısından sizin gibi olmasını beklemeyin.

Hepsi öyle olsa, içlerinden biri yada bir kaçı yanınızdaki boş duran arsaya fabrika binasını dikip rakibiniz olurdu…

Sadece sistem ve yapıyla değil, sistem, yapı ve insanlarla ilgilenin. Bu sizi sade bir yöneticiden ayıran özellik yapacaktır “lider-yönetici”.

Çalışanlarınızdan uzak durun. Hatta pek çoğunun isimlerini bile öğrenmekten imtina edin. Biliyorsanız da bilmiyormuş gibi yapın ki kendilerini önemsiz hissetsinler. Sizden korksunlar. Bu içeri girdiğinizde kendilerine çeki düzen vermelerini sağlar. Yemeği bir gün bile olsun şirket yemekhanesinde yemeyin. Ola ki, yerseniz de aralarına karışmayın.Tabii ki, özgüven eksikliğiniz ve yüz göz olma kaygınız var ise…  (farkındayım sert oldu)

Veriler gösteriyor ki; İşe ve süreçlere hakim olmayan, iş ve iş akışı konusunda bilgi eksikliği olan yöneticiler çalışanlardan uzak duruyor.

Batıda en yaygın yönetim yaklaşımları arasında M.B.W.A ve M.W.O var.

Managing By Walking Around; Dolaşarak Yönetim anlamına geliyor. Uzun lafın kısası; Çalışanlarla iç içe olmak… Kurumla ilgili bir çok tespit bu suretle çıkıyor ve karar buralarda alınıyor.

Managing By Objectives ise Hedeflerle Yönetim. Bu yaklaşımda yönetsel konularda, hedefler çalışanlarla görüşülerek belirleniyor. Çalışanlar hedeflerin elde edilmesine dayalı olarak değerlendiriyor. Kurumsal hedefler ile çalışan hedefle bağdaştırılarak, bu hedeflere ulaşılacak faaliyet planı oluşturuluyor. Böylelikle; Çalışanların aidiyet hislerinin güçlenmesi ve yönetime katılması sağlanıyor. 

Üst düzey yönetime bilgilerin süzülerek gelmesini sağlayın. Ayrıntılara boğulmayın. Tepeden bakın, nokta vuruşu ile yapılacak bir kontrol mekanizması kurun. Yok, iyisi kurdurtun!

Çalışanların başarısını takdir edin. Başarısızlık halinde; Höyd-zöyd yapmanın başarısızlığı bertaraf etmeyeceği gibi, sonraki aşamada çalışanların doğru bildiği şeyi  yapamadıklarını, basiretlerinin bağlandıklarını; bu durumdan da en çok sizin mağdur olacağınızı unutmayın.

Aksi halde; Çalışanlarda, “En iyi patron tatildeki patrondur” anlayışı hakim olu(yo)r…

Son olarak; Milenyumun üstünden bile 10 yıl geçti, değişimi yakalayın…

Değişimi Neden Yakalamalıyız ?

Çok kısaca içerisinde bulunduğumuz noktaya nasıl geldiğimizden söz edelim.

1973 yılında iki matematik profesörü bir makalelerinde “Fischer Black ve Myron Scholes” türev piyasaların trilyonlarca dolarlık işlem hacmine ulaşmasına vesile olacak  “Black-Scholes Opsiyon Fiyatlama Modelini” yayınlarlar. Bunla da Nobel Ödülünü kaptılar.

Bu orijinle; Finans piyasaları geliştikçe yepyeni türev ürünler icat edildi.

Türev ürünlere en anlaşılabilir şekilde; 10 Yıl sonra size satılacak bir ürünün. 10 yıl sonra belirli bir fiyattan satılacağı garantisi diyelim.

Türev piyasalar altlarında yatan gerçek ürünlerden çok yüksek oranlarda işlem görmeye başladı.

ABD de bankalar önceleri varlıklı müşterilere konut kredisi verirken (prime: az riskli düşük getirili), sonraları her önüne gelene  (subprime: yüksek getirili – çok riskli) kredi vermeye başladı.

Böylelikle; Konut kredileri piyasası 10 Trilyon dolarlık büyüklüğe ulaşır.

Konut fiyatları önceleri şişti sonra varlığı olmayan müşteriler kredileri ödeyememeye başladı.

2004 ten 2006 ya tepe noktasına ulaşan konut fiyatları 2007 den itibaren hızla düşüşe geçti.

Kredilerin geri ödenmeme riskini göze alarak Mortgage şirketleri bu riskleri 3. Kişilere devrettiler. Türev ürünler çığ gibi büyüdü. Bu sözleşmelerin en çok toplandığı banka Lehman Brothers iflas etti. Goldman Sachs, Citibank, Morgan Stanley darboğaza girdi.
 

Ve dünya genelinde serüven başladı….
 

Bir kriz yaşandı-yaşanıyor. Krizin etkisi V midir W mıdır yoksa G midir bilinmez?

Nobel ödüllü iktisatçı Gary Becker dünya üzerindeki ekonomik krizin ne zaman geçeceği hakkında;  Kimse bilemez, en azından ben kesinlikle bilmiyorum diyor.

Krizin ne zaman geçeceği belli değil.

Bu durumda; Ya oturup bekleyeceğiz. Yada Dükkanları kapatıp gideceğiz.

Böyle  bir şansımız yok ise; “Ki pek çok kişinin olduğunu zannetmiyorum” o zaman başka bir seçeneğe geçip; VAYYY BE dedirtmeye çalışacağız.
 

BİZ BU DURUMUN NERESİNDEYİZ

Tüm dünyada talep daralması yaşanıyor.

Tüketici fiyat odaklı düşünüyor. Bu sebeple mal ve hizmetlerde emtialaşma yaşanıyor.

Dünya ve  tüketim eğilimleri değişiyor.

Einstein Ne diyor; Delilik sürekli aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemektir.

O halde biz de değişeceğiz.

İşin içine Dalın;

Üzülerek söylüyorum ki; Öyle çift sekreterli, sekreter sayısıyla ters orantılı Türk Kahvesi içen ağır abi patron yönetici dönemi  bitti.

Hala böyle olmaya kararlıysanız da saygı duyarım. Ama ufak öneri; Tadını çıkartın bunun. Zira az zamanınız kaldı!

Nakit Akışınızı Sağlıklı Yönetin ;

Asıl AMAÇ KAR.Bunda hala kararlıyız.

Ama bilin ki ; Genelde işletmeler kar – zarar dengesizliğinden batmazlar.

Üç aşağı beş yukarı bu konuda yapılanlar vardır.

En azından yazımızı okuyacaklarca.

Asıl yönetilmesi gereken NAKİT AKIŞIDIR. 

Nakit akışınızı üç aylık, iki aylık periyotlarla değil düzenli olarak haftalık hatta günlük olarak izleyin.

Unutmayın dikiz aynasına bakarak araba kullanamazsınız!

Günümüzde kar elde etmek için likiditeye ihtiyaç var.

En önemli unsurun devir hızı olduğunu unutmayın. Stok devir hızı, alacak devir hızı, borç devir hızı.

Stoklarınızı asgari düzeyde tutun, müşteri riskini sürekli takip edin.

Pek çoğunuz Başa baş noktası kavramını bilmekle birlikte uyguluyorsunuzdur da. Ancak başa baş noktası bu güne dek üretim ve satışlar için kullanılan bir kavramdı.

Bunlara ilaveten, hatta daha önemlisi; Nakit başa baş noktanızı tespit edin ve aşağı doğru çekmeye çalışın.

Tasarruf Edin;

Çoğu zaman; verimin % 80 i, bu yönde yapılacak eylemlerin % 20 sinden sağlanır.

Tasarrufun % 80 ini gider kalemlerinizin % 20 si ile oynayarak yapabilirsiniz.

Tüm gider kalemlerinde kesinti yapmaya çalışmayın. Örneğin şirketin her departmanından % X lik tasarruf hedefi koymayın. Bu iş akışınızda zafiyete sebep olur.Ürün ve hizmet kaliteniz düşer..

Onun yerine belirli kalemlerin üzerinde durun.

Analam ifade edebilmesi için; tasarruf hedefinin de % 5 ler % 10 lardan ziyade % 25 – 30 larda olması gerektiğini göz önünde bulundurun.

Outsource;

Bu konuya süreç yönetimi başlığı altında değinmek istiyordum ama yeri gelmişken söz edeyim; 

Bazı işleri dışarı aktararak ciddi tasarruflar sağlayacağınızı unutmayın.

Süreç İyileştirmeye Gidin;

İş süreçlerinizi iyileştirmeye gidin. Süreci iyileştirme; maliyet azaltma ile verimlilik arttırmanın kesiştiği noktadır.

İş adımlarını ortaya koyun. Fotoğrafı çekin. Verimlilik ve maliyetleri etkileyen unsurları belirleyin. Ve düzeltin.

Mükerrerlik yaratan adımları birleştirin, bazı adımları dışarı verin. İş süreçlerini sadeleştirin.

Herkesi oyunun içine çekin;

Çalışanların önemimi vurgulamama gerek yoktur diye düşünüyorum.

Yine de değinmeden geçemeyeceğim.

Çalışanlarınıza dürüst,acık  ve samimi olun. Motivasyonlarını yüksek tutun, bir yandan da gereksiz motivasyondan kaçının.

İşletme genelindeki olumlu ve olumsuz gelişmeleri onlarla çeşitli şekil ve mecralarda paylaşın.

Çalışanlarınızdan öneriler alın.Bu onların motivasyonunu arttıracağı gibi, şirketlerinize ciddi avantajlarda sağlayacaktır.

Hiç beklemediğiniz kişilerden, hiç beklemediğiniz fikirler çıkabileceğini unutmayın.

Denemeden göremezsiniz.

Gerektiğinde ise hayır demeyi bilin, masaya elinizi vurun! Gerçek sadakat bundan sonra anlaşılır?

Son olarak;

Müşterileriniz için;

Gelişen mal ve hizmetlerin emtialaştığı dünyada; Müşterilerinizin beklentisini aşın. VAYY BEEEE dedirtin.

10 a al-üret üstüne 2 lira kar koy sat. Sonra para kazan. Bu devir bitti.

Yaptığınız iş her ne ise yenilik yaratmak ve işin üzerine hizmet eklemek zorundasınız.

Farklı ödeme,farklı dağıtım, rakiplere oranlar farklı garantiler verme, sürat, geri bildirim…..

Farklılığınızı yalın ve net olarak müşterinize anlatmalısınız;

Unutmayın farklılık yaratmak için illa ki büyük şirket olmak zorunda değilsiniz.

Farklılık yaratmadan büyük şirket olamayacağınızsa neredeyse kesin.

11.07.2012

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM