Anonim Şirketlerde Hisse Senedi veya İlmühaber Bastırılmasının Vergisel Avantajları ve Ticaret Kanunu Kapsamında Değerlendirilmesi
Tarih: 16.03.2012
Ticaret şirketlerinde pay
kavramı şirket ortaklarının şirket sermayesine katılma oranını ve sermaye
şirketlerinde ise sorumluluk nispetini ifade etmektedir. Ticaret şirketlerinde
ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermayeyi gösteren noter onaylı
şirket sözleşmesinin ticaret siciline tesciliyle birlikte pay kavramı da
kendiliğinden doğmuş olmaktadır. Her ortak taahhüt ettiği payın esas sözleşmede
yahut kanunda gösterilen asgari tutarını ödemekle ortaklık haklarından
faydalanmaya başlayabilir.Ticaret şirketleri içerisinde pay kavramı asıl olarak
Anonim Şirketler için büyük önem arz etmektedir. Şirketin yönetiminden genel
kurulda alınan kararlara kadar her konuda pay kavramı ön plandadır.
Yine aynı şekilde hisse senedi bastırılması ve tedavülü olanağı da yalnızca
Anonim Şirketlere tanınmış bir haktır. Her ne kadar A.Ş.lerde hisse senedi bu
denli önemli bir rol oynasa da halen yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK A.Ş.lerde
hisse senedi bastırılmasını bir zorunluluk olarak öngörmemektedir. Hemen
belirtmek gerekir ki 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6102 sayılı
yeni TTK madde 486’ya göre bedelleri tamamen ödenen hamiline yazılı paylar için
üç ay içinde pay senetlerinin bastırılarak sahiplerine şirket tarafından
dağıtılması zorunludur. Mevcut TTK’da böyle bir zorunluluk bulunmamasına rağmen
A.Ş.lerde hisse senedi veya bunlar bastırılıncaya kadar yerlerini tutmak üzere
ilmühaber bastırılması bunlara sahip olanlar açısından çeşitli avantajlar
taşımaktadır.İlmühaberler A.Ş.lerde hisse senetleri bastırılıncaya kadar
bunların yerini tutmak üzere çıkarılan ve bastırılması herhangi bir resmi
merasime tabi olmayan kağıtlardır.
A.Ş.lerde hisse senedi veya ilmühaber bastırılmasının vergisel avantajlarına
değinmeden önce yürürlükteki 6762 sayılı TTK’nın konuyla ilgili düzenlemelerine
kısaca göz atmakta fayda bulunmaktadır. Belirttiğimiz üzere mevcut TTK hisse
senedi veya ilmühaber bastırılmasıyla ilgili bir zorunluluk getirmemektedir.
A.Ş.lerde hisse senedi veya bunların yerine geçmek üzere ilmühaber
bastırılmasına karar verilmesi durumunda şu hususlara dikkat edilmesi
gerekmektedir:TTK madde 409’a göre bedelleri tamamen ödenmemiş paylar için
hamiline hisse senedi veya bunların yerini tutmak üzere hamiline ilmühaber
çıkartılamaz.TTK madde 411’e göre nama yazılı hisse senetlerinin yerini tutmak
üzere çıkarılan ilmühaberlerin de nama yazılı olarak çıkarılması gerekmektedir.
Nama yazılı olan bu ilmühaberlerin devri de nama yazılı hisse senetlerinin
devrine ilişkin hükümlere tabidir. Hamiline yazılı hisse senetlerinin yerini
tutmak üzere nama yazılı ilmühaber bastırılması durumunda bunların devri
alacağın devri hakkındaki hükümlere göre gerçekleştirilir.
6762 sayılı TTK’da ilmühaberlerin taşıması gereken şekil şartları ile ilgili bir düzenleme mevcut değildir. Bununla birlikte TTK madde 413 hisse senetlerinin taşıması gereken şekil şartlarını belirtmiştir, kıyas yoluyla bu şekil şartlarının ilmühaberler için de geçerli olduğu kabul edilmektedir.Mevcut TTK ilmühaberlerin bastırılmasıyla ilgili sınırlı sayıda düzenleme içerdiği gibi ilmühaber bastırılması hakkındaki kararın A.Ş.nin hangi organı tarafından alınacağı konusunda herhangi bir hükme yer vermemektedir. Esas sözleşmede ilmühaber bastırılması yetkisi genel kurula tanınmışsa bu kararın genel kurul tarafından alınması zorunludur. Esas sözleşmede bu yönde bir madde bulunmaması veya bu yetkinin A.Ş.nin yönetim kuruluna tanınması durumundaysa yönetim kurulu kararı ile ilmühaber veya hisse senedi bastırılması mümkündür.
A.Ş.lerde yetkili organ tarafından ilmühaber bastırılmasına karar verildikten sonra bunların herhangi bir matbaada hatta bilgisayar ortamında bastırılması mümkündür. Herhangi bir tescil veya bildirim yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Pay durumlarını gösteren ilmühaberler bastırıldıktan sonra imza karşılığında şirket ortaklarına dağıtılabilir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu madde 80/4’e göre ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazancı kapsamında gelir vergisine tabidir. Aynı kanunun madde 80/1’e göre ise ivazsız olarak iktisap edilenler ile tam mükellef kurumlara ait olan ve iki yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir.Gelir Vergisi Kanunun 80. maddesinin 1 ila 4. bentlerinin birlikte değerlendirilmesi durumunda gerçek kişilerin hisse senedine bağlı olmayan ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar değer artış kazancı kapsamında vergiye tabiyken, bu ortaklık haklarının veya hisselerinin hisse senedine bağlı olması durumunda ve bu hisse senetlerin tam mükellef kuruma ait olup iki yıldan fazla süreyle elde tutulması halinde bunların elden çıkarılmasından elde edilen kazançlar gelir vergisinden istisna edilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunun 80. maddesinde açıkça görüleceği üzere hisse senedine bağlanmış olan ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar belli şartlar altında gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunun madde 17/4-g uyarınca hisse senedi teslimleri KDV’den istisna edilmiştir.
Kanun maddelerinde sağlanan istisnalar her ne kadar hisse senedine bağlanmış ortaklık payları için belirtilmiş olsa dahi 232 Seri Nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğ 5. bölüm uyarınca ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde de Gelir Vergisi Kanunun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği belirtilmiş, bu yönüyle vergilendirme açısından hisse senedi ile ilmühaberlerin elden çıkarılması arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.
Şu ana kadar belirtmiş olduğumuz vergisel avantajlar gerçek kişilerin elindeki hisse senedine veya ilmühabere bağlanmış ortaklık payları için geçerli olanlardır. Kurumların elinde bulunan ortaklık paylarının devirleriyle ilgili vergisel düzenlemeler ise şu şekildedir:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu madde 5/1-e bendine göre kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleriyle aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetlerin satışından doğan kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kurumların aktifinde yer alan iştirak hisselerinin hisse senedine veya ilmühabere bağlı olup olmaması bunların elden çıkarılması durumunda kurumlar vergisi açısından herhangi bir fark yaratmamaktadır. Madde metninde de belirtildiği üzere kurumların aktifinde yer alan iştirak hisseleri ve sahip oldukları kurucu senetleri ister hisse senedi veya ilmühabere bağlı olsun ister bağlı olmasın aktife alındıkları tarihten itibaren iki tam yıl içerisinde elden çıkarılırlarsa bunlardan elde edilen kazancın tamamı kurumlar vergisine tabi olurken, aktife girdiği tarihten itibaren iki tam yıl geçtikten sonra satılmaları durumunda bunlardan elde edilen kazancın %75’lik bölümü vergiden müstesna tutulmuştur.Kurumların sahip oldukları iştirak hisseleri için hisse senedi veya ilmühaber bastırılması asıl KDV açısından önem arz etmektedir.
KDV Kanunu madde 17/4-r bendi uyarınca kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den istisna edilmiştir. Kurumların aktifinde kayıtlı bulunan ve herhangi bir hisse senedine veya ilmühabere bağlı olmayan iştirak hisselerinin devrinde KDV’den istisna tutulabilmeleri için bunların en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurulması gerekmektedir. Oysa aynı maddenin “r” bendi uyarınca hisse senetlerinin teslimi KDV’den istisna edilmiştir. Bu durumda kurumların aktifinde kayıtlı iştirak hisseleri için hisse senedi veya ilmühaber bastırılmışsa, bunlar aktife alındıktan bir ay sonra dahi devredilse KDV’den istisna tutulurken hisse senedi veya ilmühaber bastırılmamış olması durumunda KDV’den istisna edilebilmeleri için en az iki tam yıl süreyle aktifte tutulmaları gerekmektedir.
Kurumların aktiflerinde kayıtlı iştirak hisselerinin devrinde KDV hesaplansa da hesaplanmasa da bunların devri dolayısıyla fatura düzenlenmek zorundadır.
Anılan bu hükümler münasebetiyle A.Ş.lerin ortaklık paylarını gösteren hisse senetlerini veya bunlar bastırılıncaya kadar ilmühaberleri bastırarak ortaklarına dağıtmaları, ortakları açısından belirtmiş olduğumuz vergisel düzenlemeler kapsamında avantajlarına olacaktır.
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
elektronik ortamda kaynak
göstermeden yayınlanamaz.
Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal
işlem yapılacaktır .)