YAZARLARIMIZ
Dr. Mustafa Alpaslan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
m.alpaslan@windowslive.com



Potansiyel Vergi İncelemeleri ve Yeni Varlık Barışı Yasası

            5811 sayılı Varlık Barışı Yasası yeniden bir torba kanun ile gündeme getirilerek 30.09.2009 tarihine kadar başvuru yapılması halinde bu yasadan yeniden yararlanılacaktır.  Bilindiği gibi, 5811 sayılı yasanın süresi bitmiştir.[1]  Bu yasadan beklenilen müracaat sağlanamamıştır. Bu defa TBMM bütçe ve plan komisyonunda, bütçe uygulamalarını içeren Torba Kanun Tasarısının maddelerinin görüşülmesi sırasında kabul edilen bir önerge ile varlık barışı yasası kapsamı genişletilerek ikinci defa uygulamaya konulması sağlanmış olacaktır. [2]

            Yeni yasal düzenleme ile mükellefler 30 Eylül 2009 tarihine kadar varlık barışı başvurusunda veya ek bildirimde bulundurulabilecekler.  Bakanlar Kurulu da bu süreyi 3 aya kadar uzatma yetkisi bulunmaktadır.

            Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek, tarhiyat yapılacak. İndirimi reddedilen KDV’ye ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedel olacaktır.  Ancak indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilmemesi halinde, mahsup edilecek matrah tutarında  % 18’lik KDV dikkate alınacaktır.   

            Ayrıca, yeni düzenlemede, matrah indiriminden faydalanmak için hesaplanan verginin ödenmesi koşuluna yer verilirken,  indirimi mümkün olmayan KDV dolayısıyla yapılan tarhiyatlara da mahsup olanağı getirilmiş bulunmaktadır.

Özetle, yasal düzenlemede yer alan bir geçici madde uyarınca 1 Mayıs 2009 ile 31 Aralık 2009 tarihleri arasında tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlarının, Türkiye'de bulunmayan kurumlardan sağladıkları iştirak kazançlarının ve yurt dışında bulunan iş yeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde edilen ticari kazançların, 28 Şubat 2010 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmesi halinde, bunlar gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır.

Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların 1 Kasım 2009 ile 31 Aralık 2009 tarihleri arasında tasfiyesinden doğan kazançlarının yılsonuna kadar Türkiye'ye transfer edilmesi halinde de gelir veya kurumlar vergisi müstesnası geçerli olacaktır.

Öte yandan, Kamuoyunda “”varlık barışı” olarak adlandırılan Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun uygulama süresi 30 Eylül 2009 tarihine kadar uzatılmaktadır.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bütçe uygulamalarını içeren Torba Kanun Tasarısının görüşülmesi sırasında kabul edilen bir önerge ile varlık barışı 2. defa uygulamaya konulacaktır.

Buna göre, 1 Haziran 2009 tarihi itibariyle sahip olunan varlıklar için 30 Eylül 2009 tarihine kadar varlık barışı başvurusu yapılabilecek ya da bildirimde bulunulacak. Bakanlar Kurulu, başvuru ve bildirim süresini 3 ay daha uzatabilecektir.

Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek, tarhiyat yapılacak. İndirimi reddedilen KDV'ye ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedel olacak. Ancak indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi halinde, mahsup edilecek matrah tutarında yüzde 18'lik KDV dikkate alınacaktır.

Böylece yeni düzenlemede, matrah indiriminden yararlanmak için hesaplanan verginin ödenmesi şartı getirilirken, indirimi mümkün olmayan KDV nedeniyle yapılan tarhiyatlara da mahsup imkânı tanınmıştır.

Bir örnek vermek gerekirse 2007 yılında  %18 KDV oranına tabi 100 TL’lik bir mal alımı nedeniyle yanıltıcı fatura kullanıldığı saptanan bir mükellefin durumu şöyle olacaktır.  Mükellef 100 TL’yi mal alışı olarak kayıtlarına intikal ettirmiş olup, ayrıca 18 TL KDV’yi de indirim konusu yapmıştır. Varlık barışı kapsamında ise, mükellef 500 TL’yi bankaya yatırmış ve vergi dairesine de beyanda bulunmuştur.  Daha sonra,  500*5=25 TL ödemede bulunmuştur.  Mükellef hakkında gelir idaresi tarafından   1.11.2009 tarihinde ise incelemeye başlanmıştır.  Bu mükellefin işbu 100 TL’lik faturayı bilerek almadığı VUK genel tebliği 306 hükümlerine göre kabul edilmiştir. 

Sonuç olarak,  mükellefin kullandığı yanıltıcı fatura miktarı varlık barışına göre beyan etmiş olduğu 500 TL’den düşülerek yani 500–100=400 TL şeklinde bir mahsup yapılacaktır.  Buna göre de, ortaya herhangi bir matrah farkı çıkmadığından dolayı mükellef adına KDV tarhiyatı ve vergi ziyaı cezası kesilmeyecektir.  Bu mükellefle ilgili olarak, 1.1.2008 tarihinden önceki dönemler için vergi incelenmesi yapılması durumunda ise mahsup işlemine konu edilecek devreden varlık tutarı da ayrıca dikkate alınacaktır. [3]

Düzenlemede yer alan bir geçici madde uyarınca 1 Mayıs 2009 ile 31 Aralık 2009 tarihleri arasında tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançlarının, Türkiye'de bulunmayan kurumlardan sağladıkları iştirak kazançlarının ve yurt dışında bulunan iş yeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde edilen ticari kazançların, 28 Şubat 2010 tarihine kadar Türkiye'ye transfer edilmesi halinde, bunlar gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutulacaktır.

Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan kurumların 1 Kasım 2009 ile 31 Aralık 2009 tarihleri arasında tasfiyesinden doğan kazançlarının yılsonuna kadar Türkiye'ye transfer edilmesi halinde de gelir veya kurumlar vergisi müstesnası geçerli olacaktır.

Bu arada bir başka geçici maddeye göre de süre uzatımı sonucu beyanda bulunanlardan 19 Haziran 2009 tarihinden önce haklarında vergi incelemesi başlatılanlar, bu incelemelerle ilgili olarak Kanunun (vergi incelemesi yapılmamasıyla) ilgili maddesinden yararlanamayacaktır.

Bu şekilde söz konusu tarihten önce vergi incelemesine alınanlar, incelemelerde tespit edilen matrah farklarından mahsupta bulunamayacaktır.

Ayrıca değişiklik öncesinde beyan edilerek tahakkuk eden, ancak vadesinde ödenmeyen vergilerin 30 Eylül 2009 tarihine kadar yatırılmaması durumunda da mahsup uygulamasından faydalanılamayacaktır.

5917 sayılı yasanın bazı hükümlerinde  “Varlık Barışından yararlanan mükellefler artık sahte fatura kullansa bile yapılacak incelemelerde bulunacak KDV indirim reddine isabet eden tutar beyan edilen tutardan tenzil edilecektir.

Buna göre şu anda vergi dairesine verilen ve henüz teminat çözümü yapılmamış KDV iade dosyaları için mükellefler varlık barışından yararlansalar, bu durumda vergi daireleri vergi iadesini sorunsuz bir şekilde yerine getirebilir mi? Yoksa kanun maddesinde zikredilen incelemenin sadece vergi incelemesini kapsadığı düşünülerek vergi dairesi KOD'a giren yüklenimler için KDV iadesini yapmamaya devam edebilir mi?  

Bu hükümlere göre, vergi incelemesine başlamamış olan incelemeye sevk edilen dosyalarda mükellefler varlık barışından yararlanmaları halinde kendilerine önemli kolaylıklar getirmektedir. Şöyle ki,  eski yasada vergi incelemesi sonucu indirim konusu yapılan KDV’lerden doğacak vergi farkları kapsam dışı bırakılmıştır.  Şimdi yapılan değişikliklerle bu vergi farkları da kapsam içine alınmıştır. Yeni düzenlemeye göre, “indirimi reddedilen KDV’ye ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil bedel olacaktır. İndirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilmemesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı,  %18 KDV tutarı dikkate alınarak hesaplanacaktır.” hükmü yeni yasada getirilmiş bulunmaktadır.

Sonuç olarak özetlemek gerekirse:

Aynı durum varlık barışından yararlanıldıktan sonra vergi dairesine verilen KDV iadesi dosyaları içinde düşünülebilir. Hatta incelemesine başlanılmamış ve fakat çeşitli iade veya mahsup talebi olan mükellefler açısından varlık barışı esasında sahte fatura riskini ortadan kaldırabilecek durumdadır.  Örneğin,  geçmiş dönemde sahte fatura kullanımı endişesi taşıyan mükellefler için yeni varlık barışı yasasına göre talepte bulunulması durumunda bu mükellefler için artık yasanın koşullarına uygun ödeme yapılması durumunda sahte fatura kullanımı sonuçlarından kurtulunabilecektir.  Koda düşen şirket yönünden veya koda düşme riski taşıyan şirketler için varlık barışı kurtarıcı olabilir.   Aynı şekilde, 3568 sayılı yasa uyarınca YMM raporu ile KDV iade veya mahsup talebinde bulunan mükellefler yönünden ise 5917 sayılı yeni varlık barışı yasası çözüm getirebilmektedir.  YMM raporlarına göre iade veya mahsup talebinde bulunup,  yeni varlık barışı yasasından faydalanılması halinde sorunsuz ve %2 - %5 civarında maliyetle KDV iadelerinin alınması yolu açılmış gözükmektedir.   Bu konuda Maliye Bakanlığı tarafından 5917 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilgili genel tebliğler ile özellikle YMM KDV iade tasdik raporları konusunda açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.  Böylece gerek Gelir İdaresi ve gerekse KDV iadesi veya mahsubu bekleyen mükellefler yönünden yeni varlık barışı yasası adeta  “Hızır” gibi biz çözüm getirmiş olacaktır.

 


[1] 5917 sayılı yeni kanun 25.06.2009 tarihinde kabul edilmiş ve  bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin ilgili  kanun ve  KHK  eklenmesi ve  bazı kanun ve KHK’ lerde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı plan  ve bütçe komisyonundaki görüşmeler sırasında ilave maddelerle  bu yasadan faydalanma süresinin 30.09.2009 tarihine kadar uzatılması öngörülmüştür.

[2] Mustafa ALPASLAN – Eda KAYA, “Koda Düşen Şirketler Yönünden Varlık Barışı Hakkındaki 5811 Sayılı Yasa Koruma Şemsiyesi Getiriyor mu?” www.muhasebetr.com  18.01.2009.

[3] Söz konusu mükellefiyetle ilgili olarak sahte faturayı  bilmeden kullandığı için  hakkında vergi suçu raporu düzenlenmeyecektir.  Ayrıca yukarıda yer verilen örnekte  beyan edilen  tutar, 500 olup,  kuşku duyulan  sahte fatura miktarı ise 100 dür. Bu rakamlar örnek  vermek amacıyla gösterilmiştir.  Unutulmamalıdır ki,  beyan edilecek rakamın  kuşku duyulan sahte fatura miktarından fazla olması gerekecektir.  En azından beyan edilecek tutar,  kuşku duyulan  sahte fatura miktarın üzerinde olmalıdır. (Bkz. 5917 sayılı yasa md. 44).

20.07.2009

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM