YAZARLARIMIZ
Hülya Çakır
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
cakirhulya@yahoo.com



Türk Vergi Sistemi ve Ücretliler Üzerindeki Vergi Yükü

  
Tüm dünyada uygulanan vergi sistemlerine göz attığımızda, gelişmiş ülkelerde dolaysız vergiler hakim iken, gelişmekte olan ülkelerde dolaylı vergiler ağırlık kazanmaktadır. Vergi sistemlerinde önemli ölçüde artan oranlı vergi tarifesi uygulanmaktadır. Devletler bir çok nedenle vergi sistemlerine çok sayıda vergi istisna, muafiyet ve indirimleri dahil etmektedirler. Öte yandan tüm dünyada vergi kanunlarının yapısı birbirine benzer özellikler taşımaktadır. Vergi kanunları sık sık değiştirilmekte ve bu değişiklikler vergi kanunlarını karmaşık ve anlaşılmaz bir hale getirmektedir. Gerek kanunların gerekse vergi sisteminin karmaşık bir hal alması, hem vergi idaresinin hem de vergi mükelleflerinin bu konudaki maliyetlerini artırmaktadır.

Her ay birden fazla beyanname verme zorunluluğu ile işletmelere büyük yük getirilmektedir Vergi sistemimizde çok sayıda vergi, fon ve harç adı altında getirilmiş yükümlülük vardır. Bu durum hem sistemin karmaşık olmasına hem de vergi yükünün ağırlaşmasına neden olmaktadır. Vergi sistemimizde dolaylı vergiler ağırlıktadır. Bu durum vergi sisteminde adaletsizliğe neden olmaktadır Vergi sistemimizde olması en sık karşılaşılan olaylardan biri de vergi kanunlarının sık sık değişmesidir.

Vergi kanunlarının karmaşık olması, vergiden kaçınma ve vergi kanunlarının ihlali için daha çok imkan ortaya çıkarır. Vergi kanunları karmaşıklıkla birlikte genişlediği için vergi idaresinin böyle bir ortamda yetkisi ve vergi kanunlarını uygulama gücü artmış olur. Fakat vergi idaresinin bu şekilde ortaya çıkan vergiden kaçınma ve vergi kanunlarının ihlalini önleme çabası, vergi kanunlarını ihlal etmesinden şüphelenilen dürüst vergi mükellefleri üzerinde baskı oluşturulması anlamına gelir..

Türk vergi sisteminde temelde benimsenen tarife tipi, artan oranlı vergi tarifesidir. Gelir vergisinde artan oranlı vergi tarifesi, kurumlar vergisinde ise düz oranlı vergi tarifesi uygulanmaktadır. Vergi sistemimiz bu özellikleriyle diğer ülkelerdeki vergi sistemlerine benzer özellikler göstermektedir. Bu çerçevede vergi sistemimizin içinde bulunduğu sorunlar da benzerdir. Türk vergi sisteminde genellikle artan oranlı bir vergi tarifesinin uygulanması, her ne kadar adalet ilkesine uyuluyormuş gibi bir izlenim verse de, vergi sistemimizin bünyesinde bulundurduğu birçok sayıdaki muafiyet ve istisnaların politik amaçlarla kullanılması, gelirden alınan vergilerde farklı gelir unsurlarında farklı şekilde vergi tarhının (beyanname ve stopaj) yapılması, vergi yükünün ücretli kesim üzerine bindirilmesi gibi faktörler kanun önünde eşitlik ilkesine ters düşmektedir.

Vergi sistemimiz gelir, servet, tüketim ve dış ticaret üzerinden alınan vergilerden oluşmaktadır. Vergi sistemimizin ideal bir vergi sisteminde olması gereken açıklık, basitlik, adalet, vergi politikaları ile ilgili diğer bir konu gelir ve servet üzerinden alınan dolaysız vergilerin bileşimidir.Ülkemizde gelirden alınan vergiler,toplam vergi gelirlerinin % 32,4 ünü servetten alınan vergiler ise % 1,20sini oluşturmaktadır. Servet vergisi ,gerçek anlamda bir birikmiş zenginliğin vergilendirilmesi aracı olmayıp, daha çok motorlu taşıtlar vergisi niteliğindedir.

Vergi yükünün ağırlığı en çok  ücretliler üzerinde görülmektedir. Hizmet akdiyle çalışanlar, işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olurlar ve sigortalı ile işvereni hakkındaki sigorta hak ve yükümlülükleri sigortalının işe alındığı tarihte başlar. İş kazaları, meslek hastalıkları, hastalık, analık, malüllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde yasada yazılı koşullar doğrultusunda sigorta yardımlarının sağlanması amacıyla yapılan sigorta zorunludur. SSK ,bu sigorta yardımlarını ve yönetim giderlerini karşılamak üzere yasaya dayanarak işçi ve işverenden prim adı altında bir ücret almaktadır.Bir işçinin brüt ücretinden SSK Primi, İşsizlik Sigortası Primi, Gelir Vergisi, Damga Vergisi kesilmektedir. İşçinin ödediği paya ek olarak işverenin belli oranda SSK ve  İşsizlik Primi İşveren Payı ödemesi bulunmaktadır. Ücretlilerin doğrudan ve dolaylı olarak ödedikleri vergi ve diğer yükümlülükler ücretliler üzerindeki vergi yükünün ne kadar olduğunu göstermektedir.

Gelir vergisinin ayrıntısına baktığımızda bu verginin beklenenin aksine gelir eşitsizliğini giderici bir işlevin olamayacağı görülmektedir.Beyana dayalı gelir vergisi (ücret dışı gelirlerin vergisi) % 15 iken gelir vergisi tevkifatı yoluyla doğrudan ücretliler tarafından ödenen vergilerin toplam vergi gelirlerine oranı  % 20,9 ‘dur.Gelir Vergisinin %90 ı kaynakta kesiliyor .Yani maaş ve ücretliler tarafından ödeniyor.İşgücüne yapılan ödemeler GSYİH ‘nın dörtte biri olduğuna göre, gelirin dörtte birini kazananlar verginin hemen hemen çok büyük bir bölümünü ödüyor.

Kurumlar Vergisi üzerinde  ve Gelir Vergisi dilimleri üzerinde yapılan indirimlerin Ücretler üzerinde de yapılarak vergi yükü hafifletilmelidir.Bunun yanında gelirin ve servetin daha adaletli yeniden dağılımının gerçekleştirilebilmesi için mali güce göre vergilendirmeye yönelen tedbirleri daha yoğun biçimde kullanmak gerekmektedir.  Örneğin; gelir vergisi tarifesine daha belirli bir artan oranlılık kazandırabilir; geliri belli bir düzeyin altında olanlara devlet yardımı yapılabilir (negatif gelir vergisi); lüks mallardan alınanlar dışında muamele ve özel tüketim vergileri hafifletilebilir, zorunlu gereksinim maddeleri üzerinden alınanlar kaldırılabilir; veraset ve intikal vergilerinin oranı yükseltilebilir; sosyal amaçlı vergi muaflık ve istisnalarının kapsamı genişletilebilir.

Son uygulamayla  sadece ticari kazanç sahibi olan mükelleflerin yararına bir düzenleme getirilmiştir. İndirimler yüksek kazanç sağlayan grupların bulunduğu üst dilimlere yapılmıştır. Ücretli olarak çalışan işçi ve memurların bu indirimden yararlanması şimdilik mümkün değil. Ücretlilerin vergi kesintisi yüzde 15’den başlamakta iken ticari kazanç sahiplerini yüzde 20’den başlayarak yüzde 40’a kadar gitmekteydi. Ücretliler ile ticari kazanç sahibi zenginlerin aynı vergi oranından başlamaması nispeten “az kazanandan az çok kazanandan çok ilkesine” yakındı. Ancak şimdi her iki grupta yani ücretliler ve patronlar da aynı orandan vergilendirilmeye başlanacak. Ülkemizde gelir vergisi asıl olarak bir ücretliler vergisidir.

Gelirin yeniden dağılımı açısından önemli bir araç olan ücret gelirlerine ilişkin vergi muafiyeti yöntemi son derece sınırlı uygulanmıştır. Böylece düşük ücretliler daha fazla vergi ödemek durumunda kalıyorlar. 

Türkiye de en önemli sorunların başında gelen işsizlik probleminin çözülmesi, verimliliğin arttırılması, kayıt dışı ekonominin azaltılması planlanıyorsa, ilk önce kayıt altında alınan vergilerin oranları düşürülmeli ve işverene önce işçilik maliyetlerini düşürücü önlemler getirilmekle, bunula birlikte vergi oranlarındaki indirimlerle desteklenmeli ve faiz oranlarının , finansal aracılık hizmetlerinden alınan vergi gelirlerinin düşmesiyle vergi gelirlerinde beklenen yapısal daralmanın telafi edilebilmesi açısından ilave vergi reformları son derece önemlidir. 

Vergi reformlarında yapılacak düzenlemelerin aşağıdaki sözün tam tersine uygulanması dileğiyle….

Yaşamın amacı,en yüksek dalların ucundaki filizleri yemektir.Bunu başarmanın en muhtemel yolu ise uzun bacaklı zürafaların kısa  bacaklıları açlığa mahkum etmesidir.
Keynes



KAYNAKÇA

1-DPT, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler (1950-1997).
2-Dünya Kalkınma Raporu 1997 “Değişen Dünyada Devlet”, İşletme ve Finans, Yıl:12, Sayı:137, Ağustos 1997.
3-ERÇEL, Gazi, “2000 Yılı Enflasyonu Düşürme Programı: Kur ve Para Politikası Uygulaması”, 9 Aralık 1999, http://www.tcmb.gov.tr/yenı/evds/yayın/paraprog2/baskanmat5y.html
4-Küreselleşme, Bölgesel Entegrasyonlar ve Türkiye (Değerlendirme Raporu), Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Yayın No: DPT:2374-ÖİK:439, Ankara: DPT Yayını, 1995.
5-Maliye Bakanlığı, 1999 Yıllık Ekonomik Rapor.
6-Boratav,Korkut  Türkiye iktisat tarihi gözden geçirilmiş ve genişletilmiş 7.baskı anakara 2003
7-Çelik Aziz Ücretliler Daha Çok Vergi Ödeyecek,Dünya Gazetesi ocak 2004
8-DPT, Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Çalışma Raporu Sunuş Metni:İzmir İktisat Kongresi 2004
9-Keynes,John Maynard The End of Laissez-Faire 1929 www.panarchy.org/keynes/laissezfaire.1926.htm
10-Maliye Bakanlığı Bütçe Ve Kontrol Müdürlüğü İstatistikleri
11-OECD .Revenue Statistics, Paris,2003

 

12.12.2005

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM