Huzur Hakkı Ödemelerinin Vergi Kanunları Açısından Değerlendirilmesi
Tarih: 29.04.2015
ÖZ
Ticari hayatın omurgasını oluşturan şirketlerde ortakların, bu şirketi
temsile ve idareye yetkili olanların kanunlar karşısında belirli
sorumlulukları bulunmaktadır. Tüzel kişilerde kanuni temsilci olarak bu
sorumluluklara sahip olan kişilerin yaptıkları hizmetin ve katlandıkları
risklerin karşılığı olarak huzur hakkı ödemeleri yapılmaktadır. Huzur
Hakkı ödemelerinin diğer bir işlevi ise, belli bir konuyu görüşmek için
toplanan bir kurulun üyelerine ödenmesidir.
Makalemizde şirket ortaklarına yapılan huzur hakkı ödemelerini vergi
kanunları açısından değerlendirmeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Huzur Hakkı, Ücret, Tevkifat, Asgari Geçim İndirimi
1-GİRİŞ
Ticari hayatın omurgasını oluşturan şirketlerde ortakların, bu şirketi
temsile ve idareye yetkili olanların kanunlar karşısında belirli
sorumlulukları bulunmaktadır. Tüzel kişilerde kanuni temsilci olarak bu
sorumluluklara sahip olan kişilerin yaptıkları hizmetin ve katlandıkları
risklerin karşılığı olarak huzur hakkı ödemeleri yapılmaktadır. Huzur
Hakkı ödemelerinin diğer bir işlevi ise, belli bir konuyu görüşmek için
toplanan bir kurulun üyelerine ödenmesidir.
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 394. Maddesi uyarınca;
yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas
sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş
olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay
ödenebilir. Bu hükümle huzur hakkı ödemelerinin esas sözleşme veya genel
kurul kararına istinaden ödenebileceği anlaşılmaktadır.
Peki Huzur Hakkı nedir ve vergi kanunları karşısındaki yeri nerededir?
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda gerekse 6102 sayılı Yeni
Türk Ticaret Kanunu’nda yönetim kuruluna önemli görev ve yetkiler
verilerek, kurul üyelerine belli sorumluluk ve yükümlülükler
getirilmiştir. Bu yükümlülük ve sorumluluklar karşısında da, belli
risklere maruz kalabilecek olan yönetim kurulu üyelerine bir takım mali
haklar da tanınmıştır.
Huzur hakkı şirket ortaklarının, şirketi temsile yetkili kılınanların
sahip oldukları ve yüklendikleri sorumluluklar nedeniyle katlanmak
zorunda oldukları risklerin karşılığı olarak yapılan ödemelerdir.
Huzur Hakkı ödemelerinin diğer bir işlevi ise, belli bir konuyu görüşmek
için toplanan bir kurulun üyelerine ödenmesidir. Huzur hakkı ödemeleri
uygulamada anonim şirketlerde yönetim
kurulu üyeleri ile limited şirket müdürlerine yapılmaktadır.
2-KONU İLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER
2.1- Huzur Hakkı Ödemelerinin Gelir Vergisi Kanunu Kapsamında
Değerlendirilmesi
Huzur hakkı ödemeleri Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında ücret olarak
nitelendirilmiş ve kanuni açıklama ilgili kanunun 61. Maddesinde
yapılmıştır. Buna göre “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine
bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile
sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.
Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı),
tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider
karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık
münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi
şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”
Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. Maddesinin 4. Bendinde;
Yönetim ve denetim kurulları başkanı ve
üyeleriyle tasfiye memurlarına bu sıfatları dolayısıyla ödenen veya
sağlanan para, ayın ve menfaatlerin de ücret sayıldığı belirtilmiştir.
Dolayısıyla huzur hakkı ödemeleri alanlar açısından Gelir Vergisi Kanunu
uyarınca ücret olup, anılan ödemeleri yapan şirketler aynı kanunun 40/1
maddesi hükmü ( ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için
yapılan giderler ) gereğince, söz konusu ödemeleri
giderleştirebileceklerdir. Bu ödemelerin ticari kazançtan indirim konusu
yapılabilmesi için, yapılan ödemelerle ticari kazancın elde edilmesi ve
idame ettirilmesi arasında açık bir illiyet bağının olması gerektiği,
aksi takdirde gider olarak indirilen huzur hakkı ödemeleri nedeniyle
cezalı tarhiyatla karşılaşılabileceği hususu unutulmamalıdır.
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergi
Tevkifatı” başlıklı 94. Maddesi uyarınca;
“Kamu
idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar,
ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve
vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler,
gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek
erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına
göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans
olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak
sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.
1. Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret
sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü
maddelere göre,
……..”
Söz
konusu madde hükmünden de açık olarak anlaşılacağı üzere gelir vergisi
kanunu uygulamasında 61. Madde uyarınca ücret olarak kabul edilen huzur
hakkı ödemeleri üzerinden, yine aynı kanunun 94. Maddesi hükmü uyarınca
gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. (Gelir Vergisi
Kanunu’nun 98’inci maddesi uyarınca, "94’üncü madde gereğince vergi
tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya
tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri
vergileri ertesi ayın yirmi üçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya
tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye
mecburdurlar.” Şirketler tarafından ödenen net huzur hakkı tutarlarının
brütleştirilip, brüt tutar üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması
ve brüt tutarın gelir vergisi kanunu 40/1 maddesi hükmü uyarınca gider
yazılması gerekmektedir.
Peki söz konusu vergi tevkifatını yaparken kendilerine huzur hakkı
ödemeleri yapılanlar, çalışan sayısının hesaplanmasında dikkate alınacak
mıdır? Başka bir deyişle Gelir Vergisi Kanunu’nun 98. Maddesinin
devamında, ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak
üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanların,
94'üncü maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar
beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek
şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmi
üçüncü günü akşamına kadar verebileceklerine hükmedilmiştir. Bu hükme
istinaden, kendilerine huzur hakkı ödemesi yapılanların, Gelir Vergisi
Kanunu 61. Maddesi uyarınca ücret geliri elde edip vergilendirildiği
kabul edilecek olursa, bu kişilerle ilgili muhtasar beyannamelerin
verilmesi açısından da hizmet erbabı olarak kabul edilmesi yerinde
olacaktır. Nitekim
Gelir İdaresi Başkanlığı, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının 29.04.2014
tarih ve 38418978-120[98-13/5]-456 sayılı özelgesinde konu ile ilgili
özetle;
“…..Bu hükümlere göre, üçer aylık dönemler halinde muhtasar beyanname
verme imkanından yararlanıyor iken bu yararlanma hakkını yitiren
işverenler ve vergi sorumluları bu haklarını kaybettikleri aydan
itibaren (bu ay dahil) tevkifatın yapıldığı her ay için muhtasar
beyanname vereceklerdir.
Bu itibarla, şirketinizin yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı
ödemelerinin ücret olarak vergilendirilmesi dolayısıyla, bu kişilerin
muhtasar beyanname verilmesi açısından hizmet erbabı hesabında dikkate
alınması gerekmektedir.
Bu çerçevede muhtasar beyannamenin aylık veya üçer aylık verilmesinde
dikkate alınması gereken aynı anda çalışan 10 hizmet
erbabının anlaşılması gerektiğinden, şirketinizce huzur hakkı ödemesi
yapıldığında bu kişiler ile birlikte çalışan hizmet erbabı sayısı 10
kişinin üstüne çıkması halinde bu döneme ait muhtasar beyannamenin
ertesi ayın 23’üncü günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.”
açıklaması yapılmıştır.
Bu itibarla, muhtasar beyannamelerin aylık veya üçer aylık verilmesinde,
hizmet erbabı sayısının, kendilerine huzur hakkı ödemeleri yapılanlarla
birlikte çalışan hizmet erbabının aynı anda 10 kişinin üzerine çıkması
durumunda, verilmesi gereken muhtasar beyannameler aylık dönemler
itibariyle verilecek olup, üçer aylık dönemler halinde muhtasar
beyanname verme imkanından yararlanılıyor olsa bile, bu hakkın
kaybedildiği aydan itibaren (bu ay dahil) tevkifatın yapıldığı her ay
için ertesi ayın 23. günü akşamına kadar muhtasar beyanname
verilecektir.
2.2.-Huzur Hakkı Ödemelerine İstinaden Vergi Usul Kanunu Uyarınca Bordro
Düzenlenip Düzenlenmeyeceği Hususu
213
sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Ücret Bordrosu” başlıklı 238. maddesinde,
işverenlerin her ay ödedikleri ücretler için (Ücret bordrosu) tutmaya
mecbur oldukları, Gelir Vergisi Kanunu’na göre vergiden muaf olan
ücretlerle diğer ücret üzerinden vergiye tabi hizmet erbabına yapılan
ücret ödemeleri için bordro tutulmayacağı belirtilmiştir. Söz konusu
madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, gelir vergisi uygulamasında ücret
kabul edilen huzur hakkı ödemeleri için de bordro tutulması
gerekmektedir.
2.3-Huzur Hakkı Ödemelerinin Damga Vergisi Kanunu Kapsamında
Değerlendirilmesi
488
sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablo IV-1/b
uyarınca, huzur hakkı ödemeleri binde 7,59 nispetinde damga vergisine
tabidir.
2.4- Huzur Hakkı Ödemelerinde Asgari Geçim İndirimi Uygulaması
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Asgari Geçim İndirimi” başlıklı 32. maddesine
göre, ücretlerin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim
indirimi uygulanır. Maddenin devamında, asgari geçim indiriminin;
ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi
kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari
ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50'si,
çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların
her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer
çocuklar için % 5'i olduğu, gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay
kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim
tutarlarının esas alınacağı, asgari geçim indiriminin, bu fıkraya göre
belirlenen tutar ile 103’üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin
birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın,
hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanacağı, mahsup
edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmayacağı, hükmüne yer
verilmiştir.
İlgili kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere; asgari geçim indirimi
uygulamasından ücretleri gerçek usulde vergilendirilen gerçek kişiler
yararlanabilecek olup, kendilerine Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesi
kapsamında ücret olarak kabul edilen huzur hakkı ödemeleri yapılanların
da, söz konusu ödemeler nedeniyle asgari geçim indirimi uygulamasından
yararlanabilecekleri aşikardır. Zira Gelir İdaresi Başkanlığı, Denizli
Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 05.01.2011 tarih ve
B.07.1.GİB.4.20.15.01-30-MUK-2010-66-1 sayılı özelgesinin sonuç
kısmında; “….huzur hakkı
dışında başka bir ücret geliri elde etmemeleri durumunda bu ödemelere
asgari geçim indirimi uygulanacak olup, huzur hakkı ödemeleri dışında
başka bir ücret geliri de elde edilmesi halinde ise asgari geçim
indiriminin en yüksek ücret gelirine uygulanması gerekmektedir.”
denilmek suretiyle, konuya açıklık getirilmiştir.
2.5-Huzur Hakkı Ödemelerinin Örtülü Kazanç Dağıtımı Çerçevesinde
İncelenmesi
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü
Kazanç Dağıtımı” başlıklı 13. Maddesinde, kurumların, ilişkili kişilerle
emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya
fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması
durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla
örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı ve alım, satım, imalat ve inşaat
işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve
verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin
her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak
değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. İlgili kanun hükmünden de
anlaşılacağı üzere, yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı
ödemelerinin Kurumlar Vergisi Kanunun 13. Maddesi uyarınca örtülü kazanç
kapsamında değerlendirilmemesi için, yönetim kurulu üyelerine yüklenen
sorumluluklarla orantılı olmakla birlikte, şirketin mali yapısına ve
emsallere uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, emsallere uygunluk
ilkesine aykırı olacak şekilde ödenen yüksek tutarlı huzur hakkı
ödemelerinin gider olarak kabul edilmeyecek olmakla birlikte, cezalı
tarhiyatla karşılaşılabileceği hususu da atlanmamalıdır.
3-SONUÇ
Makalemizde, kısaca anonim şirketlerde
yönetim kurulu üyeleri ile limited şirket müdürlerine yapılan
huzur hakkı ödemelerini vergi kanunları açısından değerlendirmeye
çalıştık. Buna göre huzur hakkı ödemelerinin özetle; Gelir Vergisi
Kanunu açısından değerlendirildiğinde 61. Madde kapsamında ücret olarak
vergilendirilmesi gerektiğinden, bu ödemeler üzerinden aynı kanunun 94.
Maddesi kapsamında tevkifat yapılıp, yapılması gereken tevkifat
nedeniyle muhtasar beyannamelerin aylık veya üçer aylık verilmesinde
hizmet erbabı sayısının, kendilerine huzur hakkı ödemeleri yapılanlarla
birlikte çalışan hizmet erbabının aynı anda 10 kişinin üzerine çıkması
durumunda, verilmesi gereken muhtasar beyannamelerin aylık dönemler
itibariyle verileceğinden ve huzur hakkı ödemelerinin Kurumlar Vergisi
Kanunu’nun 13. Maddesi kapsamında transfer fiyatlandırması yoluyla
örtülü kazanç dağıtımı sayılmaması için, şirketin mali yapısına ve
emsallere uygun olarak ödenmesi, aksi halde cezalı tarhiyatla
karşılaşılabileceği hususundan bahsettik.
KAYNAKÇA
·
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
·
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu
·
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
·
488
sayılı Damga Vergisi Kanunu
·
www.gib.gov.tr
·
Beyanname Düzenleme Kılavuzu, Hesap Uzmanları Derneği, 2013
·
DİNÇ, Mutlu, Yeni Türk Ticaret Kanunu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2012
·
Gelir İdaresi Başkanlığı
29.04.2014 tarih ve 38418978-120[98-13/5]-456 sayılı özelgesi
·
Gelir İdaresi Başkanlığı
05.01.2011 tarih ve
B.07.1.GİB.4.20.15.01-30-MUK-2010-66-1 sayılı özelgesi
Kaynak:
www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya
elektronik ortamda kaynak
göstermeden yayınlanamaz.
Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal
işlem yapılacaktır .)