YAZARLARIMIZ
Ertuğrul Tuncer
Yeminli Mali Müşavir
Köker YMM Bağımsız Denetim A.Ş.
etuncer@kokerymm.com



Vergi Uygulamalarında Yaygın Biçimde Ceza Uygulanması Mükellef Uyumu İçin Çözüm Sağlar Mı?

MÜKELLEF ODAKLI VERGİ SİSTEMİ KONUSUNDA TAVSİYELER

Vergi, toplumsal hayatın “vazgeçilmez” ve “vaz kaçılmaz” unsurudur. Sadece kişisel değil, kamusal ve kollektif ögeler içerir. Bu nedenle, ceza uygulamaları vergi hukukunun da bir parçasıdır.

Vergilendirme bir vatandaşlık mükellefiyeti olduğu için bu sisteme aykırılıklar da Türk Vergi hukuku içinde özel olarak cezalandırılmaktadır.

Türk vergi sistemi “Beyan Esasına” dayanır. Vergiyi doğuran olaylar ile vergiye ilişkin bilgiler doğrudan mükellefin kendisi tarafından beyan edilir. Sadece verginin tarhı (hesaplanması) ve tahsili idare tarafından gerçekleştirilir.

Aslında, beyanname üzerinden verginin de hesaplanması yapılmaktadır ama Vergi Usul Yasasında belirtildiği gibi tarhiyat yetkisi vergi dairesinindir. 

Tarhiyata vergi dairesinin yetkili olduğunun özel olarak düzenlenmesi tesadüf değildir. Bu ifade şu iki hususu saptamak için getirilmiştir:

- Beyan kişiseldir ama beyanın doğruluğu ve ödenecek verginin hesabı idarenin yetkisindedir.

- Tarhiyata yetkili olmak, sadece beyan olunan gelir, kazanç ya da iradı denetlemek değil, ödenecek verginin gerçek tutarını tespit için, beyan dışındaki yolları da ( İkmalen, Re’sen ve İdarece Re’sen vergi tarhında olduğu gibi) kullanabilmektir.

Vergi sistematiğinin beyan esasına dayanması, beyannamelerle alınacak bilgilerin sınırlılığı, vergiyi doğuran olayların beyan dışındaki kısımlarının “bildirimlerle “ alınmasını zorunlu kılmaktadır. İster kağıt ortamında olsun isterse elektronik medya aracılığıyla yapılsın “Bildirimler” bu yönleriyle vergilendirme hukukunun tamamlayıcı unsurudur.

Verginin beyan esasına dayanması, bildirimlerin de bu esasa hizmet etmesi nedeniyle, gerçeklikleri ya da doğrulukları özel önem taşımaktadır. Gerçek ya da doğru olmayan beyan ve bildirimler vergilemede adaletin, etkinliğin ve hatta sisteme olan kolektif güvenin kaybolmasına neden olurlar.

İşte bu nedenle usul hukukumuzda, hem beyan sistemine, hem bilgi toplama (bildirim) düzenlemelerine hem de mevcut sistemi korumaya yönelik cezalar getirilmiştir.

En belirgin ceza uygulaması, eksik beyana (eksik tahakkuka) ilişkin “Vergi Ziyaı Cezası”dır. Bu ifade bir çok kişi için fazla eski, fazla garip ve telaffuzu bile sorun olan bir düzenlemedir. Ancak, 4369 sayılı Yasa ile getirilen bu ifade, daha önceki “Kaçakçılık Kusur, Ağır Kusur ve Kaçakçılığa teşebbüs” gibi daha kişisel ve daha töhmet altına sokucu terimlerin yerine kullanılmıştır.

Aslında, bu ifade, hem vergi kaybına yol açmanın bireysel değil, kamusal ve kolektif bir ihlal hali olduğunu göstermekte hem de daha naif bir tarzda cezayı isimlendirmektedir. Bu düzenleme sayesinde, Kusur ve ağır kusur tabirleri kaldırılmış, kaçakçılık ise sadece eskiden “hileli vergi suçu” denilen özel durumlarla ilişkilendirilmiştir.

Sistemimizde Usule ilişkin cezalar “Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezaları”dır. Usulsüzlük cezası, Yasanın ilk halinden beri mevcut olan, uygulaması oturmuş, genel kabul görmüş bir müessesedir. Bu filler beyanın, defter-belge düzeninin, sürelere uyumun, bilgi aktarmanın şekline ilişkin olup vergi kaybına yol açıp açmadığı üzerinde durulmamaktadır. Zaten vergi kaybına yol açan usulsüzlükler için “karşılaştırma” yapılmakta ve ağır olan ceza uygulanmaktadır. Yani hem vergi usulsüzlüğü hem vergi ziyaı cezası bir arada uygulanamaz.

Bu anlayış, bize, “vergi ziyaı olmuşsa, şekle ilişkin usulsüzlük önemini kaybeder” mesajını vermektedir.

Usulsüzlükler, vergilemede şekil esasları ile ilgili olduğu için ceza skalası da mükellefiyetin türüne göre değişmektedir. Ancak, usulsüzlük cezaları aynı zamanda uzlaşmanın, ceza indiriminin konusu olabilmekte ve mali külfeti asgariye inmektedir. Bu nedenle VUK’un usulsüzlükleri düzenleyen 352. Maddesi, ceza sistematiği ve mantığı bakımından, ne teoride ne pratikte tartışma konusu olmamıştır.

Şekle ilişkin usulsüzlüklerin cezalandırılması konusu, iş özel usulsüzlük cezalarına gelince yoğun bir cezalandırma furyasına dönmektedir.

Özel Usulsüzlük Cezası ise, adı üstünde, özel nitelikli fiiller için söz konusudur.

VUK’un 353. Maddesindeki özel usulsüzlük cezaları, fatura düzenine, bilgi toplama sistemine ve muhasebe ilkelerine uyuma ilişkindir. Bu usulsüzlüklerin de vergi kaybına sebebiyet verip vermediği önem taşımaz. Fatura alıp -vermeme veya bilgi aktarma usullerine aykırı işlemler yapılması gibi, genel usulsüzlükte yer alanlardan biraz daha farklı ve vergi kaybına yol açma ihtimali daha yüksek eylemler veya pasif davranışlardır.

Yapısı itibariyle VUK 353. Maddede yazılı fiiller, vergi kaybına yol açmaya daha yatkın eylemler olduğu için cezaya karşı direnç ya da antipati daha sınırlıdır. Zaten, “aynı belge ile üzerinden işlenebilecek fillerde ceza sınırlaması”, “yıllık ceza haddi,” “aynı yıl içinde bir belge nev’inden işlenen fillerinin tek fiil sayılması”, “yılı kapandıktan sonra ceza kesilememesi” gibi törpüleyici ve frenleyici durumlar da ceza sisteminin katılaşmasını nispeten önlemektedir.

Olay, VUK Mükerrer 355. Maddesine gelince çığırından çıkmaktadır.

Vergi usul Kanununun Mükerrer 355. Maddesindeki düzenleme daha “Özel”dir. Zira bu madde ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın getirdiği yeniliklere, uygulama farklılıklarına, manyetik ortam kullanımına ve genel olarak bildirimlere ilişkin cezaları içermektedir.

İşte bu maddenin uygulanmasında Hazine ve Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi) “sisteme uyumu sağlamak adına” ceza uygulamasını abartmaktadır. Uygulama adeta vergi ziyaı cezasından ağır hale gelmektedir. 

 “Ceza ile terbiye” mantığının sonucu olarak bazı durumlarda mükellef düzeltme yapmaktan yani – sisteme uyum için getirilen cezalar nedeniyle- uyum sağlamaktan dahi vaz geçmektedir.

Şöyle basit bir örnekle durumu anlaşılır hale getirmeye çalışalım:

- X mükellefi, ilgili dönem (Bs) formunu zamanında vermiş ama satış faturalarından birini “KDV hariç “ tutar yerine “KDV dahil” tutarla bildirmiştir. Bu yanlışlık , bildirimin verilmesinden bir ay sonra fark edilmiştir. Aslında ortada vergi ziyaına yol açan bir durum ya da bildirim verilmemesi gibi bir uyum sorunu yoktur. Bildirim zamanında verilmiş, bilgiler eksiksiz yazılmıştır. 

- Bu mükellef (Bs) Formunu, beyan tarihinden bir ay sonra düzeltmeye kalkması halinde, en basitinden, 1900.- TL Özel Usulsüzlük Cezasına muhatap olacaktır. Zira, beyan tarihinden sonraki 15 gün içerisinde cezasız düzeltme şansı bulunmaktadır. İkinci on günlük sürede yapılırsa 1/5 oranında ceza uygulanacaktır. Bu süreler geçtiğine göre düzeltmeye ceza uygulaması kaçınılmaz olacaktır.

- Evet, özel bir Usulsüzlük Fiili gerçekleşmiştir ve Ceza uygulanması gerekmektedir. Ancak, bir mükellefin kendi hatasını fark ederek düzeltme yapmaya kalkması cezayı kaçınılmaz kılıyorsa, mükellefin izleyeceği tek çıkış yolu “hiç düzeltme yapmamaktır”.

Vergi İdaresi, bu tür hataların ne kadarını tespit edebilecektir? Tespit edebilse dahi, “zamanında verilen” bildirimdeki hatadan dolayı herhangi bir usulsüzlük cezası kesemeyecektir.

Bu basit bir örnektir. Kim bilir bunun gibi ne kadar gereksiz ve “sonucu masum” işlem için Özel usulsüzlük Cezası kesilmekte, ne kadar ihtilaf yaratılmakta, ne kadar zaman ve emek kaybedilmektedir.

Amaç, “vergi kaybına yol açabilecek usul hatalarında” tolerans gösterilmemesi olmalıdır. Kaldı ki, vergi kaybına yol açan haller için bile mükelleflerin pişmanlık ve ıslah olanakları vardır. Mükellef kendi rızasıyla düzeltme yapıyorsa, geciken verginin ancak faizi aranır. Ceza uygulanamaz

Halbuki, özel usulsüzlük hallerinde ne bir pişmanlık düzenlemesi ne de ceza indirim mekanizması bulunmaktadır.

Aynı tutumla, e-Defter uygulamalarında, berat alma işlemlerinde, banka ve finans kurumları üzerinden ödeme ya da tahsilat olaylarında, özetle, Bakanlıkça getirilen her yeni düzenlemede karşılaşılmaktadır.

Sisteme uyum sağlanması için mükellefe karşı sürekli bir “cezalandırma” mantığı ile hareket edilmesi, son yılların alışkanlığı haline gelmiştir.

Hiç değilse, mükellefin kendi rızası ve uyumu kapsamında yapacağı düzeltmeler için ceza uygulamasından vaz geçilse yerinde bir davranış olacaktır. 

Bakanlıkça gerekli görülen ve uygulamaya konulan bir yeni düzenlemeye mükellef uyumunun sağlanmasında, destekleyici ve hatta teşvik edici unsurlar da devreye sokulabilir. Sistemler ve düzenlemeler artık yerleşmeye ve benimsenmeye başlamıştır. Cezaların artırılması yerine yıldan yıla azaltılması uygulanabilecek bir yoldur.

Kaldı ki, uyumlu mükelleflerin basit, ihmale veya bilgisizliğe dayalı eksiklikleri için tolerans payları ortaya konmalıdır. Örneğin, bir yılda hatta geçmiş iki-üç yılda, getirilen düzenlemelere uyum sağladığı görülen, beyanlarını ve bildirimlerini düzenli veren, ödeme ve tahsilatını bankacılık sistemi üzerinden yapan, e-fatura nizamına uygun davranan, vs. mükelleflerin izleyen yılda bir-iki hatasının cezasız düzeltilmesi sağlanabilir.

Bunlar, mutlak bir öneri değil, ilk akla gelen yöntemlerdir. Bakanlık bürokrasisi bunların çok daha mükemmelini yapacak yetki ve olgunluğa sahiptir.

Yeter ki, “cezalandırmanın mantığına” farklı bir açıdan da bakması sağlansın.

“Vergilemede uyum” kavramı sadece mükelleflerin zoraki uyumu anlamına gelmemektedir. Uyum konusunda, Bakanlığa düşen “uyum sorumlulukları” da vardır.

Mükellef odaklı yeni bir vergi sistemi hazırlıkları yapılırken, mükellef haklarından bahsetmek yerine “mükellef hukukunun” oluşturulması daha uygun olacaktır. Mükellef hukuku, itiraz, düzeltme, ceza indirimi, uzlaşma, iade ve mahsup talebinde genişlik ve yaygınlık, teminat verme, bilgi isteme, hakkındaki işlemler ile ilgili bilgi alabilme, vergi incelemesi safhasında serbest savunma ve bunlar gibi bir çok unsurun Yasalarda yer alması ile sağlanabilecektir. Böylece mükellef haklarının kullanılması idarenin tutumuna bağlı kalmayacaktır.

Hukuk oluşturulursa, haklar kendiliğinden doğacaktır.

30.04.2019

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM