YAZARLARIMIZ
Bilgen Özkan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Mazars & Denge Denetim YMM A.Ş.
bilgenozkan@gmail.com



İşletmelerde Kara Geçiş: Başa Baş Noktası Analizi

Kar maksimizasyonu amacıyla ticari hayata adım atan ve bu amaç doğrultusunda faaliyetlerini sürdüren işletmeler, üretim ve faaliyet kararlarını saptarken, kendilerine yol gösterecek bazı analizler yapmak durumundadırlar. Başa baş noktası analizi işletmelere, hangi üretim miktarında, ne kadar gider ile ne kadar gelir elde edeceklerini ve bu gelirin ne kadarının kar olduğunu gösteren bir analiz olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla işletme kararlarının alınmasında yol gösterici bir unsur olarak göz önünde bulundurulması ve önemsenmesi gerektiğini düşündüğümüz “başa baş noktası analizi” konusuna bu yazımızda ışık tutmak istedik.

Bilindiği üzere, işletmelerin varlıklarını sürdürebilmek ve kar elde etmek amaçlarına ulaşabilmek için, ilgili süreçte katlanmaları ya da vazgeçmeleri gereken bazı unsurlar vardır. Ticari süreçteki bu unsurlar toplamına “maliyet” diyoruz. Maliyet işletmenin alım, üretim, takas ve satış aşamalarının tümünde tükettiği mal ve hizmetlerle ilgili giderlerle, alternatif yolları seçmemek ile katlandığı giderler toplamının parasal ifadesidir. Gider kavramı ise “belirli bir zaman dilimi içinde kullanılan ve tüketilen varlıkların  (mal ve hizmetlerin) parasal değeri[1]”ne dikkat çeken, faydası tüketilmiş bir maliyettir. Örneğin kendi ürettiği ürünleri satan bir ticari işletme üretime dahil edeceği hammaddeleri alırken bunlar için taşıma, depolama giderlerine katlanmak, üretim süreci için bina kirası, elektrik, sigorta giderlerine katlanmak, işçi çalıştırmak ya da satış için reklam yapmak zorundadır. Tüm bu kalemler işletmenin giderlerini yansıtır. Yapılan harcamaların gider sayılabilmesi için mutlaka işletmenin faaliyetleri ile ilgili olması ve belirli bir döneme ait olması gerekir.

Bir işletmeye ait giderler sabit ve değişken giderler olarak ikiye ayrılabilir. Sabit giderler; firmanın faaliyette olduğu süre boyunca ne olursa olsun katlanmak zorunda olduğu giderlerdir. Örnek olarak; işyeri kirası, sigorta, araç, makine-ekipman, amortisman vs... Değişken giderler ise firmanın faaliyet hacmindeki değişikliklere göre farklılık gösteren giderleri ifade eder. Örneğin; enerji giderleri ve hammadde giderleri üretim hacmine bağlı olarak artan ya da azalan giderler olduğundan değişken giderler kategorisinde yer almaktadırlar. Bir de değişken ve sabit giderleri birlikte içeren yarı değişken giderler vardır ki; onlara da örnek olarak tamir-bakım giderleri verilebilir.

 

 

Başa baş noktası analizi, kısa dönemde hem sabit, hem de değişken giderlere sahip işletmelerin alacakları stratejik kararlara yardımcı olan bir karlılık analizidir. Finansal analiz ve finansal karar üretme konularındaki başlıca kullanım alanları şu şekilde sıralanabilir[2]:

1.     Firmanın zarar etmemesi için ulaşılması gerekli iş hacmi seviyesinin saptanması,

2.     Birim maliyetlerin ve satış fiyatlarının hesaplanması,

3.     Üretim kapasitesinin belirlenmesi,

4.     İşletme sermayesi gereksiniminin tahmini,

5.     En karlı ürün türlerinin / bileşiminin seçimi,

6.    Değişken / sabit giderler, satış fiyatı, satış hacmi veya kar beklentilerindeki   

       değişmelerin birbirlerine etkileri,

7.     Firmanın izleyeceği üretim, fiyat, yatırım politikalarına karar desteği,

8.     Planlama ile gerçekleşmenin karşılaştırılarak değerlendirilmesi.

Zaman zaman satış karı, faaliyet karı , net kar gibi kategorilendirmelerle karşımıza çıkan kar kavramı, hangi tür değerlendirmeye göre yapılırsa yapılsın aslında o değerlendirme alanına ait gelirler ile giderler arasındaki farkı ifade eder. Bu doğrultuda kar denklemi aşağıda belirtilen şekilde gerçekleşir.

 

Bir firmanın bahsi geçen satış miktarları, sabit giderleri, değişken giderleri ve kar kavramları arasındaki ilişkileri başa baş noktası analiziyle incelenebilir. Bu analize göre; firmanın gelirleri ile giderlerinin birbirine eşit olup, karlılığının sıfır olduğu ve üretime devam edilmesi durumunda kar elde edilmeye başlanacak olan noktaya başa baş noktası denir. Buna göre başa baş noktası aşağıdaki matematiksel formülle ifade edilir:

 

Örnek:  60.000 adet ürün üretmeyi planlayan A firması gerçekleştireceği üretim için toplam olarak  70.000 TL sabit, 180.000 TL ise değişken maliyete katlanması gerektiğini tespit etmiş ve üreteceği her bir ürün için 8 TL satış fiyatı belirlemiştir. Bu durumda firmanın satış ve miktar bazında başa baş noktaları aşağıdaki gibi gerçekleşecektir.

 

Buna göre işletme 14.000 birim ürün ürettiğinde yada 112.000 TL’lik satış hacmine ulaştığında gelir toplamı, gider toplamına eşit olacak yani sıfır kara ulaşacak, fakat bu noktadan sonra ürettiği her bir birim üründen kar elde etmeye başlayacaktır.

Başa baş noktası formülü belirttiğimiz gibi karın sıfır olduğu noktayı bize işaret etmektedir. Bu formülden yola çıkarak işletmeler, belirledikleri kar hedeflerine ulaşmak için gereken üretim miktarlarını, sabit maliyetleri ile hedefledikleri kar tutarını toplayarak formülü revize etmekle bulabilirler. Şöyle ki;

                                                                                                                                                                                                                                                                                                     

Formülü örneğimiz üzerinde uygulamak istersek, bahsi geçen işletmenin 100.000 TL kar hedeflediğini düşündüğümüzde hedef kar noktasına ulaşmak için gerekli miktar şu şekilde olmalıdır:

 

Her iki formülde de payda da yer alan ( 8 – 3 ) yani birim değişken gider ile birim satış fiyatı arasındaki fark bize,  satış fiyatının değişken maliyeti karşıladıktan sonra geriye kalan ve böylece sabit giderlerin karşılanmasına ve kar oluşumuna katkıda bulunan payı verir. Bu değere ise katkı payı denmektedir.

Katkı payı işletmelere karar alma sürecinde oldukça yol gösterici bir figürdür. İşletmenin faaliyet sonuçları zarar şeklinde ortaya çıksa dahi katkı payının pozitif olması durumunda sabit giderlerinin bir kısmını karşılayabildiği anlamına gelir. Bu durumda zarar pozisyonunda olsa bile faaliyetlerine devam eden işletmelerin en azından gelecek dönemlere ilişkin zararını azaltabileceği ve finansal durumunun iyileşebileceği sonucu çıkarılabilir. Katkı payının sabit maliyete eşit olduğu nokta “başa baş” noktasıdır.

Başa baş noktası analizinin başka bir yöntemi de grafik ile gösterimdir. Aşağıdaki örnek grafikte de göreceğimiz üzere; başa noktası grafiğinin yatay ekseni bize üretim kapasitesini, dikey ekseni ise satış rakamlarını gösterir. Buna göre, matematiksel yöntem ile ulaştığımız başa baş noktası miktar ve satış tutarlarının kesiştiği nokta, toplam gelirlerin toplam giderlere eşit olduğu yani karın sıfır olduğu noktayı belirtir.

 

Grafikte görüleceği üzere başa baş noktası olan 14.000 birime kadar yapılan üretimde firmanın giderleri gelirler tarafından karşılanamaz durumda olduğundan net kayıp durumu söz konusudur. Sabit gider sınırı ile başa baş noktası arasında kalan alan katkı payının pozitif olup sabit maliyetlerin karşılandığı fakat yine de kar mevzuunun söz konusu olmadığı durumu gösterir. Başa baş noktası üzerine çıkılan her bir birim üretim kar getirisini sağlayacak demektir.

Görüldüğü üzere başa baş noktası analizi ile işletmenin “kar”a geçeceği noktayı analiz edebiliyoruz. Bu durumda akla başka sorular gelmektedir: “Kara geçen şirketin yapması gereken nedir? Vergi ödeme durumu ne olacaktır?”

Kara geçen işletmelerin öncelikle geçmiş yıllara ait mali zararları varsa bu tutarlar yeni yılın mali karından mahsup edilecektir. Mali zararın nedenleri ticari zarara neden olan şu unsurlardan kaynaklanıyor olabilir:

·        İşletmenin sahip olduğu kaynakları verimli kullanamaması, üretim maliyetlerinin çok yüksek oluşu, ani ve büyük teknolojik gelişimlere ayak uyduramaması,

·        Yeni kurulmuş bir işletme ise yatırım maliyetlerinin yüksek oluşu, yanlış üretim yöntemlerine başvurulmuş olması,

·        İçinde bulunulan ekonomik ortamdaki krizler,

·        Yetersiz sermaye,

·        Varlık-kaynak-vade uyumunu yakalayamamış olması ya da ticari faaliyetlere ilişkin borç yükünün tamamını kendi üzerine yüklemiş olması,

·        Yönetim tarafından maliyeti azaltıcı tedbirlerin zamanında ve yeterli olarak alınmamış olması

·        Pazara ilişkin analizlerin yeterince yapılmaması ve yanlış pazarlama politikaları seçilmesi.

Şirketlerin bu şekilde ticari faaliyetlerden doğan zararları KVK Md. 9’a göre kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla ;

a) 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yıl beyannamelerinde yer alan zararlar,

b) Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilmiş olanlar hariç olmak üzere 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurtdışı faaliyetlerinden doğan zararlar kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

Bahsi geçen tüm bu durumlardan hareketle, bir işletmenin başa baş noktasını yakalayıp kara geçmesinin her zaman vergi ödeyeceği anlamına gelmediği söylenebilir. Burada önem kazanan ve yapılması gereken başka bir analizle karşı karşıya kalınır: Vergi Ödeme Noktası Analizi.

 

 


[1] A.Sait Sevgener, Rüstem Hacırüstemoğlu, Yönetim Muhasebesi, s.37, Alfa:İstanbul , 1998, 5.baskı.

[2] http://onlinekalite.com/htmdosyalar/karlilikanalizleri.htm

11.04.2009

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM