BASINDAN YAZILAR
Soma, Ermenek, Yalvaç, Ey İrade Artık Vicdanını Aç / Şevket Tezel - MuhasebeTR

Soma, Ermenek, Yalvaç, Ey İrade Artık Vicdanını Aç / Şevket Tezel

 İki yüzlülük bünyemizi sarmış. Hep “-mış gibi” yapıyoruz, kontrol ediyormuş gibi, yönetiyormuş gibi, olay bu. Hükümet her bir iş kazasında sonuçtan hareket ederek sonucu başka bir sonuca getirip bir pansumana bağlayarak çözüm arayışında. Yani "Neden"lerle işimiz yok!

Aslında Soma olsun, Ermenek olsun, Yalvaç olsun, yaşananların tek bir tarifi var, çalışanın sahibi yok. Olaylara hükmetmesi gereken aygıtın sahipleri tüm bu yaşananlara işveren penceresinden bakıyorlar, öyle bakmak zorunda hissediyorlar. Zira aslolan istihdam ve istihdamın baş aktörü de işveren. Hükümet düzenleyici aygıtını işvereni rahatsız etmeden kullanmak istiyor. O çok kazansın ama kazanırken de alt kesimden birilerine ekmek versin ve bu şekilde aç insan sayısı azalsın istiyor.

Evet, bunu itiraf edemiyor ama maalesef yaşadığımız tam olarak bu. Çıkartılan tüm düzenlemelere bakın iş sağlığı ve güvenliğini “-mış gibi” yapa yapa kontrolsüz bir saha halinde tutmaya devam ediyoruz, 6331 sayılı Kanun hakkındaki en önemli eleştirimiz iş güvenliği uzmanının ücretini işverenden almasının denetimi hadım edeceği idi. Bir yönü bu idi ama diğer yönü ahlaksızlığımızdı, evet ah-lâk-sız-lı-ğı-mız. İş ahlâkı olmayanlar bir de üst düzey yetkili ise bakanın da itiraf ettiği gibi devreye girip “Ne olacak canım açıverin bir şey olmaz, yakınımızdır, iyi çocuktur” diye ricacı olmakta beis görmüyor. Çok dindarız (!)  ama ahlâk düzeyimiz o oranda iyi değil, hatta çok kötü.

Şimdi Soma’da Ermenek’te olanların başka maden ocaklarında olmayacağının garantisi yok. Yalvaç’taki tarım işçileri kendileri 5510/ek-5 veya 2925 sayılı Kanun kapsamında değillerse ve ölüm aylığı bağlanmayacaksa suçlu kendileri olacak. Zira aldıkları üç kuruş yevmiyeleri biriktirip her ay prim ödemedikleri için kalanlara ölüm aylığı bağlanmayacak. Ha bir kanun daha çıkartıp Yalvaç’takileri Ermenek’tekileri de şartlarını sağlamasalar bile ölüm aylığına müstehak kılabilirler. Yani “Onların yükünü 75 milyona sar kurtul” mantığı gene işleyip ağza birer parmak bal çalınabilir.

Yapılması gerekeni zamanında yapmamak, iş sağlığı ve güvenliğini gerçekten etkin kılıp işverenin kar hırsıyla hayatları hiçe saymasına sessiz kalıp cenaze kaldırmak mıdır olması gereken? Yapılması gerekenin bu olmadığını onlar da bilirler elbet, tedbirli olmak ülkeye kazançtır ve aslında onu da bilirler. Amma ve lâkin makro plana bakmaz işveren ve makro plana bakmaz aslında makrodan bakması gereken Hüküm sahipleri. Kendi cephesinden bakan ve önlemlere sadece gereksiz maliyet olarak bakan işverenin bakış açısına hapsolmuşlardır.

Bakın ilgisiz gibi gözüken ama aslında çok da ilgili bir olaydan bahsedeyim. Zira hep aynı mantık yürüyor bu acımasız ve ahlâksız uygulamaların arkasında, bazıları felâketle sonuçlanıyor, duyuluyor, bazıları duyulmuyor.

Yani maden işçisinin sahibi yok da ev hizmetlisi kadının, taksi dolmuş şoförünün var mı? Aynen tahmin ettiğiniz gibi onların da “Yok”

Nasıl yok anlatalım.

Ev hizmetlileri evlerin temizlik, ütü çocuk bakımı gibi işlerinde periyodik olarak ve sosyal güvenlikten mahrum çalışmaya devam ediyorlardı. Güya onlar güvenceye alınacaktı, meşhur Torbadan onlara ne çıktı biliyor musunuz? Onları çalıştıranlara sigortalamamanın yanında bir de mahkeme riskinden korunmaları için kaçış yolu çıktı. Yani ev hizmetlilerinin bekledikleri sosyal güvencenin gelmemesine karşın bir de yargı yoluyla haklarını almalarının önüne geçilmiş oldu. Tıpkı 2011 yılında minibüs ve taksi şoförlerini çalıştıran araç sahiplerini kurtaran yasa gibi, bu çıkan kanun da çalışanları değil onları çalıştıran ev sahiplerini güvenceye aldı. Ustaca bir icatla bundan böyle evinde 10 günden az ev kadını çalıştıranlar, bunları sigortalı yapamk zorunda olmayacaklar, bu kadınların evlerinde iş kazasına uğramaları halinde bile hiçbir sorumluluk ile karşılaşmayacaklar.

Yarın bu kadınlardan birkaçı iş kazası geçirip sakat kalsa sorumlu kim olacak dersiniz? Kendisi olacak. Neden aldığın yevmiyelerden birazını ayırıp da kendi sigortanı ödemedin denecek. Sözüm ona sosyal devlet toplumsal katmanın dibindeki bu emek yoğun çalışanları kendi imkânsızlığı ve bilinçsizliğiyle baş başa bırakmayı tercih ediyor. Eski halde ise çalıştığı işyerine tespit davası açıp hem işgöremezlik gelirine hak kazanacak ve güvenceye kavuşacak pozisyona geçebiliyordu.

Bunlar bir kazaya uğradığı zaman Hüküm sahipleri ne diyecek tahmin edin, “Bizim ne kabahatimiz var, biri çalıştırmış öbürü primini yatırmamış, ne yapalım?” Yani “Ev hizmetlisi kadınlar için 10 günden az çalıştıranlar diye bir kaçış planı icat ettik ve bu açtığımız kaçış yolunu kullanarak kaçanlar olmuş, benim korumasız ve yoksul vatandaşım benim bu açtığım yol yüzünden ortada kalmış” diyeceklerini mi sanıyorsunuz? “Yahu başlarına taş düşse bizden bilecekler” diye ağlaşıp saflarını sıklaştırmayı deneyeceklerine bahse girerim, şimdiden…

(Kaynak: alitezel.com | 17.11.2014)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM