BASINDAN YAZILAR
Ticari Kazanç–Serbest Meslek Kazancı Ayrımı / Osman Arıoğlu - MuhasebeTR

Ticari Kazanç–Serbest Meslek Kazancı Ayrımı / Osman Arıoğlu

 Ticari kazanç ile serbest meslek kazancı ayrımında temel kriter Gelir Vergisi Kanunu’nun serbest meslek kazancının tanımının yapıldığı 65’inci maddesinde belirtilmiş olup, “Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklindedir.
Bu tanıma bakıldığında bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti sayılması için aranan temel üç kriter bulunmaktadır.
* Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması,
* Ticari mahiyette sayılan bir iş olmaması,
* İşverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.
Bu kriterlerden ilk ikisi kazancın niteliği itibarıyla ticari kazançtan ayrılmasına ilişkindir. Üçüncü kriter ise esasen serbest meslek faaliyeti olan bir faaliyetin ücret ile arasındaki ayrımı belirlemeye yöneliktir. Faaliyet mahiyet itibarıyla serbest meslek faaliyeti unsurlarını taşısa bile işverene bağlı olarak yapıldığında ücret durumuna gelmektedir.
Serbest meslek kazancı prensip olarak şahıslar eliyle sağlanmakla beraber, kurumlar tarafından yapılan faaliyetler de her ne kadar mahiyet itibarıyla serbest meslek faaliyeti olsa da vergileme açısından ticari kazanç hükümlerine tabi olurlar. Ancak uluslararası vergileme açısından kurumlar tarafından yapılan bir faaliyetin de mahiyet itibarıyla serbest meslek faaliyeti veya ticari faaliyet olması vergileme bakımından farklı sonuçlar doğurmaktadır.
Türk mevzuatı açısından gelir veya kurumlar vergisine tabi mükellefler tam ve dar mükellefler olarak tanımlanmıştır. Tam mükelleflerin prensip olarak tüm kazançları Türkiye’de vergilenir. Dar mükelleflerin ise sadece Türkiye’de elde ettikleri gelirler Türkiye’de vergilendirilir. Bu temel prensip genel olarak geçerli olmakla birlikte, uluslararası anlaşmalarda bazen bedeli Türkiye’den ödenen serbest meslek kazançları için de Türkiye’ye vergileme hakkı verilen durumlar söz konusudur. Bu durumda Gelir Vergisi Kanunu 94. maddesi veya Kurumlar Vergisi Kanunu 30. maddesi uyarınca vergi tevkifatı yapılması gerekir.
Zaten bu nedenle de kazancın ticari kazanç mahiyetinde mi, serbest meslek kazancı mahiyetinde mi olduğu önem arz eder. Çünkü ticari kazançlar için Türkiye’de elde edilse dahi işyeri bulunmadığı sürece vergileme yapılma imkanı olmamaktadır. Daha önce sosyal medyanın vergilenmesi çerçevesinde konu tarafımızdan bu köşede değerlendirilmişti.
Yukarıda açıklandığı üzere serbest meslek faaliyeti sınırlanmış durumdadır.
Çünkü bu faaliyetin sınırı sayılan durumlardan biri de ticari bir iş olmaması olarak belirtilmiştir. Ancak uygulamada özellikle teknoloji ürünü makinalar kullanılmak suretiyle elde edilen tahlil, ölçümleme gibi kazançların serbest meslek kazancı olarak sayıldığı durumlar da görülebilmektedir. Bu şekildeki değerlendirmelere, örneğin bir doktorun muayene sırasındaki değerlendirmesini yapabilmek için ultrason gibi bazı teknoloji ürünlerini de kullanıyor olması doktorun elde ettiği kazancın mahiyetini serbest meslek olmaktan çıkarmayacağını verebiliriz.
Konuya gelecek yazımızda devam edeceğiz.

(Kaynak: İto Gazetesi | 12.07.2014)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM