SORU - CEVAP (Her gün 1 SORU - 1 CEVAP)
Avansların Değerlemesi

Avansların Değerlemesi

 Soru) Avansların değerlemesi nasıl olmalıdır ?

Cevap: Vergi Usul Kanunun 280’nci maddesinde yabancı para ile olan senetli ve senetsiz alacaklar ve borçların borsa rayici veya Maliye Bakanlığınca tespit edilen kur üzerinden değerleneceği belirtilmiştir.

Tek Düzen Hesap Planı’nda (TDHP) Verilen Avanslar 259. hesap numaralı olarak düzenlenmiş olup ayrıntılı açıklaması şu şekildedir:

“Gerek yurt içinde gerekse yurt dışından satın alınmak üzere sipariş edilen maddi duran varlıklar için yapılan avans ödemeleri bu hesapta izlenir. Avansın ödenmesi halinde bu hesaba borç, ilgili hesaba (kasa veya banka) alacak kaydedilir. Sipariş edilen kıymetin teslim alınması durumunda, ilgili hesaba borç, bu hesaba alacak kaydedilir ve hesap kendiliğinden kapanır”

Avanslar, gelecekte yapılacak mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya da verilen değerleri ifade eder. Avans işlemlerinin, taahhütleri garanti altına alması, güven ve işin devamlılığının sağlanması, gelecekteki fiyat yükselmelerinden etkilenmeme gibi bir çok fonksiyonu vardır.

Alınan/verilen avanslar “Mukayyet Değer”le (iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeri VUK Md. 265) değerlenirler. Bu dönemsellik ilkesinin bir sonucu olup, Vergi Usul Kanunu’nun 283 ve 287. maddelerinin getirdiği açık bir zorunluluktur. Avansın yabancı para cinsinden olması bu durumu değiştirmez. Yani yabancı para cinsinden verilen veya alınan avanslar, VUK’un 280. maddesi uyarınca değerlemeye tabi tutulamayacağı gibi, bu şekilde hesaplanan kur farkları da kar-zarara intikal ettirilemez.

Bir başka deyişle  VUK’un 280. maddesine göre bir değerleme işlemi  yapabilmek için öncelikle ortada bir para borcu olması gerekmektedir. Alınan sipariş avanslarında ise sözleşme feshedilmediği sürece “para borcu” doğmadığı için VUK’un madde 280’e dayanılarak herhangi bir değerleme yapılamaz.  Zira akit fesh edilmediği sürece hukuken ortada bir para borcu ilişkisi yoktur.

Nitekim Gelirler Genel Müdürlüğünün 26.01.1993 tarih ve 1993/1 sayılı İç Genelgesinde avans niteliğindeki alacak senetlerinin gerçek bir alacak veya borç olmadığından dolayı reeskonta tabi tutulamayacağını belirtmiştir.

Avansların gerçek borç alacak durumuna dönüşmesi esas itibariyle, sözleşmenin fesh edildiği veya sözleşmenin yerine getirilmesinin imkansız hale geldiği durumlarda ortaya çıkar.

 

Hesap uzmanları danışma kurulunun vermiş olduğu bir görüşe göre; Mal ve hizmet veya ATİK alımı satımı için verilen ve alınan avanslar, avans olarak kaldıkları sürece alacak veya borç mahiyetinde olmadıklarından Vergi Usul Kanunu’nun alacak ve borçların değerlemesine ilişkin hükümlerine göre değerlemeye tabi tutulmazlar. Anılan kıymetler mukayyet değerle değerlenirler. Avansların döviz cinsinden verilmesi veya alınması bu durumu değiştirmez görüşü oy çokluğuyla kabul edilmiştir.

Bununla beraber Sermaye Piyasası Kurlunun konuyla ilgili vermiş olduğu 15.08.2001 gün ve MSD-10/599-6820 Sayılı cevap yazısında; dövizli sipariş avanslarının kur değerlemesi sonucu ortaya çıkan kur  farklarının gelir tablosu ile ilişkilendirilmeksizin verilen siparişe konu varlığın maliyeti ile ilişkilendirilmek üzere, bilançoda geçici bir hesaptan izlenmesi gerektiği yönünde görüş beyan edilmiştir.

Danıştay 3. Dairesi yabancı para cinsinden olan avansların kur farklarının gider yazılamayacağına karar vermiştir (Dn. 3.D.’nin 06.02.1997 tarih ve E: 1995/4701, K:1997/486 Sayılı Kararı ) Karar özeti aşağıdaki gibidir;

“Taraflar arasında yapılan mukavelenin yürürlükte bulunması, ihracattan vazgeçilmemiş olması nedeniyle avansların borç niteliği kazandığı söylenemeyeceğinden borç olarak değerlemeye tabi tutulması mümkün değildir.”

Danıştay 3. Dairesinin başka bir kararında ise peşin ihracat bedeli olarak döviz cinsinden alınan sipariş avanslarının yıl sonunda değerlemesinden doğan kur farkının gider yazılmasının mümkün olduğuna karar vermiştir. (Dn. 3.D.’nin 04.06.1996 tarih ve E: 1995/2225, K:1996/2127 Sayılı Kararı) Ancak, kararın dayanağı olayda davacı şirket ihraç edilecek emtiaya karşılık aldığı dövizleri ithalatçı şirkete ertesi yıl iade etmiştir. Karar özeti şöyledir;

“1993 yılında ihraç edilecek emtiaya karşılık olarak alınan dövizlerin ekonomik kriz nedeniyle ihracatın yapılamayacağı anlaşıldığı için 1994 yılında ithalatçı şirkete iade edilen döviz cinsi avansların şirketin borcu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda yabancı para cinsinden olan borçların değerlemeye tabi tutulması gerekir”.

Danıştay 3. Dairesinin yukarıda özetleri verilen kararlarında, döviz cinsinden alınan avansların değerlemesinden doğan kur farklarının gider yazılması, avansın kesin olarak borç niteliğine dönüşmesi halinde mümkün olduğu kabul edilmiştir. Diğer bir ifade ile, gerçek bir borç veya alacak niteliği kazanmayan yabancı para ile alınan veya verilen avansların değerlemesinden doğan kur farklarının mali karın tespitinde dikkate alınması mümkün değildir.

Verilen sipariş avansı, mal, hizmet veya sabit kıymetin satın alınması amacıyla verildiği için, Vergi Usul Kanunu’nun 258 ve müteakip maddeleri uyarınca maliyetinin bir unsurudur. Verilen avans, geri almak amacıyla ödenmediğinden gerçek bir alacak sayılmaz çünkü bu alacak üzerinde tasarruf hakkı olmadığı için değerleme yapılamaz. Bu nedenle, döviz cinsinden verilen avanslar nedeniyle oluşan kur farklarının vergiye tabi kazanç içinde gösterilmemesi gerekir.

Koray ATEŞ
E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com

 

(04.06.2015)

Kaynak: www.MuhasebeTR.com

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM