YAZARLARIMIZ
Zekai Özcan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Baş Denetçi
zekaiozcan@gmail.com



Geçmiş Yıl Zararlarının Mahsubunda Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Başlıkları

I- GİRİŞ

Kuşkusuz bütün işletmeler kâr elde etmek amacıyla kurulurlar. Ancak gerek yerel ve gerekse de global etkilerin bir sonucu olarak işletmelerin zarar etmesi de her zaman için olasıdır. Zarar, ticari faaliyette bulunan işletmenin bu faaliyetlerinin tabii bir sonucudur. Kâr elde eden işletmelerin elde ettikleri kârdan, faaliyette bulundukları güvenli ortamı oluşturan otoriteye bu güvenliğin bir karşılığı olarak vergi vermeleri kuşkusuz zaruridir. Esasen verginin tanımı; devlet otoritesinin bizzat kendisinin veya bu otoritenin yetkilendirdiği kamu tüzel kişilerinin hukuki zorunluluklar altında gelir veya maldan karşılıksız olarak aldıkları paydır. Bu tanımda dikkat çeken husus verginin karşılıksız olmasıdır. Ancak bize göre verginin bir karşılığı vardır. Bu karşılık, vergiyi alan otoritenin müteşebbise gelir veya mal elde etmeyi sağladığı güvenli ortamdır.

Kanun koyucu kâr elde eden işletmelerden giderlere katılım payı olarak aldığı verginin yanı sıra, kâr elde edemeyen işletmelere de uğradıkları zararları sonraki dönemlerde elde edecekleri kâra mahsup etme imkânı sunmaktadır. Kuşkusuz bu, devlet gücünün vergilemede adil olmasının bir yansımasıdır.

Geçmiş yıl zararlarının kârlardan mahsubunda uygulamada sıklıkla hatalara rastlanılmaktadır. Bu hatalardan en önemlisi; ticari zararın kârdan mahsubunun yapılmasıdır. Bunun yanı sıra geçmiş yıl zararlarının kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmemesi gibi hatalı uygulamalar da yapılmaktadır. Özellikle bu günlerde vergi idaresi tarafından yapılan elektronik denetimlerde, geçmiş yıllar kârlarının hatalı kullanımı belirlenmekte ve ilgili mükelleflerden düzeltme beyannamesi istenilmektedir.

II- GEÇMİŞ YIL ZARARLARININ MAHSUBU

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde zarar mahsubu düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre; “(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde, kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla aşağıda belirtilen zararlar indirim konusu yapılır:

a) Beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar.

Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrası çerçevesinde devralınan kurumların devir tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları ile 20 nci maddenin ikinci fıkrası kapsamında gerçekleştirilen tam bölünme işlemi sonucu bölünen kurumdaki öz sermayesinin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararların indirilmesinde aşağıdaki şartlar ayrıca aranır:

1) Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanunî süresinde verilmiş olması.

2) Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi.

Bu şartların ihlâli halinde, zarar mahsupları nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler için vergi ziyaı doğmuş sayılır.

b) Türkiye'de kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarla ilgili olanlar hariç olmak üzere, beş yıldan fazla nakledilmemek şartıyla yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlar;

1) Faaliyette bulunulan ülkenin vergi kanunlarına göre beyan edilen vergi matrahlarının zarar dahil, her yıl o ülke mevzuatına göre denetim yetkisi verilen kuruluşlarca rapora bağlanması,

2) Bu raporun aslı ile tercüme edilmiş bir örneğinin Türkiye'deki ilgili vergi dairesine ibrazı, halinde indirim konusu yapılır.

Denetim kuruluşlarınca hazırlanacak raporun ekinde yer alan vergi beyanlarının, bilânço ve gelir tablosunun, o ülkedeki yetkili malî makamlarca onaylanması zorunludur. Faaliyette bulunulan ülkede denetim kuruluşu olmaması halinde, her yıla ait vergi beyannamesinin, o ülke yetkili makamlarından alınan birer örneğinin mahallindeki Türk elçilik ve konsoloslukları, yoksa orada Türk menfaatlerini koruyan ülkenin aynı mahiyetteki temsilcilerine onaylatılarak, aslının ve tercüme edilmiş bir örneğinin ilgili vergi dairesine ibrazı yeterlidir.

Türkiye'de indirim konusu yapılan yurt dışı zararın, ilgili ülkede de mahsup edilmesi veya gider yazılması halinde, Türkiye'deki beyannameye dahil edilecek yurt dışı kazanç, mahsup veya gider yazılmadan önceki tutardır.

Madde hükmünde geçmiş yıl zararlarının indiriminde şekil şartına da önem verildiği açıktır. Geçmiş yıl zararlarının kurumlar vergisi beyannamesinde ayrı ayrı gösterilmesi önemli şekil şartlarından birisidir. Aksi halde geçmiş yıl zararlarının düzeltme beyannamesi verilmeden düşülebilmesi imkan dahilinde olmayacaktır.

Geçmiş yıl zararları 5 yıldan fazla devredilmemek ve kurumlar vergisi beyannamesinde ayrı ayrı gösterilmek şartı ile oluşmuş olan kârlardan indirim konusu yapılabilecektir.

Mükelleflerin zarar çıkmış olmasına rağmen rızaen yapacakları kurumlar vergisi ödemesi söz konusu zararın sonraki yıllarda oluşacak kârlardan mahsubuna engel teşkil edecektir. Nitekim konu ile ilgili bir özelgede; “Bu itibarla; beyannamede zarar indirimini tercih etmeyen mükellefin 2003, 2004 ve 2005 yıllarında beyan ettiği kurumlar vergisi matrahı üzerinden hesaplanarak tahakkuk ettirilen verginin, matrahın kendi rızasıyla beyan edilmiş olması ve vergilendirmede Vergi Usul Kanunu’nun 116, 117 ve 118’nci maddelerinde yazılı vergi hatalarının bulunmaması nedeniyle, herhangi bir şekilde düzeltme işleminin yapılması mümkün olmayıp, tahakkuk eden vergilerin tahsil edilmesi gerekmektedir.[1] denilmiştir.

Geçmiş yıl zararlarının oluşan kârdan indirim konusu yapılmasında, ticari zararın değil mali zararın dikkate alınmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Ticari zarar, işletmenin bir takvim yılında yaptığı ticari faaliyet sonucu ulaştığı zarar kavramını ifade etmektedir. Mali zarar ise; ticari zarara, ilaveler (kanunen kabul edilmeyen giderler ve önceki yıl ayrılan finansman fonu) yapıldıktan ve zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimler (yurt içi ve yurt dışı iştirak kazançları, emisyon prim kazancı, yurt dışı şube kazançları, serbest bölge kazançları vb.) düşüldükten sonra ulaşılacak zarardır. Ticari zarar, bilançoda yer alan zarardır. Mali zarar ise bilançoda müşahhas olarak yer almaz. Bu durumu bir örnekle ifade etmekte fayda bulunmaktadır. A işletmesinin 2009 yılına ait ticari zararı (gelir tablosunda yer alan ve bilançoya aktarılan) 10.000,00 TL’dir. Kanunen kabul edilmeyen gideri ise 2.000,00 TL’dir. Buna göre işletmenin bir sonraki yıl olan 2010 takvim yılında kâr oluşması halinde indirebileceği geçmiş yıl zararı (10.000,00 – 2.000,00 = 8.000,00) 8.000,00 TL olacaktır.  

III- SONUÇ

5520 Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9. maddesine göre, geçmiş yıl zararları kurum karından indirim konusu yapılabilmektedir. Ancak bu indirimin mümkün olabilmesi için, geçmiş yıl zararlarının 5 yıldan fazla devretmemesi ve kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrı ayrı gösterilmiş olması zaruridir.

İşletmelerin geçmiş yıl zararlarını indirim konusu yaparken bilançoda yer alan ticari zararlarını değil, kanunen kabul edilmeyen giderlerin ilavesinden ve yurt içi ve yurt dışı iştirak kazançları, yurt dışı kazançları, serbest bölge kazançları vb indirimlerin de düşülmesinden sonra ulaşılacak mali zararı esas almaları önem arz etmektedir. 

 


DİPNOTLAR:

- Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı, 07.04.2008 tarih ve 1461 sayılı özelge.

25.03.2010

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM