YAZARLARIMIZ
Uğur Küçükkahyaoğlu
Vergi Müfettişi
Bilim Uzmanı
ugurkucukkahya@gmail.com



Mahremiyet ve Vergi Hukuku

Mahremiyet, kelime anlamı itibariyle saklanması gereken ve gizlilik gerektiren durum anlamına gelmektedir. Hayatın her alanında ve özel yaşamda bu kelimenin getirdiği içeriğe özen gösteririz. Bu yazımızda mahremiyet kelimesinin vergi kanunlarındaki yeri, kimleri ve neleri kapsadığı, istisnalarının neler olduğu hakkında bilgiler vermeye çalışacağım.

Ticari hayatta müteşebbislerin ticari faaliyetleriyle ilgili bilgiler, ticari hayatın rekabet koşulları gereği önemli olmaktadır. Bu bilgilerin gerektiği şekilde kullanılmaması, muhafaza edilmemesi müteşebbislerin yani vergi mükelleflerinin ve devletin zararını meydana getirebilir. Devlet, yasalarla hukuki düzenin sorumlusu olan kamu gücü, bu zararın hem kendi nazarında hem de mükellef nazarında meydana gelmemesi için, ticari hayata ait ve mükellefiyet bakımından mahremiyet gerektiren bilgilerin saklanılması ve ilgili kişiler tarafından bu bilgilerin olumsuz amaçlarla kullanılmasından doğacak zararları önlemek amacıyla 04/01/1961 tarihinde çıkarılan 213 sayılı Vergi Usul Kanununda Vergi Mahremiyeti başlıklı yasal düzenleme yaparak müteşebbislere ait bilgileri güvence altına alınmıştır.

Buna göre; [1]

1. Vergi muameleleri ve incelemeleri ile uğraşan memurlar;

2. Vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay da görevli olanlar;

3. Vergi kanunlarına göre kurulan komisyonlara iştirak edenler;

4. Vergi işlerinde kullanılan bilirkişiler,

Görevleri dolayısı ile mükellefin ve mükellefle ilgili kimselerin şahıslarına, muamele ve hesap durumlarına, işlerine, işletmelerine, servetlerine veya mesleklerine müteallik olmak üzere öğrendikleri sırları veya gizli kalması lazım gelen diğer hususları ifşa edemezler ve kendilerinin veya üçüncü şahısların nef'ine kullanamazlar. Bu yasak, belirtilen kişilerin görevlerinden ayrılmaları durumunda dahi devam eder.

Vergi mahremiyetine uymaya mecbur olan kimselerden bu mahremiyeti ihlal edenler, Türk Ceza Kanunu'nun 239’uncu maddesi hükümlerine göre cezalandırılır (VUK madde 362).
Türk Ceza Kanunu’nun 239'ncu maddesi vergi mahremiyeti de dahil olmak üzere, ticari sır niteliğindeki birçok bilginin açıklanmasını cezai müeyyidelere bağlamıştır. Buna göre; [2]


1) Sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf ol­duğu ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, şikâyet üzerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişile­re verilmesi veya ifşa edilmesi hâlinde de, bu fıkraya göre cezaya hükmolunur.


2) Yukarıdaki hükümler, fennî keşif ve buluşları veya sınaî uygula­maya ilişkin bilgiler hakkında da uygulanır.


3) Bu sırlar, Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya onun memurla­rına açıklandığı takdirde, faile verilecek ceza üçte biri oranında artırılır. Bu halde şikâyet koşulu aranmaz.


4) Cebir veya tehdit kullanarak bir kimseyi bu madde kapsamına giren bilgi veya belgeleri açıklamaya mecbur kılan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.


Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi, suç olarak tanım­lanmıştır. Bir bilgi veya belgenin bu nitelikte olup olmadığı, ilgili kanunda belirlenen bu hususa ilişkin ölçütler göz önünde bulundurularak hâkim tarafından belirlenir. Fennî keşif ve buluşlar ile sınaî uygulamaya ilişkin bilgiler de koruma altına alınmıştır. Genel anlamda fennî veya sınaî sır, sanayicinin işletmesi­nin yararı gereği gizli tutmak istediği hususlardır.


Belirtilen sırların Türkiye'de oturmayan bir yabancıya veya memurlarına açık­lanması hâlinde daha ağır ceza öngörülmüştür.


Ayrıca, bir kimsenin cebir veya tehditle TCK 239'ncu madde kapsamı­na giren bir sırrı açıklamaya mecbur edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmış ve durumda daha ağır ceza öngörülmüştür.

Ayrıca Vergi Mahremiyeti başlıklı VUK Madde 5 de belirtilen kişiler;

1- Kendilerine, nişanlılarına ve boşanmış olsalar bile eşlerine;

2- Kan veya sıhrî usul ve füruuna, evlatlığına veya kendisini evlat edinene yahut kan hısımlığında üçüncü (Bu derece dahil), sıhri hısımlıkta, bu hısımlığı meydana getiren evlenme ortadan kalkmış olsa bile, üçüncü (Bu derece dahil) dereceye kadar olan civar hısımlarına;

3 - Kanuni temsilcisi veya vekili bulundukları kimselere; ait vergi inceleme ve takdir işleriyle uğraşamazlar.

Vergi muameleleri ve incelemeleri ile vergi mahkemeleri, bölge idare mahkemeleri ve Danıştay da görevli olanlar, mükelleflerin vergi kanunlarının uygulanması ile ilgili hesap, yazı ve sair özel işlerini ücretsiz de olsa yapamazlar; denilerek vergi işi ile görevli kişilerin, kendisi ile gerek aile bağı olarak gerekse hukuki olarak bağlantısı olan kişilerin özel işlemlerinin yapmalarını yasaklanmıştır. Bu özel işlemlerin yapılması durumunda ise vergi işi ile uğraşan kişi hakkında “Görevi Kötüye Kullanma”  suçu oluşacağı hürriyeti bağlayıcı hapis cezası ve ortaya vergi ziyaı çıkması durumunda ise vergi ziyaı cezasından bir kat olarak cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu yasal düzenlemeler ile hem müteşebbislerin hem de kamunun önemli bilgilerinin kişilerce ifşa edilmesi ile olumsuz sonuçlar doğurmasının önüne geçilerek ticari faaliyet ve vergisel durumlara ilişkin özellik arz eden bilgileri koruma altına alınmıştır.  Ancak devlet, bu hukuki düzenlemeleri yaparken kamu gelirlerinden olan vergilerin güvenliğini sağlamak ve ticari faaliyette vergisel işlemlerde olumsuzluk yasadışılık tespit edildiğinde giderilmesinin önüne geçmek amacıyla ileride alacağı tedbirlere, VUK Madde 5 de belirtilen Vergi Mahremiyeti başlıklı hukuki düzenlemenin engel olmaması için ilgili maddeye ilişkin belirli ve sınırlı şekilde olmak üzere istisnalar getirmiştir. Bu istisnalar aşağıda maddeler halinde sayılmıştır.

1- Vergi güvenliğini sağlamak amacıyla Gelir Vergisi mükelleflerinin yıllık Gelir Vergisi, sermaye şirketlerinin Kurumlar Vergisi beyannamelerinde gösterdikleri matrahları (zarar dahil) ve beyanları üzerinden tarh olunan Gelir ve Kurumlar Vergileri ile mükelleflerin ad ve unvanları, bağlı oldukları vergi dairelerince beyannamelerinin verildiği yıl içinde ilgi dairenin münasip yerlerine asılarak ilan olunur.

2- Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Maliye Bakanlığı tarafından açıklanması

3- Kamu görevlilerince yapılan adlî ve idarî soruşturmalar ile ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgelerin verilmesi.

4- Bankalara yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilmesi.

5- Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve 3568 sayılı Kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına bildirilmesi. Bu takdirde kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumlar da bu maddede yazılı yasaklara uymak zorundadırlar.

6- Gelir Vergisi mükellefleri (Kazancı basit usulde tespit edilenler dahil) ile sermaye şirketleri her yıl Mayıs ayının son gününe kadar vergi tarhına esas olan kazanç tutarları ile bunlara isabet eden vergi miktarlarını gösteren (6111 Sayılı Kanunla değiştirilen ibare Yürürlük; 25.02.2011) levhayı almak zorundadırlar. (25/02/2011 tarihi öncesinde iş yerlerinde vergi levhası asma zorunluluğu var iken yapılan yasal değişiklik ile vergi levhasının işletmede bulundurma yükümlülüğüne dönüştürülmüş, mükelleflerden vergi levhası asma zorunluluğu kaldırılmıştır. Yalnız yetkili kişilerce ibrazı istenilmesi halinde ibraz edilmek üzere işletme ve şubelerinde hazır bulundurulacaktır. Vergi levhası bulundurulmaması durumunda ise mükellefler VUK Madde 353/4 göre Özel usulsüzlük cezası kesilir.)

Altı madde halinde sayılan bilgilerin verilmesi, beyan edilmesi ve açıklamasının vergi mahremiyetinin ihlali sayılmayacağı VUK Madde 5 belirtilmiştir.

Yazımızın başında da belirtildiği üzere, ticari hayatta saklı kalması gereken bilgilerin güvenliğini, kamu erki yasal düzenlemeler yaparak ve ceza yaptırım mekanizması oluşturarak tedbirlerini almıştır.  Bu düzenlemelere uymayanlar hakkında ise hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezalarının olması, ticari hayata ilişkin mahremiyet içeren bilgilerin muhafaza edilmesi ile birlikte ifşa edilmemesinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

 

Kaynakça

[1] 213 sayılı Vergi Usul Kanunu

[2] 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

22.02.2017

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM