YAZARLARIMIZ
Prof. Dr. Süleyman Uyar
Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi
İşletme Fakültesi
suleyman.uyar@alanya.edu.tr



Bağımsız Denetçilik Sorunu

Ticaret kanunu ile getirilen düzenlemelerden birisi sermaye şirketlerinde fonksiyonel bir işlevi olmayan denetleme kurulunun kaldırılması ve bunun yerine bağımsız denetim mekanizmasının getirilmesi idi. Bu konuda yapılan düzenleme ile SMMM ve YMM olan meslek mensupları veya ortakları meslek mensubu olan bağımsız denetim şirketlerince bu işin yapılması öngörülmüştü. Daha sonra kamuoyundan gelen ciddi baskılar ile bağımsız denetim sisteminin tüm sermaye şirketleri için zorunlu olmasının çeşitli sakıncalar doğuracağı, gerek bu işi yapacak denetçi sayısının azlığı, gerekse şirketlerin bu konuya sıcak bakmaması vb. nedenlerle ertelenmesi veya kapsamının daraltılması yönünde istekler oluşmuştu. Siyasi irade bu baskılara sessiz kalmamış, TTK’nın tartışılan çeşitli maddeleri ile ilgili yeni düzenlemeler yapılmış ve değişiklik teklifi meclisten geçmiştir.  Cumhurbaşkanı bu haliyle kabul ederse söz konusu düzenleme yasalaşmış olacaktır.

Söz konusu değişikliğin en önemlisi bize göre bağımsız denetim konusundaki düzenlemelerdir. Yeni TTK’da bağımsız denetimin SMMM  ve YMM ruhsatına sahip meslek mensuplarınca (bireysel veya denetim şirketi olarak) yapılacağı belirtilmekteydi.  Yeni değişikliğe göre kanunun yayınlandığı tarihte YMM unvanına sahip meslek mensupları ve en az 10 yıllık deneyime sahip Sanayi ve Ticaret bakanlığı denetim elemanları sınavsız olarak bağımsız denetçi olma hakkını kazandılar. Ancak bunun için Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu tarafından tanınan veya yapılacak bir eğitim programına katılma zorunluluğu getirilmiştir.

SMMM olan meslek mensupları ise eğitim programına katılmak, sınava girmek ve başarılı olmak şartıyla bağımsız denetçi olabileceklerdir. SMMM meslek mensuplarının mesleki gelişim sürecinde girmiş oldukları staja başlama sınavı ve yeterlilik sınavları göz önünde bulundurulduğunda söz konusu grubun da sınavsız bağımsız denetçi olması yolu kabul edilebilirdi. Bağımsız denetim uygulamasının bambaşka bir çalışma alanı olduğu düşünüldüğünde belki de doğru olan istisnasız tüm gruplar için bir sınavın yapılmasıdır. Ayrıca, hali hazırda SPK, BDDK ve Hazine Müsteşarlığı gibi kurumlardan bağımsız denetim yetkisine sahip olanların durumunun ne olacağı net değildir. Eğer bir muafiyet tanınacaksa söz konusu grubun da bunlar arasında yer alması gerekirdi.

10 yıllık deneyime sahip Sanayi ve Ticaret bakanlığı denetim elemanlarının bağımsız denetçi olarak kabul edilmesi ilginç bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bağımsız denetimin özünde bağımsız davranma ve bağımsız düşünme mantığında olma vardır. Hal böyle olunca ilgili bakanlık elemanlarından 10 yılını dolduranlar kurumdan istifa ederek bağımsız denetçi olarak özel sektöre atılacaklardır. Eskiden yapılan benzer bir düzenlemede de birçok bakanlık elemanı istifa edip YMM olmuştu. Bu durum kamu kurumlarında yetişmiş elemanların kaybedebilmesi sorununu beraberinde getirebilir.

Bağımsız denetimde diğer önemli bir sorun ise hangi şirketlerin bağımsız denetim zorunluluğuna tabi olacağı konusudur. Bağımsız denetime tabi şirketler Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecektir. Bu sınırın belirli bir ciro/aktif büyüklüğü veya çalışan sayısı gibi bir kritere bağılı olarak belirleneceğini tahmin ediyoruz. Bu sınırın mümkün olduğu kadar düşük tutulmasında fayda vardır. Aksi taktirde ticaret kanununda yapılan değişiklik ve getirilmeye çalışılan şeffaflaşmaya dayalı yeni sistem anlamını yitirecektir. Örneğin bu sınırın 50 milyon TL gibi bir ciro sınırında tutulması demek; şu anda SPK tarafından denetime tabi olan şirketlere çok az sermeye şirketinin eklenmesi demektir. Kaldı ki, bu tutarda cirosu olan işletmelerin çoğu yasal zorunluluk olmasa bile kendi istekleriyle zaten isteğe bağlı denetim hizmetlerinden yararlanmaktadırlar. Çok küçük olan sermaye şirketlerinin denetim kapsamı dışında olması herkesin ortak düşüncesi olmakla beraber denetim sisteminden beklenen faydaların sağlanması için denetim sınırının bakanlar kurulu tarafından mümkün olduğu kadar düşük belirlenmesi yerinde olacaktır.

Bağımsız denetime tabi olmanın bir sınıra bağlanması başka bir sorunu da beraberinde getirmektedir.  Bilindiği gibi tüm sermaye şirketlerinde bağımsız denetim uygulamasının yapılacağı düşüncesi ile yeni TKK’da denetleme kurulları kaldırılmıştı. Sözgelimi bağımsız denetime tabi olma sınırının bakanlar kurulunca 10 milyon TL ciro olarak belirlendiğini kabul edelim. Bu durumda cirosu belirlenen bu sınırın altında kalan sermaye şirketleri bağımsız denetim kapsamında olmayacaklardır. Bu şirketler için ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. TTK ile denetleme kurulu da kaldırıldığına göre bağımsız denetime tabi olamayan bu şirketlerde denetim sistemi nasıl olacaktır? Mali tabloların doğru ve dürüst olduğuna dair güvenceyi kim, nasıl verecektir? Mali tabloların yönetim kurulu/müdür tarafından onaylanması doğruluğu anlamına gelecek midir? Acaba bu durum bağımsız denetim açısından değerlendirildiğinde “Midyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak”  mıdır? Söz konusu belirsizliğin netliğe kavuşturulması ve konuyla ilgili bir çalışmanın ilgili kurullar tarafından yapılıp kamuya duyurulması yerinde olacaktır. Aksi taktirde uygulamada bir kargaşanın ortaya çıkması muhtemel gözükmektedir.

29.06.2012

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM