YAZARLARIMIZ
Özgür Akkaya
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Ottimo Yönetim Danışmanlığı ve Müşavirliği A.Ş.
ozgur_akkaya@ismmmo.org.tr



Büyüme - Kalkınma - Orta Gelir Tuzağı Kavramları Üçgeninde Türkiye İktisat Politikaları ve Vergi Sistemi (1)

İktisadın mühendisliği olur mu?

Başlarken mekanik notlar:

Vergileme işi bir ekonomideki dengeleme oyunudur. Bu oyunun kurucusu Devlet’tir. Devlet her yerdedir. Devlet bazen ekonomide “seksen milyon yetim için”  masanın karşı tarafındadır. İşte bunu maliye politikası ile gerçekleştirir. Bu maliye politikalarını mekanik olarak anlamadan vergileme ilkeleri asla doğru tespit edilemez… Peki bu mekanizmayı kuracak mühendisler kimlerdir?

1-GİRİŞ

Bir ülkede uygulanan iktisat politikası, para ve maliye politikalarından oluşur. Para politikası, millî gelirin para miktarı ve faizler yoluyla yönlendirilmesini amaçlar. Maliye politikası ise vergiler, kamu harcamaları ve borçlanma araçlarını kullanarak ekonomik istikrarın, iktisadi büyüme ve kalkınmanın, gelir dağılımında adaletin sağlanması amaçlarına hizmet eder.

Gelir dağılımı, bir ekonominin toplam gelirinin ekonomi içindeki aktörler arasında dağılımı olarak tanımlanabilir. Gelir dağılımında adalet, sosyal bir devletin ve iktisadi kalkınmanın ön şartıdır. Büyüme ve kalkınmanın, bir toplumun hayat standardına ne ölçüde yansıdığı ve artan refahın, toplumun değişik kesimleri arasında nasıl bölüşüldüğü de önemli bir sorundur. Bu nedenle günümüzde, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan bütün ülkelerin ortak sorunu, adil bir gelir dağılımının gerçekleştirilmesidir.

2-BÜYÜK BUHRANDAN SONRA DEVLETÇİLİK İLKESİ

  • Ebedi şef Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün stratejisi doğrultusunda ilk ekonomik yapı Devletçilik ilkesine göre inşa edilmek istenmiştir. Devletçilik ilkesi Cumhuriyetin kurulması sırasında dışarıdan alınmış bir ilke değildir. Esası Milliyetçilik ve Halkçılık ilkelerine dayanır.
  • Bu ilke bölgeler arasındaki kalkınmışlık farkını yok etmeye yönelik hamleler önerir. Devlet yatırımlarda ekonomiye girerek öncülük eder. Bunu halkçılık ve milliyetçilik duyguları ile yapar.
  • Gelir dağılımına ilişkin pozitif sorunsal, millî gelirin toplumun değişik kesimleri arasında nasıl dağıldığı ve eşitsizliğin boyutu ile ilgilenir. Normatif sorunsal ise, kabul edilebilir bir gelir dağılımının ne olduğunun belirlenmesidir. Toplumun her kesimi, millî gelirden eşit pay alamaz. Ancak, rakamsal bir ölçü olmasa da aşırı düzeydeki eşitsizlikler, toplumda önemli sorunlara yol açar.

3-MALİYE POLİTİKASI İLE İLGİLİ MEKANİK BİLGİLER

  • İktisat bir bilim midir? Macar asıllı bilim felsefecisi İmre Lakatos “bilimde kesin doğrularla, kesin yanlışların olmayacağını ileri sürer ona göre bilimde doğruluğu garantileyecek evrensel ve rasyonel doğrular yoktur.” Dolayısı ile bilimin kesin ve değişmez bir yöntemi yoktur.
  • Dünden bugüne maliye politikası ile mikro ve makro ekonomiye etki etmek için kullanılan araçların bugünden geriye doğru amaçlarını çok iyi tespit etmek gerekir.
  • Bu konuda 1929 Dünya ekonomik buhranı bir milat olarak kabul edilebilir.
  • 1694 – 1774 yılları arasında yaşamış olan François Qusnay ‘ın ekonomik tablosunda belirttiği gibi tek üreten kaynak toprak olduğundan ve toprak fazla vergilendirilirse tüm toplum zarar görecektir. Bu nedenle toprak sahiplerinden bir tür vergi alınmalıdır.
  • Quesnay’ın tarımın ekonomik büyümenin motoru olduğu düşüncesi Fizyokrat fikirlerin ortaya çıkmasına bir öncü olmuştur.
  • “Rant” kavramının özü de toprak teorisinden gelir. Her toprak aynı değildir, aynı değilse de verim sapmaları ve farkları da vardır. Azalan verimler yasasının varlığı işte burada kendisini göstermiştir.
  • Anne R.J. Turgot ,  azalan verimler yasası, toprak rantının doğuşu ve kapital birikimin kaynağı olarak rantın önemi gibi sorunları detaylıca incelemiştir.
  • Bir ekonomide üretim ve istihdamın toplam talebe bağlı olduğunu ileri süren Keynes’tir. Toplam talep yetersizliği neticesinde işsizlik sorunu, fazlalığında ise enflasyon sorunu ortaya çıkar.
  • Bu bilgiler ışığında 1929 öncesi ve sonrası dönem ile 2000 sonrası maliye politikalarının orta gelir tuzağı ile ilgisi olup olmadığı, eğer ilgisi var ise maliye politikaları ile neler yapılabileceği irdelenecektir. Diğer taraftan Türk Vergi sistemi ve tekniğine atıflar yapılacaktır.
  • Genel Teoriye göre denk bütçe kavramı kamu harcamalarındaki bir artışın eşit miktarda artan vergilerle finanse edilmesi halinde toplam talep ve milli gelir üzerindeki etkinin yapılan kamu harcaması kadar genişletici olduğunu ileri sürer. Kamu harcamaları artışı maliye politikası uygulamaları arasında yer almaktadır. Dolayısı ile değişmesi halinde mal piyasasında yani reel piyasada bir değişim söz konusu olacaktır. Kamu harcamalarındaki artış toplam harcamaların artışına sebep olacak ve toplam talep artacaktır. Bu durum milli gelirin de artışına yol açacaktır.
  • Devletçilik politikalarına ne den değindik?

Ebedi Şef ekonomik problemlere çok önem vermiştir. Bir devletin güçlü ekonomiyle var olabileceğini savunmuştur. Atatürk döneminde 1933 ve 1936 yılında hangi bölgede hangi fabrikaların yapılacağı yönünde çalışmalar yapılmıştır. Bu ilkeye göre zaten Devlet öncü olmaktadır. Ve belirlediği standartları sağlayan, ruhsat verme yetkisini ve denetimini sağlamak suretiyle özel sektör desteklenecektir. Bu prensibe göre büyüme hemen kalkınma daha sonra sağlanmış olacaktır.

4-ORTA GELİR TUZAĞI VE TÜRKİYE EKONOMİSİ İLE VERGİLEME İLİŞKİSİ

  • OGT ölçümü, dünya gelirinin dünya kişi sayısına bölünmesi ile bulunur.
  • OGT: Bir ekonomide kişi başına gelirin belli bir eşikten öteye gidememesi veya belli bir gelir düzeyine ulaştıktan sonra p aralıkta durması anlamına gelen bir deyimdir.
  • Orta gelir tuzağında sıkışıp kalan ekonomilerdeki bazı hastalıklar şunlardır: Tasarruf ve dolayısı ile yatırımlar düşük düzeyde kalır. İmalat sanayisindeki gelişme yavaş yürür. Sanayide çeşitlenme ortaya çıkmamaya başlıyor (Konunun Devletçilik ilkesi ile ilişkilendirilmesi buradan sebeptir.) Emek piyasasında koşullar zayıflıyor. (Aşağıda belirttiğimiz en ortadaki problem olan kıdem tazminatı meselesi) ülkeler genelde bu sayılanlardan dolayı zenginleşememektedir.
  • Ekonomik bilinç düzeyi vergilemede de çok önemli bir konudur. Dünyada bakılırsa esasında basit sınıflandırmalar vardır. Mesela gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler. Ülkeden ziyade bireylerin de belli bir kafa seviyesine gelmiş olması lazımdır.
  • Milli gelirimiz 2002 yılında 3 bin dolardı. Şuanlarda ise 9 bin dolardır.
  • Ülkeler genelde kişisel olarak 6 ila 12 bin dolar arasında takılıp kalmaktadırlar.
  • Geçmişte ihracatımız hep toprak ürünlerine bağlı olduğundan döviz girişi toprağın arzı sabit olduğuna göre belli bir sınıra takılıp kalmış idi.
  • Çözüm, teknoloji ürünleri ve sanayi ürünleri ihracatından geçmektedir.
  • Çözümden önceki safhalarda 1980 den sonra taşradan kente göç ile kişisel milli gelir seviyesi artış göstermiştir. Ancak belli bir aralıkta takılıp kalmıştır. Gelişen ekonomi ile çözümden önceki safha olarak adlandırılan ürünlere ulaşım kolaylaşmış ve yayılmış durumdadır. Yani çözüm, ulaşılamayan yerlere ulaşmaktan geçmektedir.
  • Yüksek katma değerli ürünlere atlanılamamaktadır.
  • Teknoloji ithal ederek buraya kadar gelinmiştir.
  • Teknoloji üretmek “üre” demekle olmuyor.
  • Bilim insanlarının teknoloji üretiminden temel teknoloji üretimine geçişi sağlanmalıdır.
  • Köylerden kentlere gelen insanların toplam talepleri karşılanmadığında beyin göçü meydana gelmektedir.
  • Hükümetler yapısal reformları gerçekleştirmelidir. Bir insanın sağlıklı beslenmesi gibi tıpkı..
  • Mesela ülkemizde kıdem tazminatı meselesi henüz çözülememiştir. Kıdem tazminatı meselesi çözülürse üretim sektörünün kalp damarlarından biri açılmış olacaktır.
  • Beşeri sermaye çok acil vergilendirmeden daha fazla muaf tutulmalıdır. Genç girişimlerde 3 yıl ve 75 bin lira yetmez!
  • Farkı yaratan niteliktir. Nitelik ekonomik psikolojiyi rahatlatmakla da ilgilidir.
  • Bugün Türkiye’de yüksek teknoloji üretimi %3 lerdedir.
  • Nihayetinde büyümenin doğru dağılımıdır kalkınmayı sağlayacak olan.

SONUÇLAR:

  • 2015 ila 2030 yılları arasında ulaşılması hedeflenen 17 amaç ve bu süreci takip etmek üzere 169 gösterge belirlenmiştir. Kalkınmanın sürdürülebilirliği olgusu, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin entegre edildiği bir kalkınma yaklaşımı gerektirmektedir.
  • Ülkemiz Dünya bankası verilene göre 1960 yılından beri orta gelir tuzağına yakalanan bir ülkedir.
  • Ucuz işgücünden dolayı rekabet eden ülkeler OGT’ye yakalanmaktadır.
  • Özel sektörle işbirliği konusunda hükümetlerin daha sıkı bağ kurarak vergilemede yeni nace kodları üretmek suretiyle pozitif bir kategori oluşturulmalıdır. Bu oluşum mevzuat ile değil de daha yapısal her alanda yetkin bir reform ile yapılmalıdır.
  • Bu reformları müteakip,

2023 yılında kişi başına 25 bin dolar hedefine ulaşmak çok basit olacaktır.

22.06.2021

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM