YAZARLARIMIZ
Ozan Bingöl
Vergi Uzmanı
ozanbngl@hotmail.com



Vergi Kaçakçılığında İhbar!

İhbar kelime itibariyle vatandaşa çok sevimli ve ilgi çekici gelmez. İhbarın konusu ne olursa olsun toplumumuzda pek hoş karşılanmamaktadır. Ancak göz ardı edilmemesi gereken önemli bir durum şudur ki; vergi kayıp ve kaçağı ile mücadelede etkin bir yöntem olduğu gayet iyi bilinmektedir.

Bu yazımda, vergi mevzuatımızda ihbarlara ilişkin düzenlemeler ile ihbar ikramiyesi almanın şartları üzerinde duracağım.

İlk olarak şunu belirtelim Anayasa’lar ile temel hak ve özgürlükler güvence altına alınır. Bugün yürürlükte olan Anayasa’mızın 74. maddesinde de dilekçe ve bilgi edinme hakkına ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre vatandaşlar, kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara yazı ile başvurma hakkına sahiptirler. Aynı maddede başvuru sonucunun, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirileceği de açıkça belirtilmiştir.

İhbar 444 0 189 VİMER(Vergi İletişim Merkezi) hattına yapılabildiği gibi Anayasa ile güvence altına alınan, kişilerin kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara yazı ile başvuru hakkı olan “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun” ile de yapılabilmektedir. Buna göre yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde dilekçe sahibinin;

- Adı, soyadının,

- İmzasının,

- İş veya ikametgah adresinin,

bulunması zorunludur.

Diğer taraftan aynı yasada yukarıdaki şartları taşımayan dilekçeler ile beli bir konuyu ihtiva etmeyen veya yargının görev alanına giren konularla ilgili olan dilekçelerin incelenmeyeceği ile ilgili hüküm bulunmaktadır.

Vergi kayıp kaçağının önlenmesi ve etkin denetimin arttırılmasında ihbarlar çok önemli bir yer teşkil etmektedirler. Bununla birlikte ihbarların daha etkin olması ve vergi kaçakçılığının önüne geçilmesi maksadıyla ihbarın teşvik edilmesi mevzuatımızda yer almaktadır. İhbar ikramiyesine ilişkin düzenleme 1931 yılının sonunda resmi gazetede yayımlanan 1905 sayılı “MENKUL VE GAYRİMENKUL EMVAL İLE BUNLARIN İNTİFA HAKLARI VE DAİMİ VERGİLERİN MEKTUMATI MUHBİRLERİNE VERİLECEK İKRAMİYE HAKKINDA KANUN” ile yürürlüğe girmiştir.  Yanlış beyanname vermek veya çift defter tutmak veya sair suretlerle verginin bir kısmının veya tamamının gizlenmiş olduğunu haber verenlere ihbar ikramiyesi ödeneceği işte bu kanunla belirlenmiştir.

Gizlenen vergi türlerinin neler olabileceği aslında yasa hükmünde sayılmıştır. Buna göre kazanç vergileri, veraset ve intikal vergisi, damga vergisi ve işlem vergileri gibi daimi vergiler ihbar ikramiyesi kapsamına girmektedir. Ancak kanun çok eski tarihli olduğundan günümüzde uygulanan gelir ve kurumlar vergisi ya da KDV gibi vergiler ismen sayılmamaktadır. Ama yasada çeşitli vergileri saydıktan sonra “gibi daimi vergiler” ifadesi kullanıldığından gelir, kurumlar ya da KDV gibi vergiler dolayısıyla vergi ziyaına (kaybına) neden olunması durumunda bunu ihbar edenlere de ihbar ikramiyesi ödenmesi söz konusu olmaktadır.

Sadece “vergi kaçırıyor” diyerek yapılan ihbarlar dolayısıyla bir inceleme yapılsa dahi muhbirin ihbar ikramiyesi alması mümkün değildir. Çünkü ihbar dilekçesinde vergi ziyaına sebebiyet veren fiillerin açıkça yazılması, olayların ve delillerin de sunulması gerekmektedir. Örneğin mükellefin işlemlerin sadece belli bir kısmını yasal kayıtlarına intikal ettirdiği, gerçek işlemlerin tamamını ise ikinci bir deftere (el defteri) kaydederek hâsılatının bir kısmını gizlediği yönünde ihbar dilekçesi verilmiş olabilir. Bu durumda ihbarcının ihbar dilekçesine; örneğin defterin nerede saklandığına ilişkin bilgi, defterin tamamının veya bir bölümünün kopyası ya da buna benzer deliller eklemesi ihbar ikramiyesi alabilmesinde etkili olacaktır.

Burada en önemli konulardan biri de ihbar dilekçesinde belirtilen hususlarla, inceleme elemanı tarafından yapılan inceleme sonucu bulunan matrah farkı arasında bir illiyet bağının olması zorunluluğudur. Yukarıdaki örnekte aramalı inceleme yapılmış ama el defterine ulaşılamamış olsun. Ancak mükellefin yasal defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, vergi kanunlarına göre gider olarak indirimi mümkün olmayan masrafların kazançtan indirildiği tespit edilmiş olabilir. Bu durumda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen vergi farkları ve veriye bağlı cezalar üzerinden ihbarcıya ihbar ikramiyesi ödenmesi söz konusu olmayacaktır. Çünkü ihbar konusu ile matrah farkı tespit edilen konu aynı değildir ya da başka bir ifadeyle ihbar konusu ile incelemede tespit edilen hususlar arasında bir illiyet bağı bulunmamaktadır.

1905 sayılı yasada bu ikramiyenin tutarının tahakkuk edecek vergi ve misil cezaların toplamı üzerinden aşağıdaki oranlarla hesaplanacağı belirtilmektedir.

500 liraya kadar

% 15

5.000 liraya kadar, 500 liradan yukarı olan kısım için

% 30

15.000 liraya kadar, 5.000 liradan yukarı olan kısım için

% 20

15.000 liradan yukarı olan kısım için

% 10


Bu oranlara göre hesaplanacak ikramiyenin üçte biri verginin kati surette tahakkukunda, diğer üçte ikisi ise verginin tahsilinin ardından ihbarcıya ödenmektedir.

Yasada bilumum mal memurları ile tahrir ve tahmin heyetleri mensuplarına ve tahakkuk muamelesinde vazifedar olanlara ikramiye verilmeyeceği belirtiliyor. Buna göre ihbar konusu olan usulsüzlükleri görevleri gereği daha önceden çeşitli şekillerde öğrenme imkânı olanlar ve devlet görevlilerinin ihbar ikramiyesinden yararlanmaları mümkün olamamaktadır.

Ayrıca yapılan ihbarlarda ihbarın asılsız çıkması halinde ihbarcının kimliğinin, ihbar edilen kişi tarafından öğrenilmesi söz konusudur. Burada ki amaç bir çeşit koruma mekanizmasıdır. Asılsız ihbarlarla insanların veya firmaların itibarsızlaştırılmasının önüne geçmek amacıyla getirilmiş bir müessesedir. Sonuç olarak mevzuatımızda yer alan ihbar ödülü vergi kayıp ve kaçağının önlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ihbar edene ödül verirken asılsız ihbarcıyı karşı tarafa bildirmek ihbar müessesesini zedelemekte ve devlet geleneğine yakışmamaktadır. Bu uygulamanın yerine ödülde olduğu gibi para ile cezalandırmanın daha doğru olacağı kanaatindeyim. Asılsız ihbarda bulunanlara da idari para cezası uygulanması eşitlik ve adalet açısından da yerinde bir karar olacaktır.

08.09.2014

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM