YAZARLARIMIZ
Mustafa Kalafat
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Öğretim Görevlisi
İşletme Bilim Uzmanı
mkalafat@guris.com.tr



Muhasebe Standartlarının Uygulama Modelleri ve Türkiye’nin Durumu

Değerli Okurlar,

Değişik ülkelerin muhasebe standartları ve standartların oluşturulmasına ilişkin yapılanmaları çeşitli farklılıklar göstermektedir. Bu farklılıklar; hukuki ve finansal sistemin yapısı, işletmelerin ortaklık yapısı ve buna bağlı olarak finansman yöntemleri, muhasebe mesleğinin gelişim düzeyi, işletme fonksiyonlarının içselleştirilmesi gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır (Lawrance, 1996:5-14).

Ülkeler arasında muhasebe uygulamalarını etkileyen unsurlarda görülen benzerlikler, söz konusu ülkelerin muhasebe modellerinde de ortak özelliklerin ortaya çıkmasını beraberinde getirmiştir. Bu temele dayalı olarak muhasebe modellerinin İngiliz-Amerikan Modeli, Kıta Avrupası Modeli ve Güney Amerika Modeli olmak üzere üç ana grup altında sınıflandırılması mümkündür. (Mueller ve diğer., 1997:8-12).

1.İNGİLİZ-AMERİKAN MODELİ

Daha çok İngiltere, Amerika ve Hollanda’da geçerli olan bu model, şirketlerin büyük miktarlarda sermaye sağladığı büyük ve gelişmiş sermaye piyasaları olan, muhasebe, yatırımcılar ile kreditörlerin karar vermelerine ve kamunun aydınlatılmasına hizmet etmeye yönelik olarak şekillendirilmiştir ( Sümer, 1997:22).

Bunun yanı sıra, bu ülkelerde eğitim düzeyleri yüksek ve dolayısıyla finansal tablo kullanıcıları gelişmiş olup, çok sayıda çokuluslu büyük şirket faaliyet göstermektedir (Mueller ve diğer., 1997:8-11).

İngiliz-Amerikan muhasebe modelinin günümüzde birçok ülke uygulaması üzerinde etkili olduğu görülmektedir (Bayazıtlı ve diğer., 2006:9).

2. KITA AVRUPASI MODELİ

Bu grubu oluşturan ülkeler kıta Avrupası ülkelerinin çoğu ve Japonya’dan oluşmaktadır. Bu ülkelerde iş dünyasının, sermayenin büyük kısmını sağlayan bankalarla çok yakın ilişkileri vardır. Bu modelde muhasebe uygulamaları temel olarak yasalara dayanmaktadır ve büyük ölçüde muhafazakardır. Muhasebe düzenlemeleri öz olarak sermaye sağlayanların karar verirken ihtiyaç duydukları bilgilerin sağlanması amacına yönelik değil, vergi matrahının hesaplanması gibi devlet merkezli yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik olarak düzenlenmiştir. Son yıllarda sermaye piyasalarının uluslararasılaşması ve buna bağlı olarak sermaye piyasalarında rekabet gücünü koruma ihtiyacı, meslek gruplarının standart oluşturma sürecine katılımlarındaki artış ve mali tabloların gerçeği yansıtması ilkesinin Avrupa Birliği direktiflerine girmesi, muhasebe standartlarının kamuyu aydınlatma amacı doğrultusunda oluşturulması ve Kıta Avrupası Modeli ile İngiliz-Amerikan Modeli bakış açılarının yakınlaşması sonucunu doğurmuştur (Sümer, 1997:22).

3. GÜNEY AMERİKA MODELİ

Bu model Güney Amerika’daki ülkelerin çoğunu kapsamaktadır. Bu sistemi diğer iki temel sistemden ayıran belirgin özellik, söz konusu ülkelerin kronik enflasyon sorunuyla yüz yüze olmaları nedeniyle muhasebe sistemlerinin enflasyonun etkilerini yansıtması ve enflasyona göre düzeltmenin sürekli olarak kullanılmasıdır. Genel olarak değerlendirildiğinde, muhasebe sistemi devletin ihtiyaçlarına göre düzenlenmekte ve tekdüzen uygulamalar işletmelere dayatılmaktadır. Vergi bazlı muhasebe genellikle finansal raporlama amaçları için de kullanılmaktadır (Mueller ve diğer., 1997:11).

Görüldüğü gibi dünyada genel anlamda kullanılan üç farklı muhasebe standardı modeli bulunmaktadır. Yukarıda bahsedilen bu üç modelden Türkiye’de yaygın olarak kullanılanı Kıta Avrupası Modelidir. Ancak son yapılan kanuni düzenlemeler ile Güney Amerika Modeline de kaymalar görünmektedir. Geçmişe bakıldığında Türkiye’de enflasyon muhasebesi uygulaması yapılmıştır. Yeni yürürlüğe giren 7144 sayılı kanun da kısmen enflasyon muhasebesi özelliklerini yansıtmaktadır.

Türkiye’deki genel muhasebe sistemi ve uygulamalar incelendiğinde yapılan işlemlerin çoğunun devlet merkezli yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiye’de özellikle devlet tarafından muhasebe denince akla sadece vergi gelmektedir. Her daim önem arz eden vergiye yönelik muhasebe ve onun standartları olmuştur.  Sürece değil sonuca bakılmaktadır. Halbuki süreç, ne kadar sağlıklı ve verimli işlerse sonuç da bir o kadar doğru ve güvenilir olur. Süreç muhasebe ve standartları, sonuç ise vergidir.

Türkiye’de muhasebe ile ilgili literatür taraması yapıldığında, yazılan makalelerin çoğunun vergiye yönelik olduğu aşikardır. Muhasebe meslek camiasına giren ve girecek olan meslektaşlarımıza muhasebenin sadece vergiye yönelik bir iş olmadığını, bir bilim ve bilgi sistemi olduğunun önemimi anlatmak gerekmektedir. Sağlıklı sonuçlara ulaşmanın yolu, öğrenilen ve uygulanan bilginin, tecrübenin içselleştirilmesi ile mümkündür.

Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dediği gibi “ Uygulayan ve yapan, karar verenden daima daha kuvvetlidir!”

05.06.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM