YAZARLARIMIZ
İsmail Hakkı Dura
Vergi Başmüfettişi
E. Gelirler Başkontrolörü
durahakki@hotmail.com



Depremin Anımsattıkları ve Depreme Mali Yaklaşım

(Kaybettiklerimiz Anısına)

17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan, Ülkemiz tarihinde derin acı bırakan depremlerden olarak anımsadığımız travmadan bugüne kaybettiklerimizin acısına dair söz söylemek ancak o kayıpların yakınlarına düşer şüphesiz…Telafisi mümkün olmayan travmaların topluma ait olduğu kabul edilse de ateşin düştüğü yeri yaktığı gerçeği yadsınamaz. Kaybettiklerimizin ruhlarına selam olsun..

Depremin ülkelerin üzerine kuruldukları coğrafi konuma göre bir irade dışı durum olarak yaşandığı gerçeği, zaman zaman büyük endişelere neden olmakla birlikte, ülkelerin gelişmişlik durumlarına göre aldıkları önlemler bu endişeyi azaltabilmektedir. Temel konunun yaşam birimlerinin, çalışma birimlerinin deprem öncelenerek yapılması olduğu malumdur. Fay hattı olarak betimlenen ve depremlerde yıkıcı, önemli zararlar verici coğrafi yollar üzerinde yapı oluşturulmaması, deprem anında ulaşılabilecek güvenli alanların ayrılması koşulsuz özen gerektiren konular olarak görülmektedir.

Deprem, sel gibi doğal afetlere yönelik hazır olmanın bu alanlara dair ayrılacak kaynaklarla orantılı olduğu bir gerçektir. Ülkeler oluşturabildikleri katma değer ile gelir oluştururlar, tasarruf sağlarlar, yatırım yaparlar. Fabrika yapan ülkeler üretim önceliği ile yüksek katma değer oluşturma kapasitelerini artırırlar. Yüksek katma değer ve dolayısıyla gelir yaratabilen ülkelerin vergileme alanları ile üzerinden vergi alabilecekleri gelirleri de yüksek olur. Vergilendirilebilir kapasiteleri yüksek ekonomilerin devlet bütçesine gelir sağlama kapasiteleri de yükselir.

Depremin bir doğal süreç olduğu gerçeği, depreme dair araştırma, teknolojik alt yapı ile konuya dair olasılıkları irdeleme yönünden gelişmişliği gerektirmektedir. Bu alanda yapılması gerekenlerin her durumda bir parasal kaynak gerektirdiği, bunun yükümlülüğünün de devlette olduğu dikkate alındığında ayrılacak kaynaklar yönünden temel aracın yine vergiler olduğu malumdur. Doğal afetler karşısındaki çaresizlik, ancak afetler sürecinde yaşanacak acıların ve zararların en aza indirilmesine dair tedbirlerle katlanılabilir bir acz durumudur. Bu alanda algı yönetiminin de önemli bir yeri vardır. Gerçekte yaşananların bir “afet” olmaktan çok doğal seyir olduğunu kabullenmenin yolu da yaşanan doğal sürece dair bir savaş durumunda olmaktan çok o sürecin bilimsel olarak neyi ifade ettiğini ve bu sürece nasıl yaklaşılması gerektiğini belirlemek olmalıdır.

Deprem doğal bir seyri temsil etmektedir. Bu doğallığı kabullenmek depremin etkilerine dair en yüksek düzeyde tedbirli olmayı gerektirmektedir. Bu tedbir durumunun gerektirdiği harcamaların kontrolsüz olmamak kaydıyla herhangi bir kısıtlamaya konu olmaması gerekmektedir. Bu açıdan da ülkelerin katma değer kapasitelerinin yüksekliği ve buna koşut olarak vergilendirilecek gelir alanlarının genişliği önemlidir.

Depremlerde kaybettiklerimizin anısına saygılarımızla…

NOT: Makalemiz www.vergisorunlari.com.tr adresinde yayınlanmıştır.

02.10.2019

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM