YAZARLARIMIZ
Hasan Alevli
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
hasan.alevli@accreditymm.com



Yurtdışı Grup Firmalarına Ödünç Para Verilmesinin Vergisel Yönü

Uluslararası şirketler bir ülkedeki fazla, atıl nakitlerini para havuzu yapmak sureti ile ihtiyacı olan başka bir ülkedeki iştiraklarine kullandırmak isteyebilmektedirler. Ülkemizde de nakit fazlası yaratabilen şirketler yurtdışında aynı grubun başka bir şirketine ödünç verebilmektedir. Yine Türkiye’de yerleşik kişiler yurtdışındaki iştiraklerine ödünç vermek isteyebilmektedirler. Böylece nakit akışlarını yönetirken, finansman maliyetlerini asgariye düşürmeyi amaçlamaktadırlar. Ödünç verme işlemlerinin Gider Vergisine (BSMV)  mi yoksa KDV Kanununa mı tabii olduğu konusunda özelgeler ve kanun değişiklikleri ile farklı zamanlarda farklı görüşler oluşmuştur. Bu yazının amacı konuyu mevcut yasal düzenlemeler ışığında yeniden analiz etmek ve Kasım 2014 tarihi itibariyle güncellemektir.

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile Türkiye’de yerleşik kişilerce yurt dışında pay sahibi olduğu ortaklıklara, yurt dışındaki ana şirkete ve grup şirketlerine döviz ve Türk Lirası kredi açılabileceği (madde 11/12.bent ile) müsaade altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi kanununun Gider kabul edilmeyen ödemeler başlıklı 41.maddesinin 5.benti ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi kanununun Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı başlıklı 13. Maddesi gereğince ödünç para alınması ve verilmesi , her hal ve şartta mal ve hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilir. Yine aynı maddeler uyarınca ilişkili kişilerle yapılan mal ve hizmet alım ve satımında emsallere uygun bedel ve fiyat uygulanmalıdır. Karşılaştırılabilir iç emsal yöntemi kullanılarak, ödünç verenin, bankalardan mevduat faizi olarak elde edebileceği faiz oranı emsale uygun bir bedel olacaktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun Faturanın Tarifi başlığı altındaki 229. Maddesinde tanımlandığı üzere yapılan iş (burada ödünç verme/finansman hizmeti) karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı (tahakkuk eden faizi) göstermek üzere fatura düzenlenmesi gerekmektedir.Ayrıca geçici vergi dönemlerinde de faiz tahakkuk ettirilmelidir.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2009 yılında verdiği bir özelgeye göre ;

“6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında; "Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar da banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir." hükmü yer almakta olup son paragrafında ise, 2279 sayılı Kanuna göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların bu Kanunun uygulanmasında banker sayılacağı belirtilmektedir.

Anılan hüküm uyarınca, faiz karşılığı borç para verilmesi işi ile devamlı olarak uğraşanlar banker sayılmaktadır.

Buna göre, devamlı olarak holding veya şirketin diğer holding veya şirketlere faiz karşılığı fon kullandırılması halinde, banker kapsamında banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olması ve bu işlemler dolayısıyla lehe aldığı paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerekmektedir.”

denilmekteydi. 2010 yılında 6009 sayılı kanunun 1 inci maddesiyle, 6802 sayılı Gider Vergileri kanunun 28 inci maddesindeki 2279 sayılı kanuna göre düzenlenmiş son fıkrası, “ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar” şeklinde değiştirilmiştir. Ödünç verme işinin devamlı olup olmadığı değil, esas iştigal konusu olup olmadığı belirleyici kriter haline getirilmiştir. Buna göre esas iştigal konusu ödünç para vermek olmayan, ticari hayatın icabı gereği atıl nakitlerini ödünç veren kişi ve kurumlar banker sayılmayacak, 6802 sayılı Gider vergisi kanununa tabi olmayacak ve bu işlemlerden dolayı banka ve sigorta muameleleri vergisi hesaplanmayacaktır.

3065 sayılı KDV kanunun 1 inci maddesi Türkiye’de gerçekleşen mal ve hizmet teslimlerinin katma değer vergisine tabii olduğu, 11 inci madde ise yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin ise vergiden müstesna olduğu belirtilmektedir. 12 inci maddesi 2 inci bentinde, bir hizmetin yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmet sayılabilmesi için hizmetlerin yurt dışındaki bir müşteri için yapılmış olması, hizmetten yurt dışında faydalanılmış olması şartları aranmaktadır. Dolayısıyla, finansman hizmetinden yurtdışında faydalanacak yabancı kuruluş adına düzenlenecek faturada katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.

TCMB’nın Sermaye Hareketleri Genelgesi, Krediler başlıklı 3 üncü bölümü Türkiye’de Yerleşik Kişilerce Yurt Dışında Pay Sahibi Olduğu Ortaklıklara, Yurt Dışındaki Ana Şirkete Ve Grup Şirketlerine Döviz Veya Türk Lirası Kredi Açılması başlıklı 2.5 bentinde, bu tür kredilerde herhangi bir vade kısıtlaması bulunmadığı, transferler sırasında;

transferi yapacak bankaca, Türkiye’de yerleşik kredi veren firma ile kredi alan firma arasında düzenlenecek kredi sözleşmesinin bir örneği ile kredi veren firmanın konuyla ilgili yazılı beyanının aranması, yurt dışındaki kredi lehdarının krediyi kullandıran Türkiye’de yerleşik kişinin iştiraki, grup şirketi veya ana şirketi olup olmadığı hususunun, ilgili ticaret sicili kayıtları ile transferi yapacak bankaya tevsik edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Diğer taraftan, sözkonusu krediler doğrudan yurt dışına transfer edilerek kullandırılabileceği gibi, yurt dışında yerleşik şirketin Türkiye’deki hesaplarına Türk Lirası veya döviz olarak aktarılarak da kullanılması mümkün bulunduğu bildirilmektedir.

İmzalanan ve bankaya sunulan kredi sözleşmelerinin 488 sayılı Damga vergisi kanununu 1 inci maddesine göre I sayılı tabloda gösterilen nispette damga vergisine tabii olacağı açıktır.

Sonuç olarak, Türkiye’de yerleşik kişiler yurt dışında pay sahibi olduğu ortaklıklara, yurt dışındaki ana şirkete ve grup şirketlerine, damga vergisi ödenmiş sözleşmeler ile emsallere uygun bedel/faiz oranı ile kredi açabilir, kesilen faturalarda hizmet ihracı kapsamında katma değer vergisi istisnasından yararlanabilir.

25.11.2014

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM