YAZARLARIMIZ
Hamza Koçakoğlu
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
hamzakocakoglu@gmail.com



Damga Vergisinin Nispi Olarak Uygulanmasında Bedel

Damga Vergisi Kanunu’nun 1. Maddesinde “ Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir. Bu Kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçer bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan [ 1] belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.

Bilindiği üzere sözleşmeler Damga Vergisi’ne tabidir. Damga Vergisi nispi veya maktu olarak alınır. Eğer sözleşmenin konusu belli bir para veya paralardan oluşuyorsa burada nispi esasta vergileme yapılır.

Bu yazımızda, Damga Vergisi uygulamasında sözleşmelerde yer alan tutarlardan nispi esas ile uygulama sırasında kağıtların bedelinin tespiti konusu gündeme gelmektedir.

Damga Vergisi, ticari ve medeni işlemler dolayısıyla düzenlenen kağıtlar üzerinden alınan bir vergidir.

Yukarıda açıklanan, Damga vergisi kanununun 1. Maddesi hükmünden, düzenlenen kağıtların Damga Vergisine tabi olması için sadece yazılıp imzalanmasının yeterli olmadığı, aynı zamanda herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilebilme özelliğine sahip olması gerektiği anlaşılmaktadır.

Damga Vergisini Doğuran Olay:

Genel olarak Bu verginin doğması için kağıdın imzalanması tek başına yeterlidir. Yasalarda yer almamasına rağmen bir işin doğası gereği  imzalanan bir kağıdın hukuki olarak bir sonuç doğurması da gerekmektedir. Hehangi bir hukuki sonuç doğurmuyorsa, veya bir başka kanun ile sözleşmenin geçerliliği yoksa; bu sözleşme imzalanmış olsa bile damga vergisi doğmaz.

Çünkü Kanunu 1. Maddesinde herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için düzenlenen belgeler Damga vergisinin konusuna girer. Herhangi bir hukuki sonuç ve bir olayın tespitine imkan vermeyen sözleşmeler kanun kapsamına girmemektedir.

Hukuki sonuç bakımından tarafları bağlayan bir hüküm olması gerekir. Damga Vergisinde amaç, sözleşmenin taraflar arasında bir hukuki sonuç doğurması ve tarafları bağlayıcı bir özelliği bulunan bir belgenin vergilendirilmesidir. Bununla birlikte nispi olarak damga vergisinden bahsetmek için bir bedelin bulunması gerekir.

Bu nedenle, sözleşmeler için damga vergisinin konusu, taraflarca ispat veya belli etmek amacıyla sözleşme konusu edilen işlemdir. Taraflarca ispat vasıtası olmayan veya belli etme fonksiyonu taşımayan sözleşmeler için Damga Vergisi doğmayacaktır.

Damga Vergisi’nde vergiyi doğuran olay kağıtların imzalanmasıyla ortaya çıkar ve bu nedenle vergi sözleşme tarihi itibariyle hesaplanır. Buna göre Damga Vergisi, sözleşme tarihi itibariyle belli olan, karşılıklı edimler itibariyle tarafları bağlayan, bir hususu ispat ve belli eden ve gerektiğinde ilgili mercilere ibraz edilebilen hususlara ilişkin bedeller üzerinden ödenir. Sözleşme tarihi itibariyle kesinlik arz etmeyen ve tarafları bağlayıcı olmayan hususlar sözleşmede yer alsa bile Damga Vergisi’ne konu olmazlar.

Kanundaki 6’ncı maddeye göre bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların her birinden ayrı ayrı vergi alınır. Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde Damga Vergisi, en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır. Görüldüğü üzere, damga vergisinin amacı, sözleşmede yer alan hususlar yani sözleşme konusu olan ve üzerinde taraflarca uzlaşılan ve karşılıklı olarak tarafları bağlayan işlemi vergilendirmektir.

Danıştay 7. Dairesi’nin, E. 1997/3754, K. 1998/3307 sayılı Kararı’na göre, düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi olabilmesi için, sadece yazılıp imzalanmasının yeterli olmadığı, ayni zamanda belli bir hususu ispat etme özelliği taşıması gerekir.

Danıştay 7. Daire’nin, Kararı’nda; “mukavelename adı altında düzenlenmiş bulunmasına rağmen, herhangi bir hakkın kurulması, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılmasına yönelik olmayan ve hukuki sonuç doğurmayan kağıdın damga vergisine tabi olmadığına” hükmetmiştir

Kanun’un 10. Maddesine göre; “Damga Vergisi nispi veya maktu olarak alınır. Nispi vergide, kağıtların nevi ve mahiyetlerine göre, bu kağıtlarda yazılı belli para, maktu vergide kağıtların mahiyetleri esastır. Belli para terimi, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade eder.”

Damga Vergisi düzenlenen sözleşmelerden alınmaktadır. Buna göre sözleşmenin konusunda veya konularında belli para söz konusu ise vergi, sözleşmedeki her bir işlem üzerinde ayrı ayrı; eğer sözleşmede birbirine bağlı konular var ise bu durumda da en yüksek parayı ihtiva eden işlem üzerinden alınır.

Buradan da anlaşılacağı üzere Damga Vergisi’nin Matrahı Sözleşmenin Konusu Olan Bedellerdir.

Sözleşmelerden bahsedilirken sözleşmenin ne olduğuna bakarsak, Borçlar kanunu yönünden akit (Sözleşme); Borçlar Kanunu’na göre; Akit, iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile oluşan hukuki muameledir.

Sözleşme, iki ya da daha fazla kişi arasında yapılan ve koşullarına uyulması yasayla desteklenmiş olan hukukî işlemlere denir. Tarafların birbirine uygun irade açıklamalarıyla yapılan bir hukuki işlem olan sözleşmenin genel olarak belirli bir biçimde yapılması zorunlu değildir.

Damga Vergisi Hesaplanması açısından:

-Sözleşmede belli para bulunup bulunmadığı,

-Kağıdın belli para gösterilmesi mecburiyeti olan kağıtlardan olup olmadığı,

-Belli bir meblağ olmamakla beraber, sözleşmede rakamların belli parayı hasıl edip etmediği veya belli paraya narh veya borsa fiyatları ile ulaşılıp ulaşılamayacağı,

-Atıf yapılan kağıtlarda, bunlardaki meblağ veya belli meblağı verecek rakam ve verilerin olup olmadığı,

-Sözleşmede sözleşme konusuna ilişkin bedel olmakla beraber sözleşme konusu olmayan ve tarafları bağlayıcılığı özelliği olmayan tutarlar var ise bunların değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, hususlarının göz önünde bulundurulması gerekir.

Görüldüğü üzere, sözleşmelerde yer alan çeşitli tutarlardan hangisinin Damga Vergisi matrahı olarak dikkate alınması gerektiği konusu önem kazanmaktadır.

Yukarıdaki yasal açıklamalar çerçevesinde vergiye tabi kağıtlar veya sözleşmeler, düzenlendikleri anda bir hususu ispat ve belli etmeli ve bu amaçla taraflar açısından birbirlerine karşı öne sürülebilir, ibraz edilebilir olmalıdır.

Bu itibarla; kağıdın içerdiği belli paranın, buradan hareketle de Damga Vergisi hesaplamasının sözleşme konusu bedele ilişkin hak ve yükümlülüklerin, kağıdın imzalandığı andaki tutarı üzerinden yapılması gerekir.

Bu miktar kağıdın imzalandığı andaki sözleşme konusu veya konularına ilişkin belli tutardır. Kanun’un 6’ncı maddesine göre; damga vergisinin amacı, mukavelenamede yer alan akdi yani sözleşme konusu olan ve üzerinde taraflarca uzlaşılan ve karşılıklı olarak tarafları bağlayan işlemi vergilendirmektir.

Bu nedenle, taraflarca imzalanan mukavelename ile ispat konusu yapılmak amacını taşımayan ya da belli edilmeye çalışılmadığı açık olan ya da tarafları bağlayıcı niteliği olmayan, sözleşme konusu olmayan paraların, sırf kağıtta yazılı olması sebebiyle  vergilendirmesi imkânı bulunmamaktadır.

Zira Kanundaki “belli para” kavramının sözleşmenin konusuna ilişkin meblağ olduğu şüphesizdir. Ayrıca, henüz gerçekleşmemiş veya gelecekte gerçekleşebilecek işlemler sonucu ortaya çıkabilecek tutarlar mutlak bir hal değil, vukuu muhtemel bir keyfiyet olduğundan kağıda ilişkin bedelin belirlenmesinde damga vergisi matrahı olarak dikkate alınması hukuka uygun olmaz. Başka deyişle sözleşmenin düzenlendiği tarihte gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen ve her iki taraf için de bağlayıcılığı olmayan tutarların damga vergisinde nazara alınmaması gerekir.

Damga Vergisi’nde genel kural, vergilemede kağıdın düzenlendiği anda belli veya hesap edilebilir olan meblağ üzerinden vergileme yapılmasıdır. Bu açıklamalar ışığında Damga Vergisi, sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle kesinlik arz eden sözleşmenin konusu üzerinden, başka deyişle her iki tarafın da mutabık olduğu ve aynı zamanda tarafları bağlayıcı niteliği olan bedel üzerinden hesaplanmalı ve ödenmelidir.

T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü 17.06.2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.34.18.01-002.01-196 sayılı damga vergisi hakkındaki özelgesinde;

            “İlgide kayıtlı dilekçeleriniz ve eklerinin incelenmesinden, şirketinizin faaliyet konusunun yurt içi ve yurt dışında iş ve işçi bulma, insan kaynakları alanında eleman yetiştirme ve iş alanları yaratmak olduğu, yaptığınız hizmetlerle ilgili olarak müşterileriniz ile şirketiniz arasında "İşe Alım Hizmet Sözleşmesi" düzenlendiği, ancak bu sözleşmelerde şirketiniz tarafından alınacak hizmet bedeli yapılan işin yüzde oranı ile belli olduğundan, sözleşmenin imzalandığı tarihte tutarının bilinmediği ve hesap edilebilir bir tutara ulaşılamadığı belirtilerek, bu sözleşmenin damga vergisine tabi olup olmadığı ile tabi ise hangi dönemde bildirimin yapılacağı konusunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

            488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kağıtları imzalayanlar olduğu; 4 üncü maddesinde, bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı; 10 uncu maddesinde, belli para teriminin, kağıtların ihtiva ettiği veya bunlarda yazılı rakamların hasıl edeceği parayı ifade edeceği hükme bağlanmıştır.                                          

            Anılan Kanuna ekli (1) sayılı tablonun ‘‘I-Akitlerle ilgili kağıtlar'' başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknamelerin binde 7,5 (01.01.2010 tarihinden itibaren binde 8,25) nispetinde damga vergisine tabi tutulacağı hükmü yer almaktadır.

            Ayrıca, 30 Seri No.lu Damga Vergisi Genel Tebliğinde nispi damga vergisine tabi kağıtların damga vergisinin katma değer vergisi hariç olmak üzere sadece işin bedeli üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilmiştir.

            Buna göre, sözleşmenin düzenlendiği tarihte; belli parayı ihtiva etmesi veya kağıdın eklerinde belli paranın tespitine imkan veren donelerin var olması veyahut atıf yapılan başka bir kağıttan belli paranın bulunabilmesi halinde, kağıdın (sözleşmenin) bu tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Ancak, düzenlendiği anda belli parayı ihtiva etmediğinden damga vergisine konu teşkil etmeyen kağıtlara ilişkin olarak; kağıda ait belli parayı gösteren ve ilk kağıda atıf yapan yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, sözleşme değişikliğine ilişkin bu kağıdın damga vergisine tabi tutulacağı tabiidir.

            Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, müşterileriniz ile şirketiniz arasında düzenlenen "İşe Alım Hizmet Sözleşmesi"nin (6.1) maddesinde, "İşbu sözleşme kapsamında tamamlanan hizmet karşılığı, Müşteri, Metropol'e işe kabul edeceği beher eleman için ilgili elemanın 1 (bir) yıllık brüt maaş tutarının %12 si (oniki)+yasal oranda KDV tutarında ödeme yapmayı kabul ve beyan eder." şeklinde yer alan ibare, gelecekte belli olmayan beher elaman sayısı ve belli olmayan brüt maaş tutarının %12 sine dair bir düzenleme olduğundan, bu hüküm dikkate alınarak sözleşmeye ait belli bir paranın belirlenmesi mümkün değildir. Buna göre, belli parayı ihtiva etmeyen sözleşmeden damga vergisinin aranılmaması gerekmektedir.

            Öte yandan, bu sözleşmeye ilişkin ücretin sözleşme düzenlendikten sonra belirlenmesi ve yukarıda belirtildiği şekilde sözleşmeye şerh konulması veya sözleşmeyi değiştiren bir kağıt düzenlenmesi halinde, değişikliğin yapıldığı tarih itibarıyla damga vergisini doğuran olay gerçekleşecek olup, bu tarih itibarıyla söz konusu kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 bölümü uyarınca damga vergisine tabi tutulması ve verginin beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

            Sonuç; Yukarıda yapılan değerlendirmeler ışığında özetlersek, Verginin kağıtların imzalanması anında doğduğu, mevcut olan sözleşmeler üzerinden verginin doğduğu anda hesaplanması, hesaplanacak olan damga vergisinin ise tarafları bağlayan ve bir hukuki hüküm ortaya çıkan hususların vergilendirilmesidir. Sözleşmede belirtilen hususların bağlayıcılığı olan hükümlerin vergilendirilmesi amaçlanmalıdır.


 [ 1]

07.05.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM