YAZARLARIMIZ
Ferdi Karaboğaz
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
smmmferdi.karabogaz@gmail.com



Muhasebe Mesleğinin Temel Sorunları ve Çözüm Yolları

Günümüz dünyasında ülkelerin ekonomik büyüklükleri ve refah durumları, o ülkenin dünya geleceğine yön verme noktasında belirleyici olmaktadır. Bu yaklaşıma göre; ekonomik özgürlüklerin genişletilmesi, başka bir ifadeyle, piyasa ekonomisi kurallarının işler hale getirilmesi hem öncelikli bir amaç, hem de büyüme ve kalkınmanın temel aracıdır.

        Elbette ülke ekonomi modellerinin birçok değişkeni ve ortak noktası olmakla beraber,  en önemli aktörleri o ülkenin ekonomik kurum ve kuruluşlarıdır. Bu ekonomik kurumların da en önemli yapıları hiç kuşkusuz muhasebe sistemleridir. 

Yeterli Ölçüde Denetim Olmaması

       Ülkemizde ekonomik kurum ve kuruluşların temel problemleri; şirketlerinin en önemli iş süreçlerinden biri olan muhasebe sistemlerine gereken önemi vermemelidir. Burada etkin bir İç denetim eksikliğinden bahsetmekle beraber, Kamu denetimlerinin zamanında ve yeterli ölçüde yapılamamaları bu planlamanın önemini azaltmaktadır. Yol haritası belli olan ve belli periyotlarda denetlenen ticari işletmelerin ömrü uzayacaktır. Bu da ülke ekonomisine sağladığı katma değerin artarak devam etmesine sebep olacaktır. Etkili bir denetim mekanizması Muhasebe sürecini sağlıklı ve dinamik tutacaktır.

      Ayrıca; sürekli açık veren cari dengenin kapatılması ve birikmiş kamu alacağının tahsili için, ortalama 2,5 yılda bir çıkan, vergi afları da muhasebe sisteminin sağlıklı kurgulanmasını ve önemini azaltmaktadır. Üstelik son çıkan vergi aflarında  “stok affı”,”ortaklar cari affı”, “kasa affı” “ve “matrah artırımı” gibi yöntemler de afların konusu haline getirilmiştir. Bu durum zaten %2 seviyelerinde olan denetimi neredeyse yapılmaz hale getirmektedir.

       Denetim ile ilgili gerek şirket içi gerekse kamu denetimlerinin sağlıklı yapılmadığı sürece; sistemli bir muhasebe organizasyonundan ve kıymeti bilinen bir Mali Müşavirlik mesleğinden bahsetmemiz mümkün olmayacaktır.

3568 Sayılı Meslek Kanunu günün gerekliliklerinden uzak, ve çok ciddi yapısal problemler içermektedir.

       İngiltere 1870, Fransa 1881, ABD 1886, Hollanda 1895 Almanya 1899, İsviçre 1941 Brezilya 1946, Yunanistan 1950 yıllarında Mali Müşavirlik ve Muhasebecilik mesleğini yasayla düzenlemişlerdir. Ülkemizde ise, Muhasebe ve Mali Müşavirlik mesleğinin kuralları, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli mali müşavirlik Kanunu ile 1989 yılında düzenlenmiştir.  30 yıl insan ömründe uzun bir süre olsa da herhangi bir mesleğin gelişimi ve yerleşik bir kültüre sahip olması için kısa bir süredir. Üstelik bu süreç, mesleki odaklılıktan uzak,  Mali Bakanlığı’nın daha sağlıklı vergi toplamasına yönelik hazırlanan yasa ile yürütülmeye çalışılmıştır.

       Geldiğimiz noktada; Başta meslek odaları, Türmob, tüm ekonomik Sivil toplum kuruluşları ve ilgili bakanlıkların dahil olacağı bir komite tarafından günün gereklerini yerine getirebilecek,  globalleşen dünyaya uyumlu yeni bir meslek yasası zorunlu hale gelmiştir.

Üniversitelerde, “Mali Müşavirlik” mesleği ayrı bir bölüm olarak yer almalı veya mevcut durumdaki mesleğe giriş sistemi gözden geçirilmelidir.

      Ösym’nin verilerine göre, 2012 yılında İİBF’ne kayıt yaptıranların sayısı 121.486. Yine aynı yıl hukuk fakültesine kayıt yaptıranların sayısı 11.992.Ortalama 4-6 yıl içinde mezun olacak 133.478 kişinin, 2018 yılına gelindiğinde,  kaç tanesinin Mali Müşavirlik mesleğinde kariyer yapmak isteyeceğini yada kaç tanesinin mesleğin diğer faktörlerini bilerek bu işe yöneleceğini bilmiyoruz. Üstelik deneyimlerimiz gösteriyor ki bu fakültelerden mezun olanlar; ilk önce kamu, sonra bankalar; bunların hiçbiri olmaması durumunda son tercih olarak Mali Müşavirlik mesleğine yönelmektedirler. Hatta staj süresi devam ederken yani son dönemlerin moda deyimiyle “Stajyer Mali Müşavirken” kamu ve bankacılık sektöründe iş arayışı devam etmektedir. Elbette ki insanların dileği kurum ve kuruluşlara, yasaların kendilerine sağladığı fırsatı değerlendirerek girmekte özgürdürler. Fakat yasalar bir mesleğe giriş noktasında bu kadar esnek ve geniş yelpazede olmamalı. Muhasebe ve Mali Müşavirlik mesleği severek ve emek yoğun mesaisi ile icra edilen mesleklerdendir. Böyle bir ortamda; bilinçli, örgütüne bağlı, mesleğine ve diğer meslektaşlarına saygılı, mesleğin dinamiklerine uygunluk noktasında hareket edebilecek bir meslektaş yapısından bahsetmek maalesef mümkün değildir. Muhasebe mesleği son değil ilk tercih olmalıdır. Elbette bunun için, bizlerin ve sorumlu tüm kurumların daha etkili ve özverili çalışması ve mevcut saygınlığı arttırması gerekmedir.

      Türkiye’de kurulan ilk hukuk fakültesinin 141 yıl önce(1874 İstanbul hukuk fakültesi) kurulduğunu düşünürsek, akademik bir derinliği olan Hukuk sisteminin halen onlarca sorunla mücadele etmek zorunda olduğunu görebiliyoruz. Aynı şekilde, Akademik bir örgüt olarak nitelendirilen Mali Müşavirlik Mesleğinin

eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır.

      Türmob önderliğinde; üniversiteler, meslek odaları, ilgili bakanlık yetkilileri bir araya gelerek Mali Müşavirlik Mesleğinin ve alt uzmanlık dallarının üniversitelerde ayrı bölümler olarak okutulması noktasında bir çözüm bulmaları gerekmektedir. Burada alt bölümler neler olmalı konusu girmiyorum. Zira hepsi ayrı birer araştırma ve çok detaylı inceleme konusudur.

Muhasebe büroların durumu gözden geçirilmelidir.

      Muhasebe büroları; bugüne kadar sistemin önemli bir figürü olarak, genelde tek kişiye bağlı durumları ile belli bir noktaya gelmişlerdir. Fakat emek yoğundan bilgi yoğun dönemine hızlıca geçtiğimiz bu dönemde muhasebe bürolarının bu halde devam etmeleri neredeyse imkânsızdır. Gerek ülke şartları gerekse dünya çapında dünyanın etkisi ile sürekli değişen mevzuat, teşvik ve artan elektronik uygulamalar ile birlikte tek kişi üzerine kurulan Muhasebe büroları artık maalesef işlevsizdir.

      Gerek ülke ekonomisinin dinamikleri olan vergi mükelleflerini korumak; gerekse yeni mali müşavirlere iş imkânı yaratmak için, Muhasebe büroları ile ilgili düzenlemeler yapılmalıdır.

      Yıllardır konuşulan, kota uygulaması, SMMM ve lise stajyeri zorunluluğu gibi konular dikkatlice ele alınmalıdır. Ayrıca, çok önemli bir noktanın altını çizmek isterim; uygulamalı ve etkin staj sürelerinin olmadığının birçok mecrada görüldüğü ve sorgulandığı mevcut düzende; Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ruhsatı alır almaz neredeyse aynı ay içinde muhasebe büroları açılmaktadır. Bu durum,  hem Mali Müşavirlerin rekabeti hem de işletmeler için büyük risk taşımaktadır. Muhasebe bürosu açmak  için belli bir süre şartı getirilmelidir.

Mali Müşavir Odaları daha yetkili ve daha etkin olmalıdır.

      Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Odaları çok daha fazla yetkili ve üyeleri ile daha fazla iletişim halinde olmalıdır. Meslek Odaları karşılaştıkları sorunları kendi içinde çözebilecek yetkinlikte olmalıdır. Her odanın kendi ekonomik ve bölgesel farklılıkları olduğunu düşünürsek merkezden tek tip gelen direktifler uygulamada problemlere yol açmaktadır. Bu duruma en güzel örneği;(bana göre çok yerinde bir uygulama olan) Türmob’un e-birlik projesini gösterebiliriz. Büyük şehirler için uygun, taşra için gözden geçirilmesi gereken bir uygulamadır.

      Meslek odalarından bahsederken, yıllarıdır süre gelen ve çoğu zaman ülke siyaseti ile paralellik gösteren bölünmüşlük halinden bahsetmemek olmaz. Tüm bu bölünmüşlüğün yanında “demokratik bir yönetim” amacıyla yasalaşan nispi temsil bu durumu içinden daha da çıkılmaz bir hale getirmiştir.

      Zira aynı Oda yönetimde yer alan kişiler yan yana bile gelememektedirler. Yönetimler ekip işidir. Yönetimler dinamik olmak zorundadır. Yönetimler kendi içinde çok, kamuoyuna tek sesli olmak zorundadır. Bölünmüş izlenimi veren yapıları hiçbir otorite ciddiye almaz. Bunun da zararını yine Mali Müşavirler görmektedir. Nispi temsil, bu aşamada maalesef kaldırılmalıdır.

      Yukarıda bahsettiğim siyasi durum, oda denetim mekanizmalarının çalışmasını engellemektedir. Etik denetimleri, büro denetimleri hatta Mali Müşavir stajyer denetimlerinin bile sağlıklı ve adil yürütülmemektedir.

      Mali Müşavirlik Mesleğimizin yukarıdaki yapısal sorunlar dışında, yıllardır bazı meslek mensuplarının diline pelesenk olmuş onlarca sorunundan da ayrıca bahsedebiliriz. Muhasebe bürolarının tahsilat problemi, bağımlı çalışan Mali Müşavirlerin asgari maaş tarifesi, unvan kargaşası, beyanname sürelerinin yetersizliği, Angaryaların çokluğu vb. problemlerden bir çoğu Mali müşavirin, yani mensubunun kendi vizyonu ile doğru orantıdadır.

      Bu sebepten; kişilerin kendi kendilerine çözebilecek konuları mesleğimizin ana problemi gibi göstermek, kanun koyucu ve idarecilerden bunlarla ilgili çözüm beklemek, hem saygınlık hem de zaman kaybıdır...

Geldiğimiz noktada, Usta gazete Cem Seymen’in sürekli söylediği gibi; “Başka bir dünya mümkün”

Evet, başka bir “Muhasebe ve Mali müşavirlik sistemi mümkün”. Bunun için; tüm paydaşlar uyum içinde, bilimin ve bilginin ışığında çok çalışmalı, çok okumalı üretmeli, yenilenmeli, dünyaya ayak uydurmalı. Başka çaremiz yok...

Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz; ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz. Behçet Necatigil

03.04.2018

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM