YAZARLARIMIZ
Erdoğan AVDER
Öğretim Görevlisi
Balıkesir Üniversitesi
erdoganavder@mynet.com



Enflasyon ve Etkileri

1. Enflasyonun Tanımı

            İngilizce’deki karşılığı “inflation” olan enflasyonun sözlükteki anlamı şu şekildedir: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli biçimde ve önemli oranlarda artması ve dolayısıyla paranın satın alma gücünü yitirmesi şeklinde tanımlanabilir.(SEYİDOĞLU, 1999, s.160)

Enflasyon Latince kökenli bir kelimedir ve anlam olarak şişkinlik demektir.

Genel fiyat endeksinin devamlı yükselmesine enflasyon denir.(HİÇ, 1968, s.10 )

Enflasyon, parasal satın alma gücü ile reel mal ve hizmetler arzı arasında arz-talep dengesini daha yüksek düzeylerde gerçekleştirici dolayısıyla fiyatları yükseltici yönde meydana gelmiş bir değişme olarak tanımlanabilir. (PEKER, 1975, s.11)

2. Enflasyon Vergisi

            Enflasyon gerçekte genel anlamda bir vergi değildir. Ancak; enflasyon uygulamada tıpkı bir vergi gibi çalışmaktadır. Devletin harcamalarını finanse etmesinde bir yol, Merkez Bankası’ndan borçlanmasıdır. Merkez Bankası devlete verdiği bu borç karşılığında para yaratmaktadır. Buna göre kamu harcamaları Merkez Bankası kaynakları ile finanse edildiği zaman ülkedeki para miktarı artmaktadır. Böylece devlet tıpkı vergileri yükselterek elde ettiği gelir gibi enflasyondan gelir elde etmektedir. Ellerinde para tutanlar da bu vergiyi ödeyenler olmaktadır. Çünkü; para miktarının arttırılması ile yaratılan enflasyon, bu kişilerin ellerinde bulunan paranın değerini enflasyon oranına eşit bir oranda düşürmektedir. Dolayısıyla bu durum devleten gelir transferi anlamına gelmekte ve bu nedenle de enflasyon vergisi olarak adlandırılmaktadır. Genellikle gelişmekte olan ülkelerde görülen enflasyon vergisi devletin geleneksel gelir kaynaklarının harcamaları karşılamakta yetersiz kalması durumunda kullanılan bir yöntemdir. Bu anlamda gelir ne kadar yetersiz kalırsa enflasyon vergisi ve dolayısıyla enflasyon oranı da o derece yüksek olmaktadır. (BERBEROĞLU ve diğerleri, 2001, s. 443)

3. Fiyatlar Genel Düzeyindeki Artışın Nedenleri

            Bu nedenler; ülkelerin ekonomik yapısına, enflasyonun çeşidine, ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre ülkeden ülkeye değişebilir. Yani, aşağıda sıralanacak tüm nedenler bir ülkede görülmeyebilir;

1. Tüketici gelirlerindeki artışın talebi artırması.

2. Cari fiyatlarda toplam talebin toplam arzdan fazla olması.

3. Olumsuz iklim şartlarının yaşandığı dönemlerde tarımsal ürün arzının azalması ve yüksek taban fiyatı uygulaması.

4. İşçi ücretleri ve hammadde fiyatlarındaki artışlar, yüksek faiz hadleri ve devalüasyon gibi ürün maliyetlerini doğrudan yükselten nedenler.

5. İthal malların fiyatlarındaki yükselme.

6. Kamu kuruluşlarının etkin çalışmaması nedeniyle maliyetlerin artması.

7. Tasarrufların yatırımlardan az olması.

8. Tedavüldeki paranın hızla artması, devlet harcamalarının, devlet gelirlerinden fazla olması, bol ve ucuz kredi verilmesi.

Yukarıda sayılan nedenlere bakacak olursak, Türkiye’de; toplam talebin toplam arzdan fazla olması, ithal malların fiyatlarındaki yükselme, tasarrufların yatırımlardan az olması, tedavüldeki paranın hızla artması, devlet harcamalarının devlet gelirlerinden fazla olması, bol ve ucuz kredi verilmesi vb. nedenler fiyatlar genel düzeyini arttırmaktadır.

4. Enflasyon Çeşitleri

4.1. Maliyet Enflasyonu

            Çoğu ülkede görülen enflasyon çeşididir. Enflasyon, üretilen mal ve hizmetlerin maliyet unsurlarındaki artıştan kaynaklanıyorsa buna maliyet enflasyonu denir.

İşçi ücretlerinin artışı, dolaylı vergiler, yüksek faiz hadleri ithal malların fiyatlarındaki artışlar vb. fiyatların yükselmesine neden olur.

Maliyet enflasyonu ile mücadelede; piyasayı düzenleyici ve rekabeti artırıcı önlemler alınır.

Türkiye’de yaşanmakta olan enflasyon çeşididir.

4.2. Talep Enflasyonu

Yatırımlar, tasarruflardan fazla ise talep enflasyonu meydana gelir.

Talep enflasyonu ile mücadelede bütçe, para ve kredi politikaları uygulanır.

4.3. Aşırı (Hiper) Enflasyon

            Enflasyon, hızlı fiyat artışları nedeniyle tüketicilerin harcama eğilimlerini yükseltmeleri sonucu ortaya çıkıyor ise, buna hiper enflasyon denir.

Aşırı enflasyon dönemlerinde paradan kaçış olayı yaşanır. Her türlü mala karşı büyük bir talep artışı olur. Halk tasarruflarını altın, döviz, gayrimenkul gibi alanlara taşır.

Türkiye’de bir dönem aşırı enflasyon yaşanmıştır.

4.4. Gizli Enflasyon (Sürünen Enflasyon)

            Enflasyon, fiyat artışlarının endekse giren ürünlere yansıması, fiyat artışlarının sürekli ancak; genele yansımaması şeklinde ortaya çıkıyor ise, buna gizli enflasyon denir.  

4.5. Yapısal Enflasyon

            Gelişmekte olan ülkelerde rastlanır. Ekonominin yapısındaki sorunlardan kaynaklanır.

Türkiye’de görülen bir enflasyon çeşididir.

4.6. Beklenen Enflasyon

            Toplam talep arttığı zaman, ister talep enflasyonu sürecinde olsun, isterse maliyet enflasyonu sürecinde olsun parasal ücret hemen bu değişikliklere uyum göstermez. Ancak; ekonomik birimler, toplam talepteki artışı, dolayısıyla enflasyonu doğru bir şekilde önceden tahmin edebiliyorlarsa, parasal ücretin de buna uyum gösterecek şekilde değişmesini isteyeceklerdir. Bu durumda enflasyonist bekleyişler, reel gelirin potansiyel gelire ve işsizlik oranının doğal işsizlik oranına eşit olmasını sağlayacaktır. (BERBEROĞLU ve diğerleri, 2001, s.432)

4.7. Beklenmeyen Enflasyon

            Talep enflasyonu ya da maliyet enflasyonu süreci beklenmeyen enflasyon olarak yorumlanabilir.

5. Enflasyonun Etkileri

1. Gelir dağılımını ücretliler aleyhine olumsuz etkilemekte, sabit gelirlilerin gelirlerinin satın alma gücünü azaltırken küçük bir grubun refahı artmaktadır. Gelir dağılımındaki bu dengesizlik sosyal ve siyasal sorunların artmasına neden olmaktadır.

2. Tasarruf hacmi daralmakta, tüketim ise artmaktadır. Milli paradan kaçış başlamakta, spekülatif amaçlı yatırımlar artmaktadır.

3. Ekonomik kaynakların sektörler arasındaki dağılımı olumsuz etkilenmektedir. Örneğin; sanayi, inşaat sektörü vb. alanlara yapılan yatırımlar önem kazanmaktadır.

4. Enflasyon ile birlikte dış ticaret açıkları ithalatın artması durumunda büyümektedir. Bu durum devalüasyon ile sonuçlanmakta, elinde döviz bulunanlar kazançlı çıkmaktadır.

5.Kaynakların rasyonel dağılımının sağlanamaması nedeniyle üretimin yeterince arttırılmaması, istihdam seviyesini düşürmektedir. Yanlış ve çarpık kentleşme politikası ile birleşen enflasyon, işsizlik sorununu büyük boyutlara ulaştırmakta ve sonuçta milli gelir düzeyinin düşmesine neden olmaktadır.  

6. Enflasyonun Önlenmesi

            Enflasyonu, son sürat giden bir otomobile benzetirsek, nasıl ki bu otomobili bir anda durdurmak olanaksız ise enflasyonu da bir anda yok etmek mümkün değildir. Enflasyonu durdurmak ya da önlemek için alınacak önlemlerin ve uygulama politikalarının bir bütün olarak ele alınması gerekir. Aksi taktirde enflasyonun ekonomi üzerindeki etkisini azaltırken, diğer taraftan daha tehlikeli dar boğazların çıkmasına sebebiyet verebiliriz.

6.1. Para-Kredi Politikalarının Uygulanması

            Kısa dönemli bir politikadır. Ekonominin parasal yapısını etkileme, yani para hacmini değiştirerek enflasyonu önlemek için bu politika uygulanır. Para hacmi daraltılarak, kredi tavanı tespit edilir. Bankaların karşılık tutma oranları değiştirilerek para yaratma imkanları sınırlanır.

6.2. Maliye Politikasının Uygulanması

            Uzun dönemli bir politikadır. Devlet harcamalarında ve vergi sisteminde değişiklikler yapılarak uygulanan bir politikadır. Bu politikanın başarılı olabilmesi için, diğer politikalarla destelenmesi ve değişen şartlara uyum sağlaması gerekmektedir.

            Bütçe ve kamu harcamalarında istikrar sağlayıcı, toplam talebi kısıcı, arzı arttırıcı yeni vergi kanunları ancak; uzun dönemde sonuç verir. Kısa dönemde ise; hazine işlemleri, dış borçlanma gibi yöntemlerle istikrar sağlanabilir.   

7. TEFE ve TÜFE

            Ülkemizde enflasyonu ölçen iki endeks vardır. Bunlar; TEFE (Toptan Eşya Fiyat Endeksi) ve TÜFE (Tüketici Fiyatları Endeksi)’dir. Ülkemizde kullanılan genel fiyat endeksi ise TEFE’dir. Yani TEFE resmi enflasyon göstergesidir.

TEFE’nin de, TÜFE’nin de hesaplanmasında hatalar mevcuttur. TÜFE halkın gerçek durumunu TEFE’ye oranla daha çok göstermesine rağmen resmi gösterge, TEFE’dir.

TEFE’de; inşaat sektörü, toptan ve perakende ticaret, otel, lokanta, ulaştırma, haberleşme, bankalar, eğitim kurumları, sağlık kurumları yer almamaktadır. TEFE’nin baz yılı 1994’tür. Enflasyonun %120,7 olduğu bir yılın baz yıl olması son derece yanlıştır. Endeks anket sonuçlarından faydalanarak hesaplanır. Anket yönteminin ise güvenli olduğu kesin değildir.

TÜFE’nin de baz yılının 1994 olması hatalıdır. Hesaplamaya kırsal kesim dahil edilmez. Sadece 19 ilde hesaplanması ise gerçeği yansıtmaz.

            Görüldüğü gibi gerek TEFE’nin, gerekse TÜFE’nin hesaplanmasında hatalar vardır. Bu da, enflasyon oranının tam olarak doğru hesaplanmasını önleyecektir.

YAZIYA İLİŞKİN İLİŞKİN SUNUMA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN...
 

19.12.2006

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM