BASINDAN YAZILAR
Dr. Veysi SEVİĞ - Avrupa Birliği Ne Yapmak İstiyor? - MuhasebeTR

Dr. Veysi SEVİĞ - Avrupa Birliği Ne Yapmak İstiyor?

Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre Türkiye'nin deniz ve havalimanlarını Güney Kıbrıs gemi ve uçaklarına açmaması halinde sekiz konuda müzakereler dondurulacaktır. Bu bağlamda komisyon diğer başlıkların müzakereye açılabileceğini, ancak söz konusu müzakerelerin sonuçlandırılması için yine aynı koşulun aranacağını ek olarak belirtmiş bulunmaktadır.

Konuya ilişkin olarak Avrupa Birliği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, komisyonun kararını açıklarken Türkiye'nin 11 Aralık tarihine kadar limanlarını ve havalanlarını Güney Kıbrıs gemi ve uçaklarına açması halinde komisyon tarafından alınan bu kararın geçersiz olacağını belirtmiştir.

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından yapılan bu açıklamanın hemen ardından Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, "Ankara Protokolü'nün ihlal edildiğinden bahis ederek, komisyonun söz konusu tavsiyesinin bir mecburiyetten kaynaklandığını ifade etmiştir.

Fransa Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamasından hemen sonra 2007 yılında yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olacak, şimdiki İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy de, "Türkiye'nin müzakerelerinin tamamen askıya alınması çağrısını yapmıştır. Sarkozy'e göre; "Türkiye ile tüm müzakerelerin askıya alınması gerekmektedir. Çünkü Türkiye'nin yeri Avrupa Birliği değildir. Türkiye, Küçük Asya'nın parçasıdır. Avrupa, Avrupa ülkelerinden oluşur."

Sarkozy, açıklamalarını daha da ileri götürerek "25 üyeyi tanımayan bir ülkenin Avrupa Birliği'ne girişini nasıl tartışabiliriz" diyerek Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım süreci için sürdürülmekte olan görüşmeleri farklı bir alana çekme gayreti içersine girmiştir.

Kanımızca Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılım sürecinde karşılaşacağı olumsuzlukları önceden kestirmek pek koyal değildir. Bunun nedenini daha önce Sarkozy'nin yapmış olduğu açıklamalara benzer açıklamaları yapan başta Jacques Chirac olmak üzere diğer Avrupa Birliği'ne dahil bazı ülke yetkililerinin açıklamalarında görmekteyiz.

Onların Türkiye'ye gösterdikleri ilgi ve alakanın arkasında Türkiye'yi oyalamak ve ekonomik olarak tam anlamı ile kontrol altında tutmak ve belli bir süreç içersinde geçmişte ülkemiz üzerine oynadıkları oyunu tekrarlamak suretiyle amaçlarına erişme düşüncesi vardır.

Bu bağlamda Sarkozy'nin "Avrupa, Avrupa ülkelerinden oluşur" sözcüğü esasında Avrupa Birliği Anayasası'nın temel ilkesidir. Bu ilkenin değiştirilmesi kanımızca pek mümkün görülmemektedir.

Güney Kıbrıs için öngörülen koşullar dikkate alındığında 1960'lı yıllara ve 1970'li yılların başlarına dönülerek Kıbrıs bütününde yaşanan olayların gözden geçirilmesinde yarar vardır. Tek taraflı olarak yapılan katliama bütün Avrupa ülkeleri seyirci kalmıştır. Türkiye, Kıbrıs için Barış Harekatı'nı düzenlerken Kıbrıs bütününde yaşanan olaylar halen belleklerdedir.

Türkiye tarafından sunulan her türlü çözüm önerisine duyarsız kalan Avrupa Birliği ülkeleri, Birleşmiş Milletler tarafından önerilen çözüme hayır diyen Güney Kıbrıs yanında Türkiye'ye karşı tavır alırken, Türkiye'nin böyle bir davranışı kabullenmesi mümkün müdür?

Müzakeresi dondurulacak konulara bakıldığında ortada bir kastın olduğu bu kasdın da Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almama konusunda bahane üretmek olduğu net bir biçimde görülmektedir.

"Malların serbest dolaşımı, yerleşme hakkı ve hizmet sunma özgürlüğü, mali hizmetler, tarım, balıkçılık, ulaştırma politikası, gümrük birliği, dış ilişkiler" konularını müzakereye (görüşmeye kapatmak) bir anlamda Türkiye'nin ekonomik gelişmesini sağlayacak ve birlik ile ilişkilerini belli bir düzeye getirecek bir sürecin kesintiye uğratılması demektir. Böyle bir uygulama ve daha doğrusu olumsuz tavır geçmişte Avrupa Birliği'ne siyasi tavır alan ülkelere karşı dahi alınmamıştır.

En azından siyasi politikaların oluşumunda var olması gereken nezaketi dahi yok sayan bir zihniyetle Türkiye'ye karşı takınılan bu tavrın, dost kabul edilen bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayının birbirini tamamlayan görüşleri ile pekiştirilmesi tam anlamı ile ülkemiz açısından geleceğe yönelik bir tehlikenin varlığını göstermektedir.

Ülkemizde öne sürülen bir görüşe göre ortaya çıkan bu durum önemli değildir. Çünkü diğer konularda tarama ve müzakere süreci devam edecektir. Ayrıca Olli Rehn, Türkiye'ye karşı ortaya çıkan darboğazın açılması yönünde yol gösterici önerilerde bulunmuştur.

Bu görüşe itibar etmek de mümkün değildir. Avrupa Birliği geçmişte kendisine siyasi açıdan farklı biçimde bakan ülkeleri hiçbir sorgulamaya tabi tutmadan bünyesine alırken, kendisine her türlü desteği veren Türkiye'ye karşı ciddi ve güvenilir bir biçimde yaklaşmayarak devamlı olarak zorluk çıkarmayı tercih etmiştir.

Avrupa Birliği ülkeleri tarafından Türkiye'ye sürekli olarak vize konusunda engelleyici davranan, TIR geçiş kotalarını artırmayan ve hatta kotaların kullanımına zorluk çıkartan, Türk ihracatçısını bunaltan görüntüler sergilenirken, Türkiye'nin tüm bu olumsuzluklara karşı devamlı dostane davranışlarla çözüm arayışlarına yönelmesi bir anlamda birlik ülkelerini duyarsızlığa ve ciddiyetsizliğe sürüklemiştir.

Türkiye olumsuzluklara karşı kesin tavır alamamaktadır. Örneğin Fransa'nın takınmış olduğu olumsuz tavırlara karşı Türkiye etkili bir biçimde tavır koyamamıştır. Soykırım yasası ile ilgili gelişmeler karşısında saman alevi gibi parlayan tepkisel davranışımıza karşı bu sefer Jacques Chirac'ın "Ankara Protokolü ihlal edildi" açıklaması yapılmıştır.

Yunan Başbakanı'nın yapmış olduğu konuya ilişkin açıklamaya göre de artık "Türkiye, müzakerelerin Avrupa Birliği'nin koyduğu kurallara saygı konusundaki ilerlemeye bağlı olduğunu anlamak zorundadır."

Türkiye siyasi nezaketin gereklerini yıllardır yapmaktadır. Ancak siyasi nezaketsizlik ve duyarsızlık işlerine geldiği vakit dost dedikleri Türkiye'ye karşı yapılmaktadır.

Gerçekte Türkiye'ye karşı alınan olumsuz tavrın arkasında yatan hazırlıkların önderleri Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve Almanya Başbakanı Angela Merkel"dir. Bir başka anlatımla sekiz konuda müzakereleri dondurma kararı bu ikilinin ürünüdür.

Söz konusu gelişmeleri algılayabilmek için dönem başkanlığını yapan ve geçtiğimiz günlerde ülkemizi de ziyaret eden Finlandiya Başbakanı Matti Vanhanen'in bundan birkaç ay önce konuya ilişkin olarak yapmış olduğu bir konuşmayı da hatırlamakta yarar vardır.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 05.12.2006)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM