BASINDAN YAZILAR
Yeniden yapılandırma yasası ve bir uygulama / Osman Arıoğlu - MuhasebeTR

Yeniden yapılandırma yasası ve bir uygulama / Osman Arıoğlu

6111 Sayılı Kamu Alacaklarının Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun veya bilinen adıyla "Torba Kanun"da bir hüküm var ki, uygulamada hüküm ifade etmesi için 31 Mart gününün dolması gerekiyordu.

Kanununda; 25 Şubat yani kanunun yayımı tarihinden önce başlayan incelemeler devam eder, bu incelemeler ne zaman tamamlanır ve mükellefe tebliğ edilirse o tarihten itibaren mükellefin bir ay içerisinde başvurması halinde kanunun ihtilaflı alacaklara ilişkin hükmü uygulanır denilmektedir. Ancak bu hükmün yani incelemeleri devamının önemli bir istisnası yine aynı kanunla getirilmiştir. O da; mükellef kanunun matrah artırımına ilişkin hükümlerinden yararlanırsa bu defa 31 Mart 2011 tarihi itibarıyla tamamlanıp vergi dairesi kayıtlarına intikal ettirilmeyen raporların herhangi bir sonuç doğurmayacağı daha açık deyimiyle dikkate alınmayacağını amirdir.

Bu iki hükmü birlikte değerlendirdiğimizde aslında kanun koyucunun iradesinin kanunun yayımı tarihinden önce başlayan incelemeler yine kanunun yayımı tarihinden önce sonuçlandırılmamışsa, daha açık deyimiyle mükellef nezdindeki tespitler tamamlanmış tutanaklar düzenlenmiş, iş raporun yazım aşamasına gelmişse bu raporlar için inceleme elemanının verdiği emek boşa gitmesin raporun yazımı ve okunması gibi idari prosedürler de bir ay içerisinde tamamlanırsa bu raporlar işleme konulsun demektedir. Yani burada kanunun yayımı tarihinden önce başlayan incelemeler için mükellef matrah artırımında bulunursa temel prensip incelemenin devam etmemesidir. Kanunda aksi amaçlanmış olsa böyle bir istisna hükmü konulmazdı. Bu nedenle kanunun yayımı tarihinden itibaren idarelere ve inceleme birimlerine düşen mükellef nezdinde işlemleri tamamlanmış tutanakları düzenlenmiş raporların tamamlanması, diğerleri için de mükellefe matrah artırımı hükümlerinin hatırlatılmasının sağlanması, şayet mükellef matrah artırımından yararlanır ise bu incelemelere devam edilmemesiydi.

Çünkü incelemelerdeki normal prensip mükellef defter belgeleri ve sair dış dayanaklarla yapılan tespitlerin mükellefe sorulması gereken kısımlarının mükellefe sorulması, mükellef defter belgeleri üzerinden yapılan tespitlerin de yine mükellefle tutanağa bağlanması suretiyle rapora ilişkin dayanağın hazır hale getirilmesidir.

Bu nedenle yasada öngörülen ve özellikle de 1/8/2010 tarihinde yayınlanan mükellef hukuku bakımından devrim niteliğinde sayılabilecek 6009 Sayılı Yasa ve bu yasaya ilişkin olarak çıkarılan yönetmeliklerle kurala bağlanılmış olan inceleme usulüne uygun davranılması son derece önemli hale gelmiştir. Mükellef hukukuna yönelik çok önemli bu somut adım nedeniyle biz de daha önce bu köşede başta Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek olmak üzere tüm emeği geçenleri tebrik etmiştik.

Ortada yasa ile belirlenen usuller dururken; mükellefe yasal süreleri verilmeden, mükellefin mücbir sebepleri dikkate alınmadan ve mükellefe sorulup cevabı alınması gereken tutanak için mükellefin mücbir sebeple yapılan davete icabet edememesinin, mücbir sebep halinin gerçekte mevcudiyetine yönelik yapılması gereken yasal tespitler yapılmaksızın, mükellefin davete icabet etmemesi olarak değerlendirilmek suretiyle raporun mükellef nezdinde tutanak düzenlenmeksizin tamamlanmaya kalkışılmasının normalde çok modern olarak oluşturulan okuma komisyonlarından dönmesi gerekmektedir.

Şayet kanunla, incelemelere her halükarda devam edilmesini amaçlasaydı, böyle bir istisna hükmü koymazdı. İki hükmün birlikte değerlendirilmesinde çıkan sonuç kanun koyucunun amacının incelemenin tamamlanmasından ziyade mükellefin matrah artırımından yararlanması olduğu tartışılmayacak kadar açıktır. Aksi amaçlansaydı böyle bir istisna hükmü konulmazdı veya en azından mükelleflerin mücbir sebepler ileri sürmeleri halinde sürenin idare için de sonlanmamasını öngören bir başka istisna hükmü kanuna konulurdu. Hal böyle iken aksi uygulama, kanunları uygulamakla görevli olanların kanun koyucu yerine geçerek adeta hüküm icat etmeleri anlamına gelecektir. Doğal olarak da, 6111 Sayılı Kanun'daki ana amaç olan ihtilafların sona erdirilmesi yerine yeni ihtilaflar yaratılmasına zemin hazırlanmış olacaktır.

İşte bu nedenlerle Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'ten tüm mükelleflerin beklentisi bu yasa hükmünün yasanın amacı doğrultusunda uygulanmasının sağlanmasıdır. Gerek 6111 Sayılı Kanun'un amacına ve gerekse 6009 Sayılı Kanun'daki devrim mahiyetindeki düzenlemelere uygun olmadan tamamlanmış gösterilen raporlar varsa, bunların mükelleflere intikalinden önce işlemden kaldırılmasının sağlanmasıdır.

Aksi durum hem bu kanunun hem de 6009 Sayılı Kanun'la getirilen çağdaş düzenlemelerin daha uygulamanın başlangıcında ciddi hasar görmesi anlamına gelecektir.

(Kaynak: Bugün Gazetesi | 01.04.2011)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM