BASINDAN YAZILAR
Servet gibi vergi de miras kalır mı / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

Servet gibi vergi de miras kalır mı / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

SORU: Serbest meslek faaliyetinde bulunan babam 2 Haziran 2010 tarihinde vefat etmiştir. Ben teknik eğitim almış olduğum için hukuki mevzuatı tam olarak bilmiyorum. Ancak babam gelir vergisi mükellefi olduğundan, vergi mükellefiyetinin tarafımızdan yerine getirilmesi gerektiğini biliyorum. Mirasçı olarak ben ve annem için veraset ilamı çıkarmak üzere mahkemeye başvurduk. Bizim yapmamız gereken diğer işlemler nelerdir?
YANIT: Vergi Usul Yasası'nın 12'nci maddesi hükmü gereği olarak "ölüm halinde mükellefin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup (atanmış) mirasçılarına geçer". Ancak yasal düzenleme gereği mirasçılardan her biri ölenin vergi borçlarından hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.
Türk Medeni Kanunu'nun 606'ncı maddesi uyarınca da miras üç ay içinde reddolunabilir.
Aynı yasanın 16'ncı maddesinde hükme bağlandığı üzere "vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay" eklenmektedir.
Diğer yandan Vergi Usul Yasası'nın 164'üncü maddesinde de ifade edildiği üzere "ölüm işi bırakma hükmündedir. Ölüm mükellefin mirası reddetmemiş mirasçıları tarafından vergi dairesine bildirilir." Bu bağlamda da mirasçılardan herhangi birinin ölümü bildirmesi diğer mirasçıları bu ödevden kurtarır.
Gelir Vergisi Yasası'nın 92'nci maddesinin son bendi gereği olarak "Takvim yılı içinde memleketi terk edenlerin beyannameleri memleketi terke takaddüm eden 15 gün, ölüm halinde, ölüm tarihinden itibaren dört ay içinde verilmektedir.
Dolayısıyla müteveffa babanız için 01.10.2010 ila 16.06.2010 tarihleri arasındaki faaliyeti ile ilgili gelir vergisi beyannamesi 16 Ekim 2010 tarihine kadar bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.
Ancak babanızın faaliyeti gereği olarak yıllık gelir vergisi beyannamesi dışında geçici vergi beyannamesi, muhtasar beyanname, katma değer vergisi beyannamesi, damga vergisi beyannamesi gibi mükellefiyetleri de bulunabilir.
Örneğin babanızın ölüm tarihi 2.06.2010 olduğu için haziran ayına ait muhtasar beyannameyi verme süresi temmuz ayının 23'üncü günü akşamına sona ermesine karşın, bu süreye üç ay eklenerek sözü edilen beyannamenin 23 Ekim akşamına kadar ilgili vergi dairesine verilebilecektir.
Diğer yandan 217 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 4.10 No'lu bölümünde yapılan açıklama uyarınca geçici vergi beyannamelerinin verilme süresinden önce aynı dönemi içeren gelir veya kurumlar vergisi beyannamenin verilmesi halinde, bu dönem için ayrıca geçici vergi beyannamesi verilmeyecektir.
Dolayısıyla babanıza ait 1.4.2010 tarihinde başlayan geçici vergi döneminin yasal olarak 30.06.2010 tarihinde sona ermesine karşılık babanız 2 Haziran 2010 tarihi itibariyle ölüm nedeniyle işi terk etmiş sayılmaktadır. Bu durum nedeniyle sözü edilen geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin 14 Ağustos 2010 tarihi yerine üç aylık sürenin eklenmesi suretiyle 14 Kasım 2010 tarihinde verilmesi gerekmekte ise de bu tarihten önce babanızla ilgili 2010 yılına ait yıllık beyannameyi 16 Ekim 2010 tarihinde vereceğiniz için, ayrıca sözü edilen geçici vergi beyannamesinin verilmesine gerek bulunmamaktadır.
Beyannamelerin 3568 sayılı yasa hükümleri çerçevesinde meslek mensupları aracılığı ile verildiği dikkate alındığında, konuyla ilgili olarak babanızın muhasebe işlemlerini yapan meslek mensubu aracılığı ile işlemleri takip etmeniz, eğer babanız meslek mensubu ise bu takdirde de mirasçı olarak bir başka meslek mensubu ile işlemleri sürdürmenizde yarar olacaktır. (V. Seviğ)

YURTDIŞI FUARLARA KATILIM BEDELLERİ YÜKÜMLÜLÜK DOĞURUR MU?
SORU: Şirketimiz yurtdışında düzenlenen bir fuara katılmış olup, bu fuarı düzenleyen yabancı ülkede bulunan organizatöre katılım bedeli ödemiş bulunuyoruz. Yaptığımız bu ödeme yabancı organizatör tarafından verilen belge karşılığı olmuştur.
Yaptığımız bu ödeme üzerinden herhangi bir vergi hesaplama ve ödeme mükellefiyetimiz var mı?
YANIT: Kurumlar Vergisi Yasası'nın 3'üncü maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca "Kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler." Bu hükme paralel olarak da Gelir Vergisi Yasası'nın 6'ncı maddesi hükmü uyarınca "Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişiler sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden" vergilendirilmektedir.
Sözü edilen hizmet yurtdışında sağlanmış olup, yapılan iş dış pazarlarda yer edinme girişimi, daha açıkçası ihracat olanaklarının artırılması ile ilgilidir. Dolayısıyla bu işlemle almış olduğumuz hizmetten Türkiye'de yararlanmadığınız için Katma Değer Vergisi açısından da herhangi bir yükümlülüğünüz bulunmamaktadır. (V. Seviğ)

ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINCA VERİLEN BURSLAR
SORU: Özel Eğitim Kurumları faaliyetimiz çerçevesinde burs verilen öğrencilere sağlamış bulunduğumuz bu imkânın vergilendirilmesi konusunda tereddüt ediyoruz. Vergi kanunları bu konuda yeteri kadar açık değil.
YANIT: Bilindiği üzere Özel Eğitim Kurumları Yasası'nın 13'üncü maddesinde, bu yasada tanımı yapılan özel eğitim kurumlarının öğrenim gören öğrenci sayısının yüzde üçünden az olmamak üzere ücretsiz öğrenci okutmakla yüküm bulundukları, bakanlıkça bu oranın yüzde ona (% 10) kadar artırılabileceği ücretsiz okutulacak öğrencilerin yüzdesi, seçimi ve kuruma kabul koşullarına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği, öğrenim bursu verilmesine ilişkin usul ve esasların da yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Konuya ilişkin olarak 11.02.2009 gün ve 27138 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Özel Eğitim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmeliğin 14'üncü maddesinde burs verilme şartlarına yer verilmiş, 15'inci maddesinde ise burslu okutulacak öğrenci veya kursiyerlerin oranı veya sayısının kurumca belirleneceği, burslu okutulan öğrenci veya bursiyerlerin oranının, ücretsiz okutulacakların dışında da tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan yönetmeliğin 16'ıncı maddesinde de okul öncesi eğitim, ilköğretim veya orta öğretimdeki öğrencilere; öğrenim ücreti ve kırtasiye masrafının karşılanması, Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi okul öğrencileri için tespit ettiği en az burs miktarı kadar harçlık ve benzeri şekillerde burs verileceği; okullar dışındaki diğer özel eğitim kurumlarınca; öğretim ücretinin ve kırtasiye masrafının karşılanması, Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi okul öğrencileri için tespit ettiği en az burs miktarı kadar harçlık ve benzeri şekillerde burs verilebileceği hükmü yer almaktadır.
Bu bağlamda da burslu okutulan öğrencilerin kırtasiye masraflarının karşılanması ve/veya Milli Eğitim Bakanlığı'nın resmi okul öğrencileri için tespit ettiği en az burs tutarı kadar harçlık ve benzeri şekilde burs verilmesi halinde, bu kapsamda yapılan harcama tutarının kayıtlarınıza gider olarak intikal ettirilmesi mümkündür. Ancak Kurumlar Vergisi Yasası'nın 13'üncü maddesi hükmü gereği olarak özel okul sahipleri ile bunların yakınlarının çocuklarına verilen bedelsiz veya burslu eğitim hizmetlerinin yönetmelik hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. (V. Seviğ)


YARGI KARARLARINDA

KDV

1. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2008/1701, K.2009/736 sayı ve 11.2.2009 tarihli kararı
"İhracatta katma değer vergisi istisnasının getiriliş amacı ihracatın teşviki ve döviz kazandırıcı faaliyetlerde rekabetin desteklenmesi olup bu amaçla mal ve hizmet ihracında katma değer vergisi istisnası getirilmiştir. Günümüzde mal ve hizmet ihracı… gümrük hattı dışında sayılan serbest bölgelere de yapılabilmektedir. Serbest Bölgelerin kuruluş gayesi de buraya yapılacak teslim ve hizmet ifasıyla yine döviz kazandırılmasıdır. KDVK'da mal tesliminde katma değer vergisi istisnası için serbest bölgelerin açıkça sayılarak serbest bölgeye yapılan teslimlerin yurtdışına yapılmış sayılması, ancak hizmet ihracında katma değer vergisi istisnasında serbest bölge ifadesine yer verilmediği görülmekteyse de bu durum yurtdışı ifadesine siyasi ve coğrafi anlam yüklenilmesi halinde geçerli olmakla birlikte ticari ve ekonomik anlamda serbest bölgelerin yurtdışı kabul edilmesi gerektiği gerçeğini değiştirmemektedir. Bu nedenle ihracatı ve döviz kazandırıcı faaliyetleri desteklemek amacıyla kurulan serbest bölgelere yapılan hizmet ifasının yurtdışı sayılmaması hukuka aykırı olacaktır. Kaldı ki serbest bölgelere yapılan hizmet ifasının mal tesliminden farklı olmadığını gören yasa koyucu tarafından 3065 sayılı Kanunun 12. maddesine 6.6.2008 tarih ve 5766 sayılı Kanunun 12/e maddesiyle eklenen b fıkrasının 3. bendinde serbest bölgelere yapılan fason hizmetlerin katma değer vergisi istisnasından yararlanmasını getiren düzenleme yapılmıştır. Bu durumda davacının serbest bölgedeki firmaya yaptığı fason işçilik hizmetinin katma değer vergisi istisnasından yararlandırılmaması yoluyla mahsuben yapılan iadenin geri istenilmesi amacıyla adına salınan katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasında isabet görülmediğinden, aksi yönde verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır."
2. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2006/50, K.2006/286 sayı ve 18.10.2006 tarihli kararında
"Mal teslimi ve hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana geldiğinden, bedelin döviz olarak hesaplanması halinde vergiyi doğuran olayın meydana geldiği teslim tarihindeki cari kur üzerinden muhasebeleştirilerek gelir kaydedilmesi gerekmekte olup, dövizin farklı zamanlarda ödenmesi nedeniyle oluşabilecek kur farklarının bu bedeli menfi veya müspet olarak etkilemesi düşünülemez. Nitekim kanunun 20. maddesinde bedel kavramı açıkça tanımlanmış olmasına rağmen kanun koyucu aynı Kanunun 24. maddesinin c bendinde vade farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzeri adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğunu kurala bağlamış, ancak kur farkına bunlar arasında yer vermemiştir. Bu durumda, döviz üzerinden yapılan vadeli satışlarda, senedin tahsil edildiği tarihte, malın teslimi ile oluşan vergiyi doğuran olay tarihine göre ortaya çıkan menfi veya müspet kur farklarının bedel kavramına dahil olmadığı, kur farkının kanunun 24/c maddesinde matraha dahil olduğu belirtilen unsurlar arasında sayılmadığı açık olduğundan, katma değer vergisine tabi tutulmasına hukuken olanak bulunmayıp, ihtirazi kayıtla ödenen katma değer vergisinin yükümlüye iadesi gerektiğinden davanın reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında isabet bulunmamaktadır.
3. Danıştay 9. Dairesi'nin E.2005/2989, K.2007/738 sayı ve 13.3.2007 tarihli kararı
"50 seri No'lu KDV Genel Tebliği'nin (A/1) bölümünde, ticari hayatta ticareti yapılan mallara olan talebin artırılması amacıyla bir takım pazarlama tekniklerinin geliştirildiği, satışı yapılan malın yanında başka bir malın ayrıca bir bedel alınmaksızın verilmesinin sıkça karşılaşılan bir pazarlama tekniği olarak ortaya çıktığı, bir malın tasarruf hakkının malik veya adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devri olarak tanımlanan teslim hükümleri çerçevesinde ticari bir işletmenin yaptığı bedelsiz teslimlerin de katma değer vergisine konu olduğu, ancak firmaların iktisadi faaliyetini genişletmesi, emsal işletmelerle rekabet edebilmesi, üretim ve satışını yaptıkları mallara olan talebi koruma ve artırma amacıyla bir malın yanında başka bir mal verilmesi şeklinde gerçekleşen işlemlerde promosyon ürünü açısından bir bedelsiz teslimin söz konusu olmadığı, firmanın yarattığı katma değer içerisinde vergilenen promosyon mallarının müşterilere verilmesi sırasında katma değer vergisi hesaplanmasına gerek bulunmadığı ve bu ürünler için yüklenilen katma değer vergisinin prensip olarak indirim konusu yapılması gerektiği, promosyon ürünü olarak verilen ve aynı işletmede imal edilen mala ait katma değer vergisi oranının, satışı yapılan mala ait katma değer vergisi oranına eşit veya daha düşük oranda olması halinde promosyon ürünü için yüklenilen katma değer vergisinin tamamının indirim konusu yapılacağı düzenlenmesine yer verilmiştir. Bu durumda, teslim edilen malların promosyon olarak kabul edilmesi, satışı yapılan malların yanında bir bedel alınmaksızın satış yapılan müşterilere verilmiş olmasına bağlı bulunmaktadır. Olayda, davacı şirketin doğrudan mal satışı ilişkisi bulunmayan üçüncü kişilere 1 TL. gibi sembolik bir bedelle yaptığı kitap teslimleri, satışa konu edildiklerinden promosyon ürünü kapsamında değerlendirilemeyecektir. Bu nedenle davacı şirketin promosyon olmadığı halde verdiği örnek kitaplara ilişkin olarak yüklendiği katma değer vergisinin iadesi mümkün olmadığından, davalı idarenin ret işleminde isabetsizlik görülmemiştir.
4. Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nun E.2006/150, K.2006/230 sayı ve 29.9.2006 tarihli kararı
"Davacı Kurum tarafından, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun ek 7. maddesi delaletiyle, aynı Kanunun 56. maddesinde yer alan mali kolaylık, muafiyet ve istisnalardan vakıf üniversitelerinin de aynen yararlanmaları gerektiği ileri sürülmekte ise de; KDVK'nın 1. maddesinde belirtilen, ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetleri katma değer vergisine tabi bulunan kurumlar arasında Devlet üniversitelerinin de sayılmış bulunması karşısında, 2547 sayılı Kanunun anılan maddesinde sözü edilen mali kolaylık, muafiyet ve istisnaların katma değer vergisiyle ilgilerinin olmadığı açıktır. Öte yandan, KDVK'nın 17/a. maddesinde, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetlerin katma değer vergisinden istisna edildiği hükme bağlanmış, Anayasanın 42/8. maddesinde ise eğitim-öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği açıklanmış, 2547 sayılı Kanunun 3. maddesinde de yüksek öğretim, üniversite ve birimlerinin tanımı yapılmış, 4. maddesinde yüksek öğretimin amacı, 5. maddesinde ilkeleri sayılmıştır. Anılan kanun hükmüne göre katma değer vergisi istisnası; ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yapılan teslim ve hizmetlere ilişkin olup, okul ve üniversitelere ise ilmi yaymak, teşvik etmek ve ıslah etmek gibi bir fonksiyon ve görev verilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de kültürel bir faaliyet olan ilim ve fenni yayma ile eğitim-öğretim faaliyeti olan okul işletmeciliği, amaçları, araçları itibarıyla birbirinden farklı faaliyetler olduğundan, davacı üniversitenin eğitim ve öğretim faaliyetinin bu istisna hükümleri içinde değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır."


ÖZELGELERDE

BELGE DÜZENİ

1. Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 17.12.2009 tarih ve 1311 sayılı özelgesi
"VUK'un 230/5. maddesi düzenlemesi gereğince, malın bir mükellefin birden çok işyeri ve şubeler arasında taşınması veya satılmak üzere komisyonculara veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde malı gönderen tarafından sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve araçta bulundurulması zorunludur. Bu hüküm uyarınca, balık üretimi faaliyeti yapan şirketin kendi kamyonetleri ile yine şirket demirbaşına kayıtlı tanklarla satış için balık taşıması esnasında üç nüsha sevk irsaliyesi bulundurması gerekir. Bununla beraber, satıştan sonra boş tankların tekrar balık çiftliğine dönüşü sırasında satılan veya satışa sunulan herhangi bir mal hareketinden söz edilemeyeceğinden sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek yoktur."
2. Konya Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 14.9.2009 tarih ve 972 sayılı özelgesi;
"Sevk irsaliyesi, ticari mal hareketinin izlenmesi için düzenlenen ve her zaman alım satım ilişkisi gerektirmeyen bir belgedir. Bu arada, 173 seri No'lu VUK Genel Tebliği'nin C/f bölümünde "Numune üzerine veya tecrübe ve muayene şartıyla satım yapılmak üzere mal sevkiyatı yapılması halinde sevk edilen mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi zorunludur…" denilmektedir. Bu itibarla, işletme tarafından üretilen veya satışa konu edilen ürünlerin (numune un gibi) promosyon malzemesi olarak dağıtılmak üzere sevk edilmesi halinde sevk irsaliyesi düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak, hatırlatıcı tanıtım malzemesi, basılı materyal, kırtasiye malzemesi gibi ürünlerin taşınması sırasında sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır."
3. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 12.1.2010 tarih ve 1238 sayılı özelgesi
"Firma tarafından üretilen eşyalara onarım hizmeti verilmesi sırasında yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, sahada bulunan yüzden fazla teknisyenin her birinde ayrı fatura koçanları olması sebebiyle, fatura tarih ve sayılarında düzensizlikler olması, ayrıca fatura koçanlarının çalınması veya kaybolması gibi olumsuzluklar karşısında, bu sorunu aşabilmek için her teknisyenin PDA (Personel Digital Asistant) ile düzenlediği servis fişi bilgilerinin sistem içine aktarılarak şirket merkezi tarafından fatura basılması ve yasal süre içinde müşteriye gönderilmesinin mümkün olup olmadığı yönünde görüş talep edilmiştir. Firma tarafından verilen onarım hizmetleri sırasında malzeme kullanılması halinde müşteri adına sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve bu irsaliye üzerine daha önce düzenlenmiş olan ‘muhtelif müşteriler' ibareli sevk irsaliyesinin tarih, seri ve sıra numarasının belirtilmesi şartıyla 7 günlük yasal süre içinde merkezde bilgisayarda fatura düzenlenmesi mümkündür. Bununla beraber, onarım hizmeti sırasında mal teslimi olmadan sadece işçilik hizmeti verilmesi halinde, sevk irsaliyesi düzenlenmesine gerek olmayıp servis fişi düzenlenmesi ve düzenlenen bu fişin bir örneğinin faturaya iliştirilmesi koşulu ile hizmete ilişkin faturanın yasal süre 7 gün içinde şirket merkezinde bilgisayarda düzenlenmesi mümkündür."
4. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 22.6.2007 tarih ve 4954 sayılı özelgesi
"Kargo aracılığı ile müşterilere gönderilen emtialara ilişkin sevk irsaliyesinin ve irsaliyeli faturanın emtia ile birlikte kolinin içine konulması mümkün değildir. Ancak, faturanın emtia ile birlikte kolinin içine konulması mümkündür. Ayrıca, nihai tüketici olan müşterilerin iade ettiği emtiaya ilişkin satış belgesinin (fatura veya irsaliyeli fatura) ibraz edilmemesi halinde iade edilen emtialar için gider pusulası düzenlenmesi ve müşteriye imzalatılması gerekir."

(Kaynak: Referans Gazetesi | 14.07.2010)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM