BASINDAN YAZILAR
Yanlış teslim edilen ödeme emrine itirazda zaman aşımı yok / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

Yanlış teslim edilen ödeme emrine itirazda zaman aşımı yok / Veysi Seviğ - Bumin Doğrusöz

Vergi borcum olmamasına rağmen tarafıma gönderilen ödeme emri, kimliği tespit edilemeyen bir kişi tarafından alınmış olup, buna dayalı olarak banka hesaplarıma el konulmuştur. Bu konuda vergi idaresi hakkında dava açmış bulunuyorum. Yaptığımız tespitlerde ödeme emrini tebellüğ eden kişi olarak gözükmeme rağmen, ödeme emri üzerindeki imza bana ait olmadığı gibi benim vergi dairesine böyle bir borcum yoktur. Açtığım davanın dışında yapabileceğim bir şey var mı?

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Yasa'nın 55'inci maddesi gereği olarak "Amme Alacaklarını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir ödeme emri tebliğ olunur."
Vergi Usul Yasası'nın 94'üncü maddesi uyarınca "Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır."
Tüzelkişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzelkişilerin birden fazla müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir.
Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgâh adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılır.
Yasal düzenleme gereği olarak muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.
Tebliğ zarfının vergi dairesine dönecek bölümüne ise kendisine tebliğ yapılan kişinin adı ve soyadının yazılması ve imzasının da bu açıklamadan sonra alınması gerekmektedir.
Tebliğ zarfı üzerinde adı-soyadı yazılı bulunan ve kendisine tebliğ yapılması gerekli görülen kişiye tebliğ yapılırken bu kişinin gerçekten kendisine tebliğ yapılacak olan kişi olup olmadığının da tespiti gerekmektedir.
Bu bağlamda da eğer tebligat bizzat muhatabına yapılmıyorsa, bu takdirde de muhatap yerine tebligatın kime yapıldığı hususunun yine tebliğin vergi dairesine dönecek bölümüne yazılması, muhatabın tebligata karşı yasal haklarını kullanabilmesi için zorunlu olmaktadır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usul Hakkındaki Yasa'nın 58'inci maddesinde açıkça belirlendiği üzere kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine karşı vergi mahkemesi nezdinde dava açma hakkına sahip bulunmaktadır. Oysa ödeme emrinin gerçek muhatabına ulaşmaması halinde ve özellikle de ödeme emrinin kime teslim edildiği hususu belli değilse, ödeme emrinin gerçekliliği söz konusu olamaz. Bu konuda açılan davalarda süre aşımı geçerli olmamaktadır. (V. Seviğ)

GİDER BELGESİ İLE ALINAN YATIRIM MAKİNESİNDE SORUMLULUK
Gider belgesi ile satın almış bulunduğum bir sanayi makinesi için üç yıldır amortisman ayırıyoruz. Ancak bu arada işletmemizde yapılan vergi incelemeleri sırasında söz konusu sanayi makinesinin alış bedelinin yüksek olduğu, bu nedenle ayrılan amortismanların kabul edilemeyeceği yönünde bize uyarıda bulunmalarına rağmen daha sonra bize makineyi satan şahsın bulunamaması nedeniyle sahte belge düzenlediğimiz ve kullandığımız için dava açıldı. Durumumuzu değerlendirebilir misiniz?

Gelir Vergisi Yasası'nın 234'üncü maddesi uyarınca "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin vergiden muaf esnafa yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nev'i ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını, tüzelkişilik ise unvanlarını ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur."
Yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere gider pusulası ancak zati eşyasını satanlarla vergiden muaf esnaftan alınan mallar için kullanılabilinmektedir.
Ayrıca malı satanın kimliği (adı-soyadı) gider pusulası üzerinde açık bir şekilde belirtilmelidir. Bu aşamada malı satanın on bir haneli nüfus cüzdanının fotokopisini almak suretiyle gider pusulasının üzerine huzurunuzda ayrıca imza alınması gerekmektedir.
Yasa maddesinde açıkça belirtildiği üzere gider pusulasının işi yapana veya malı satana imza ettirilmesi zorunludur. Söz konusu imzayı atan kişinin kimliği alıcı açısından son derece önemlidir. Bu nedenle alıcıların gider pusulası düzenlenirken satıcıların kimliğini doğru belirlemeleri gerekmektedir.
Satıcının verdiği adreste bulunamaması veya gider pusulası üzerinde yazılı yerin olmaması gibi hallerde alıcılar sorumlu tutulabilmektedir.
Gider pusulasını imza eden şahsın eğer nüfus cüzdanında da yazılı bulunan kimlik numarası olsa idi, bu takdirde o kişiyi bulmak ve en azından kim olduğunu, yapılacak incelemeler sırasında tespit etmek kolay olacaktı.
Vergi Usul Yasası'nın 359/b maddesi uyarınca vergi kanunları uyarınca düzenlenen belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadırlar.
Bu nedenle söz konusu sanayi makinesini satın aldığınız kişiyi aramanız ve bulmanız halinde, belki hakkınızda açılan davanın getireceği hukuki yük azaltılabilir. (V. Seviğ)

İHALEDE YANAN TEMİNAT GİDER YAZILABİLİR Mİ?
Açılan bazı ihalelerde teminat yatırmanız gerekiyor. Bu teminatlar yine bazı hallerde idare lehine irat kaydedilebiliyor. Bu tür teminatların idare lehine kaydedilmesi halinde, teminat bedelini gider olarak kayıtlarımıza intikal ettirebilir miyiz?

Gelir Vergisi Yasası'nın 40'ıncı maddesinin birinci bendi gereği olarak "Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler" safi kazancın tespit edilmesi sırasında indirim konusu yapılabilmektedir.
Bu bağlamda sözü edilen yasa maddesinin üçüncü bendi gereği işle ilgili olmak koşuluyla mukavelenameye veya ilam veya kanun emrine istisnaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlarda ticari kazancın elde edilmesi sırasında indirim konusu yapılmaktadır.
Gelir Vergisi Yasası'nın 40/3'üncü maddesinde yer alan "mukavelename" deyiminden ticari ilişkilerin başlangıcında yapılan ve daha sonra yapılacak ticari işlemlerin koşullarını belirleyen sözleşmelerin anlaşılması gerekmektedir. Dolayısıyla bu şekilde sözleşme ile öngörülen koşulların ve ticari işlemlerin yerine getirilmemesi nedeniyle yine sözleşmede yer alan cezai tazminatın ödenmesi halinde bu tazminatların da gider olarak alınması mümkün görülmektedir.
Ancak Gelir Vergisi Yasası'nın 41/6 maddesinde yer alan her türlü para cezaları, vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan kazançlar safi kazancın tespiti sırasında indirim konusu yapılamamaktadır. (V. Seviğ)


HAZİRAN AYI MALİ TAKVİMİ
9 Haziran
* 16–31 Mayıs 2010 dönemine ait noterlerce yapılan makbuz karşılığı ödemelere ait bildirimlerin verilmesi ve ödenmesi
10 Haziran 2010
* 16–31 Mayıs 2010 dönemi petrol ve doğalgaz ürünlerine ilişkin Özel Tüketim Vergisi'nin beyanı ve ödemesi

15 Haziran
* Mayıs 2010 dönemi kolalı gazozlar, alkollü içecekler ve tütün mamullerine ilişkin Özel Tüketim Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi motorlu taşıt araçlarına ilişkin (Tescile tabi olmayanlar) Özel Tüketim Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi dayanıklı tüketim malları ve diğer mallara ilişkin Özel Tüketim Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi BSMV beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi Özel İletişim Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi KKDF kesintilerinin bildirim ve ödemesi

22 Haziran
* Mayıs 2010 dönemine ait petrol ve doğalgaz ürünlerine ilişkin Ek:4 No'lu ÖTV Bildirim Formu
* Mayıs 2010 dönemine ait kolalı gazozlara ilişkin Ek:7 No'lu ÖTV Bildirim Formu
* Mayıs 2010 dönemine ait alkollü içeceklere ilişkin Ek:8 No'lu ÖTV Bildirim Formu
* Mayıs 2010 dönemine ait tütün mamullerine ilişkin Ek:9 No'lu ÖTV Bildirim Formu
* Mayıs 2010 dönemine ait dayanıklı tüketim ve diğer mallara ilişkin Ek:10 No'lu ÖTV Bildirim Formu
* Mayıs 2010 dönemine ait yarışma ve çekiliş ile futbol müsabakalarına ve at yarışlarına ait İntikal Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi İlan ve Reklam Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemine ait Şans Oyunları Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi müşterek bahislere ait Eğlence Vergisi beyan ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemine ait Yangın Sigortası Vergisi beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemine ait Elektrik ve Havagazı Tüketimi Vergisi beyanı ve ödemesi

23 Haziran
* Mayıs 2010 dönemi 4/1-a kapsamında sigortalı (SSK'lı) olanlara ilişkin aylık prim ve hizmet bildirgelerinin verilmesi
* Mayıs 2010 dönemine ait istihkaktan kesinti suretiyle tahsil edilen Damga Vergisi ile sürekli mükellefiyeti bulunanlar için makbuz karşılığı ödenmesi gereken Damga Vergisi'nin beyanı
* Mayıs 2010 dönemine ait Kurumlar Vergisi stopajının muhtasar beyanname ile beyanı
* Mayıs 2010 dönemine ait Gelir Vergisi stopajının ve Damga Vergisi'nin muhtasar beyanname ile beyanı

24 Haziran
* Mayıs 2010 dönemi Katma Değer Vergisi'nin beyanı
* 1–15 Haziran 2010 dönemine ait noterlerce yapılan makbuz karşılığı ödemelere ait bildirimlerin verilmesi ve ödenmesi

25 Haziran
* 1–15 Haziran dönemi petrol ve doğalgaz ürünlerine ilişkin Özel Tüketim Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
* Serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerce vergi levhası tasdik ettikleri kişilerin ad, soyad ve vergi kimlik numaralarına ilişkin yapılacak bildirim

28 Haziran
* Mayıs 2010 dönemine ait Kurumlar Vergisi stopajının ödenmesi
* Mayıs 2010 dönemine ait Gelir Vergisi stopajının ve Damga Vergisi'nin ödenmesi
* Mayıs 2010 dönemine ait istihkaktan kesinti suretiyle tahsil edilen Damga Vergisi ile sürekli mükellefiyeti bulunanlar için makbuz karşılığı ödenmesi gereken Damga Vergisi'nin ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi Katma Değer Vergisi'nin ödemesi

30 Haziran
* Mayıs 2010 dönemine ait Haberleşme Vergisi'nin beyanı ve ödemesi
* Mayıs 2010 dönemi SSK sigorta primlerinin ödemesi
* Bağ-Kur sigortalılarının Haziran 2010 sigorta primi ve sağlık sigorta primlerinin ödemesi
* Basit usulde vergilendirilen mükelleflerin Gelir Vergisi'nin 2. taksit ödemesi
* Mayıs 2010 dönemine ait mal/hizmet alım ve satımlarına ilişkin bildirim formlarının (Form Ba, Form Bs) ibrazı


ÖZELGELERDE

YILLARA YAYGIN İNŞAAT İŞLERİ
1. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 26.12.2007 tarih ve 27415 sayılı özelgesi
"Sözleşmeye bağlı olarak Ekim 2005 tarihinde başlanılan işin Mayıs 2007 tarihinde feshedilmesi halinde, işin geçici kabul rejimine bağlı olup olmadığına bakılmaksızın bitim tarihi sözleşmenin feshedildiğinin ilgili tarafa tebliğ edildiği tarih kabul edilir. Bu sebeple Ekim 2007 tarihinde feshedildiği tebliğ edilen yıllara yaygın inşaat işinden elde edilen gelir 2007 yılı Gelir Vergisi beyannamesiyle beyan edilmesi gerekir."
2. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 29.7.2008 tarih ve 16467 sayılı özelgesi
"Bir işin, yıllara yaygın inşaat işi olarak kabul edilebilmesi için, taahhüde bağlı olarak başkaları hesabına yapılması ve birden fazla takvim yılına sirayet etmesi gerekmektedir. Özel inşaat işleri ise bünyesinde istihkak ve hakedişe bağlı taahhüt unsuru taşımayan ancak, birden fazla takvim yılına sirayet edebilen niteliktedir. Gerek kendi arsası üzerine gerekse başkasının arsası üzerine kat karşılığı bina inşa ederek satma işinin yıllara yaygın inşaat ve onarma işleri ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu sebeplerle arsa malikleri ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapan şirketin, bu sözleşmeye istinaden kendi payına düşen bağımsız bölümleri satış vaadi sözleşmesi ile başka şirkete satması işleminin taahhüde bağlı bir inşaat işi olarak değerlendirilmesi mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla kat karşılığı inşaat işine bağlı olarak yapılan ve inşa edilen bina veya bağımsız bölümlerin satışını içeren satış vaadi sözleşmesi uyarınca yapılan ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmasına gerek bulunmamaktadır."
3. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 11.9.2009 tarih ve 7566 sayılı özelgesi
"KVK'nın 6. ve GVK'nın 38. maddesi hükümleri gereğince, kurum kazancı, ticari kazanç niteliğindedir ve elde etme yönünden tahakkuk esası geçerlidir. Bu arada dönemsellik ilkesi gereğince, işletmenin sürekli kabul edilen ömrü belli dönemlere bölünür ve her dönemin faaliyet sonuçları diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanır. Gelir ve giderler tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilerek hasılat, gelir ve kârlar aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılır. Tahakkuk ise gelirin ve giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bu itibarla yapılan inşaat tamamen bitirilmediği müddetçe maliyet oluşmayacağından inşaatın devamı süresinde alınan hakedişler avans olarak değerlendirilecek ve söz konusu hakediş alımları nedeniyle kâr/zarar beyan edilmesi söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle aynı yıl içinde başlayıp bitirilen inşaata ilişkin olarak; inşaatın bitirildiği dönemde maliyet bedelinin tespit edilmesi ve alınan hakedişlerle arasındaki farkın (inşaat devam ederken alınan hakedişler dahil) inşaatın tamamlandığı dönem kurum kazancına dolayısıyla geçici vergi matrahına dahil edilerek beyan edilmesi gerekmektedir."
4. Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 10.3.2009 tarih ve 7473 sayılı özelgesi
"GVK'nın 43. maddesi; işletme bünyesinde oluşan ‘müşterek genel giderlerin' inşaat ve onarma işleri ile diğer işlerin bir arada yapılması durumunda bu işler arasında nasıl dağıtılacağını, VUK'un 275. maddesi ise imal edilen emtianın maliyet bedelinin hangi giderlerden müteşekkil olduğuna ilişkindir. Buna göre; yıllara sari, inşaat taahhüt işi ‘hizmet üretimi' niteliğini haiz olduğundan, GVK'nın 43. maddesi gereğince müşterek genel idare giderlerinden hizmet maliyetine pay verilmesi gerekmektedir. Ancak, gerek kat karşılığı inşaat yapımı ve gerekse kendi arsası üzerine inşaat yapımı ve satımı işleriniz ‘mamul üretim' niteliğinde olduğundan bu işlere isabet eden müşterek genel idare giderlerinden mamul maliyetine pay verilmesi veya doğrudan gider kaydedilmesi konusunda VUK'un 275/4. maddesi gereğince tercih hakkı bulunmaktadır. Her türlü gayrimenkul alım satımı ve kiralaması işine isabet eden müşterek genel giderlerin ise doğrudan gider kaydedileceği tabiidir. Öte yandan; GVK'nın 43/3. maddesi birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müşterek kullanılan tesisat, makine ve ulaştırma vasıtalarına ilişkin amortismanların dağıtılmasını hüküm altına aldığından inşaat ve onarma işi ile sair işlerde müştereken kullanılmayan, sadece sair işlere tahsis edilen tesisat makine ve ulaştırma vasıtalarına ait amortismanlardan inşaat ve onarma işine pay verilmesi mümkün değildir."

(Kaynak: Referans Gazetesi | 02.06.2010)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM