BASINDAN YAZILAR
Turizmde Konaklama Vergisi zorunlu, hükümet KDV’yi düşürecek - MuhasebeTR

Turizmde Konaklama Vergisi zorunlu, hükümet KDV’yi düşürecek

Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı Menderes Türel, turizmcileri kızdıran otellerden alınacak yüzde 3'lük Konaklama Vergisi'nin yatırım için zorunlu olduğunu söylüyor. Gelirin yine turizm bölgelerindeki yatırımlar için harcanacağını kaydeden Türel, hükümetin yürüttüğü KDV’nin yüzde 8’lere düşürülmesi çalışmasının da son aşamaya geldiğini belirtti.

 

 

 

Antalya Türkiye turizminin amiral gemisi. 20 yıl önce 200 bin turistin geldiği kent, bugün 2 milyona yakın turist ağırlıyor. Ancak turizmciler bu yıl kötü bir sezon yaşadı. Gelen turist sayısı düşerken rekabet yüzünden fiyatlarda yerlerde süründü. Turizmci bugünlerde ise başka bir sorun yaşıyor: “Konaklama Vergisi” İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu Taslağı'nda getirilmek istenen yüzde 3'lük Konaklama Vergisi, turizmcileri ayağa kaldırdı. Tartışma sürüyor. Turizmcilere göre, KDV indirimi beklenirken gelen bu yeni vergi, yatırımcılara darbe vuracak. Turizmciler “Akdenizde oteller el değiştirirken, sektör yüksek özel tüketim vergileri ile bunalmışken bu verginin getirilmesi bize turizm yapmayın demektir” diyor.

Bu vergilerle toplanacak kaynakların aktarılacağı önemli belediyelerden biri de Antalya Büyükşehir Belediyesi. Antalya’da görevinin 2.5 yılını geride bırakan Menderes Türel, bu verginin kışları 600 bin olan nüfusu yaz aylarında 2 milyona çıkan bir kentte yatırımların sürmesi için şart olduğunu söylüyor. “Turizmci bizden alt yapı yatırımı, çöplerinin toplanmasını ve güzel bir çevre istiyor. Hangi kaynakla yapacağız?” diye soran Türel, “Merak etmesinler, bu vergiden gelen parayı yatırımlara kullanacağız” diyor.

Menderes Türel ile, Antalya’da Haşim İşcan Kültür Merkezi ve Real Mağazası’nın açılışının ardından görüştük.

Görevde 2.5 yılı geride bıraktınız. Neler yaptınız bu sürede?

Antalya’da göreve başladığımda ciddi bir altyapı eksikliği görmüştüm. 2.5 yılda ciddi bir altyapı yatırımı yaptık. Kanalizasyon, drenaj kanalları, trafiği rahatlatmak için alt geçitler... Bu yatırımlarda ciddi mesafe kaydettik. Göreve geldiğimde toplam 300 km’lik kanalizasyon şebekesi vardı. Biz 1.5 senede 300 km daha yaptık. Bir 300 km daha yapacağız. Bu bittiğinde Antalya tamamen bir kanalizasyon sorununu çözmüş olacak. Yine düzenli yağmur  suyu kanalları 6 km civarındaydı. Buna 60 km ekledik. Arıtma sorunu da büyüktü. Yetmiyordu, 250 bin kişilik yeni bir arıtma tesisini 5.5 ay gibi Türkiye rekoru sayılabilecek bir sürede yaptık. Kanalizasyon ve arıtma sorununu gündemden kaldırdık. 9 kavşak yaptık. Yaptığımız yatırımlar 200 milyon YTL’yi aştı.

Deniz kirliliği çok önemli bir sorundu. Otellerin de bunda ciddi payı vardı. Antalya’da arıtma tesisi yatırımları sayesinde deniz kirliliği bitti mi?

Lara bölgesi bırakın arıtmayı, kanalizasyonla bile tanışmamış bir bölgeydi. Yaptığımız 350 km’lik kanalizasyon şebekesinin içinde ciddi ağırlık bu bölgeydi. Artık Antalya’da bir damla kirli su, biyolojik olarak arıtılmadan denize gitmiyor. Bu sürdürülebilir çevre anlayışı yönünden büyük önem arz ediyor. Kısıtlı bütçesiyle iş yapmak zorunda olan bizim gibi bir belediye için bunlar çok önemli gelişmeler. Türkiye’de 80’in üzerinde mavi bayrak var, bunların 65’i Antalya’da. Antalya denizi Akdeniz’in en temiz denizlerinden biri artık. Oteller arıtmalarını bize bağladı. Bir sıkıntıları kalmadı. Şimdi bu sıkıntılar da tarihin tozlu yaprakları arasında kaldı.

Antalya’da daha önce sanayi ve ticaret odası başkanıydınız. Bu sorunlar için projeleriniz hazır mıydı?

Başkanlar şehrin kanaat önderleridir. Sosyal ekonomik sorunlarla ilgilenip, proje üreten kurumlardır. Bizin elimizde projeler hazırdı. Çalışma hızımızı görenler önce inanamadılar. Hayret ettiler. Projesi nasıl çabuk bitti diye. Biz hazır gelmiştik.

Antalya turizmin merkezi sayılır. Bu yıl biraz kötü geçti galiba. Her şey dahil sistemi ve turistin otel dışına çıkmaması en fazla eleştirilen konular arasında. Sizce hangi sorunlar var?

Turizmde en önemli sorunlardan biri çevre. Bu konu artık çözümlendi. Antalya’da ciddi bir yatak arzı var. Bu yatak arzıyla birlikte talebin dengelenmesi gereği var. Bu yıl ülke olarak bazı global krizler yaşadık. Antalya’daki en önemli sıkıntılardan biri her şey dahil sistemi içerisinde turistin otelden çıkmamasıdır. Sadece burada "sebep her şey dahildir" demek, yanlışı yanlışla düzeltmektir. Doğru bir yaklaşım değildir. Her şey dahil bir faktördür. Bizim kent dışını, otellerimiz gibi 5 yıldızlı hale getirmemiz gereği vardır. Bunun için gayret ediyoruz. Bu çerçevede siz kent merkezinde cazibe merkezleri yaratırsanız turisti zincirle bağlasanız otelinde durmaz. Paris’e gidip Eyfel’i görmeden gelen var mı? Biz bu projeleri hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Antalya’da ne tür projeler var?

Şehir merkezindeki kamu binalarını yıkıyoruz. Buraların altında otopark ve alışveriş merkezleri kuruyoruz. Bina yapmıyoruz, bina yıkıyoruz. Görsel güzellik yaratacak bir çevre yaratmak doğrultusunda gayret ediyoruz. Bunun dışında turistin alışık olduğu, halkımızın da ihtiyacı olan raylı sistemi Antalya’ya getirmek üzereyiz. Bununla ilgili çalışmalarımız tamamlandı.

Türkiye’de turizmin çeşitlenmesi gerektiği sık sık gündeme getiriliyor. Antalya’nın kapasitesini doldurduğunu da turizmciler söylüyor. Antalya’da hala yatırım yapılabilir mi, yapılmalı mı?

Antalya’da bundan sonra, kapasiteye yönelik gayretlerin ötesinde; turizmdeki kalite çıtasını ve kentin marka değerini yükseltmeye yönelik gayretleri göstermeliyiz. Antalya kitle turizmi ağırlıklı bir yapıda. Dolayısıyla böyle baktığımızda yavaş yavaş butik otellerimizin sayısını artırmak turizm çeşitliliğimizi sağlamak, kongre ve fuar çeşitliliklerimizi ortaya koymak gibi bir takım yeni projeksiyonları turizmimizin içine enjekte etmemiz lazım.

Turizmde yatak fazlası nedeniyle ciddi bir rekabet var. Bu da bir fiyat rekabeti yaratıyor. Bu durum kaliteyi düşürmüyor mu?

Ben şunu söylemenin doğru olmadığını düşünüyorum. Kaliteli turist, kalitesiz turist ayrımı yapmak son derece yanlış. Biz bugün büyük bir özlemle beklediğimiz Antalya’ya gelen turiste, böyle yaklaşırsak bulunduğumuz noktadan çok geriye gideriz. Biz Antalya’da her türlü ihtiyaca cevap verecek bir turizm potansiyeli ortaya koymamız lazım. Fiyatların düşüklüğü turizmimizin en önemli sorunlarından biri. Maalesef arz talep dengesini iyi koymamış olmamızdan dolayı tesislerin fiyat düşürerek talebi dengelemeye çalışması çok doğru bir yaklaşım değil. Bindiğimiz dalı kesmekten ibaret. Ama şunu memnuniyetle görüyorum ki fiyat düşüren tesisler boş, fiyatlarını düşürmeyen tesisler ise dolu. Bu da müşterinin artık fiyattan çok, kaliteyi aradığını gösteriyor. Senelerini vermiş şirketler fiyatlarını düşürmüyor.

Turizmci yüksek vergilerden isyan noktasında. Bir yandan içkiler üzerindeki yüksek ÖTV’den yakınırken şimdi de konaklama vergisi çıktı. Bu vergi turizme zarar vermez mi?

Somut rakamlar üzerinden irdelenmesi bizi sağlıklı bir sonuca götürebilir. Bugün ÖTV’nin bir 5 yıldızlı tesise getirdiği senelik yük 120 bin dolar civarında. Bu küçük bir rakam değil tabii ki ancak sektörün kendi dinamikleri içerisinde bu sorunu çözmesi gerektiğini düşünüyorum. Konaklama Vergisi ise çok daha farklı. Az önce Lara bölgesinden bahsettik. Arıtma tesisi yapılmadan önce burada bir çevre felaketi yaşanıyordu. Turizmciler bizden arıtma tesisi, çöplerinin düzenli alınması, yol ve çevreyi güzelleştirmemizi istiyor. Ama bizim bütün bu işler için kaynak arayışımızla ilgili maalesef çözüm üretilemiyor. Antalya’nın nüfusu yazın 600 bin. Yazın 2 milyona çıkıyor. Bu nüfusa hizmet üretecek bir kaynağa sahip olmamız gereği var. Bu imkansızlıklar turizmin üzerinden sağlanacak bir takım vergilerle karşılayabilmek mecburiyetimiz vardır.

Turizmciler bu vergilerin hiç olmazsa turizm yatırımlarında kullanılmasını istiyor. Bu konuda endişeler var...

Bu vergilerle toplanan kaynaklar tabii ki yine bu bölgedeki altyapı yatırımlara harcanacak. Lara Kundu yolunu tüm yatırımcılar birleşip para toplayıp yaptırdı. Katkı koydular. Bu da bir nevi gayri resmi bir vergiydi. Buna benzer girişimlere gerek kalmadan artık turizmin altyapısında kullanılacak kaynağın yaratılması şart. Nüfus artışından kaynaklanan bir yük de var. Antalya’da vergiden kaynaklanan, vergilerden elde edilecek kaynaklar son derece kısıtlı. Çünkü vergi verecek kurumların yüzde 80’inin merkezi İstanbul’da veya Ankara’da. Dolayısıyla burada kazandıklarının vergileri bu şehirlere gidiyor. Bize gelmiyor. Bence turizme dayalı verginin geliştirilmesi kaçınılmaz bir ihtiyaçtı. Tabii ki ciddi şikayetleri var ama hükümetimizin yaptığı çalışmalar çerçevesinde KDV’nin düşürülmesine yönelik bir sonuçla beraber gelmesi sektör üstünde yük bırakmayacaktır.

KDV’nin düşürülmesine yönelik bir çalışma var mı?

Sayın Turizm Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde bu konuda ciddi bir çalışma olduğunu öğrendik. Zannediyorum sonuç aşamasına gelmek üzere. Uluslararası rekabet ortamının yaratılması ve rakiplerimizle yarışabilmemiz için eşitlik ilkesine dayalı bir sonucun ortaya çıkması lazım. Şimdi baktığımızda dünyanın pek çok turizm ülkesinde KDV yüzde 7-9 arasında değişiyor. Bizde bu oran yüzde 18 olunca rekabet edebilme şansımız da güçleşiyor.

 

Yatırımcılar konut için sırada

Menderes Türel, yabancılara konut satışına olumlu bakıyor. Türel, "Açık söylemek gerekirse, ben başkan olduğumdan beri peşinde koştuğum bir fikir projesiydi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a arzettiğimde, Rus turistlerin mülk edinmesine yönelik yasal bir kolaylık sağlanması konusunda girişimler başladı. İki ay içinde yasalaştı. Ancak bu iptal edildi. Daha sonra yasa yenilendi şimdi Meclis'ten çıktı. Fikir projemizin ilk sahiplerinden biri olarak önemsiyorum" diyor. Türel, Antalya’da İspanya’nın Mayorka benzeri bir gelişme yaşanacağını belirterek "Antalya’da yapılacak lüks konutlar yabancılara yönelik projeler olarak ele alınacak. Bana gelen çok yatırımcı var. Bu konuda özellikle yatırım yapmak isteyen ve her türlü desteği veriyoruz" diye konuşuyor.

 

Turizm ömrümüzün başındayız

Markalaşmada birinci şart süreçtir. Bugün bir malı imal edip yarın onun marka olmasını beklemek yanlış olur. Antalya, ya da Türkiye, turizm ömrünün henüz başlangıcında. 1980’li yıllarda başlayan turizm hareketimiz 25 senelik geçmişe sahip. Diğer rakiplerimizin 100 yıldır turizm serüveni var. Bu ülkelerin ciddi bir geçmişi var. Biz daha markalaşmanın başındayız. En büyük ihtiyacımız sürecin gelişmesi adına kalitemizden ödün vermeden yolumuza kararlılık ve azimle devam etmemizdir. Antalya bu konuda çok ciddi adımlar atıyor.

 

Master plan taslağı hazırlandı

Rakamlarla söylemek gerekirse eğer, 1987 yılında Antalya’ya gelen turist sayısı 200 bin civarındayken, bugün bu rakam 7 milyona yakın seyrediyor. Türkiye’ye gelen turist sayısı 1 milyon 200 bindi, bugün 20 milyonlardan söz ediyoruz. Dünya turizm ortalamalarına baktığımızda Türkiye’nin gösterdiği turizm gelişmesi çok büyük oranlarda. Çok iyi bir grafik çizdik. Şimdi pazardaki payımızı, marka değerimizi de artıracak kaliteye yönelik çalışmalarla artırmak istiyoruz. Planlı bir çalışma tabii var. Senelerdir çok konuşulup gerçekleştirilemeyen Turizm Master Planı taslak olarak önümüzde. Tüm kurumlar bunu tartışıyor ve önümüzdeki aylar içinde kesinleşecek.

 

Film pazarında boşluğu dolduracağız

Altın Portakal Film Festivali’ni, ülkemizin marka değerine sağlayacağı katkı açısından son derece önemli buluyorum. Çünkü bir çok turizm merkezi sanatsal ve kültürel çabalarıyla markalaştı. Örneğin Cannes. Biz ilk kez burada uluslararası film marketi gerçekleştirdik. Sonuçlar son derece başarılı. Yaklaşık 30’a yakın film satıldı. Pazar Ürdün, Dubai, Litvanya gibi ülkelerden oluştu. Biliyoruz ki Batı'da ciddi bir imalat, Doğu'da ise ciddi bir pazar var. Bu film marketi ile arada ciddi bir köprü oluşturacağız. Antalya çok önemli bir boşluğu dolduracak. İlk senesinde çok önemli geri dönüşler aldık. 4 senaryo satıldı. Belki bunlar Hollywood yapımı olarak geri dönecek. Çok sevindirici sonuçlar. Ben inşallah Antalya’da da özel yatlarıyla gelip sadece film festivaline gelen turistleri ağırlayacağımızı ümit ediyorum.

 

 

MENDERES TÜREL KİMDİR

1964'te Antalya’da doğdu. İlk, orta ve liseyi Antalya’da bitirdikten sonra İngiltere'de gazetecilik eğitimi aldı.  Uzun yıllar boyunca Antalya’da gazeteci olarak çalıştı. 1992'de, 28 yaşındayken Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Oda Meclisi üyeliğine seçildi. 14 Kasım 2001'de ATSO Yönetim Kurulu Başkanı oldu. 28 Mart 2004'te yapılan genel yerel seçimlerde Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlğını kazandı. Menderes Türel, Antalya’nın şehircilik ve ticaret alanındaki temel sorunlarının çözümü ve turizm alanında tanınması için birçok proje başlatarak seminer ve konferanslar düzenleyip Antalya’nın dünyaya açılması için gönüllü bir elçi gibi çalıştı. Evli ve bir çocuk babası olan Türel, iyi derecede İngilizce biliyor.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 09.10.2006)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM