BASINDAN YAZILAR
Mali kural uygulaması işe yarar mı / Veysi Seviğ - MuhasebeTR

Mali kural uygulaması işe yarar mı / Veysi Seviğ

Kamu bütçelerinin yeterli finansman kaynaklarının bulunamaması nedeniyle açık vermesi, bunun sonucunda ortaya çıkan borçlanma gereği, gelecek yıl bütçelerinde en azından kullanılan kredilerin faiz yükünü artırmaktadır. Son yirmi-otuz yıldır özellikle gelişmekte olan ülkelerin kamu yönetimlerinin yaşamakta oldukları kamu bütçe yetmezliği, borçlanmanın getirmiş olduğu ek yüklerin nasıl karşılanabileceği sorununu da beraberinde getirmiştir. Bir başka anlatımla, birçok ülke artan bütçe açıklarının yaratmış olduğu sorunları aşabilmek için değişik arayışlara girmiş, bu arayışların büyük bir bölümü teorik bulgu olarak sonuçlanmıştır.
Her ülkenin bütçe büyüklüğü, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik gereksinimlere bağlıdır. Bu bağımlılık, harcamaların kısıtlanması kadar, vergi gelirlerinde artış sağlama olanaklarına göre geniş boyutta arayışlara ve uygulamalara neden olabilmektedir.
Bütçe harcamalarında çoğunlukla var olan kuralsızlık ve savurganlık yanında, vergi gelirlerinin oluşumunda izlenen popülist politikalar, bütçe politikalarını ve uygulamalarını olumsuz etkilemektedir. Bu oluşumu önleyebilmek için alınan önlemler de genellikle görünürde olmaktadır.
Bütçe açıklarının uzun süre sürdürülebilir olması düşünülemez. Ancak bütçe uygulamalarında otorite üzerinde oluşan baskılar, bu kuralı devamlı ihlal ettirici yöndedir. Buna karşılık son yıllarda birçok ülkeyi artan bütçe açıklarını daraltmak ve uzun dönemde maliye politikalarının sürdürülmesini sağlamak amacıyla mali kural uygulamasına yöneltmiş bulunmaktadır.
Mali kuralların oluşturulmasına neden olan bazı etkenler şunlardır. (Günaydın, İhsan ve Eser B. Yahya "Maliye Politikasında Yeni Trend ve Mali Kurallar" Maliye Dergisi, Sayı: 156, Yükseler, Zafer "Örtülü Mali Kuraldan Açık Mali Kurala Geçiş" TC Merkez Bankası)
• Bazı gelişmiş ülkelerde refah devleti anlayışının bir sonucu olarak sosyal harcamalardaki artışın, gelişmekte olan ülkelerde ise borç servisinin büyük bütçe açıklarına neden olması,
• Politikaların oy maksimizasyonu için maliye politikası araçlarını keyfi olarak kullanması ve maliye politikasının bu amaca en uygun araç konumunda olması,
• Anayasal iktisat görüşünün önem kazanmaya başlaması,
• Toplumda, politikacıların alacakları kararların daha şeffaf, daha güvenilir ve belirli bir kurala dayalı olması yönündeki taleplerin güçlenmesidir.
Uygulamada en çok üzerinde durulan konulardan birisi de borçlanmanın kısıtlanması yönünde kural oluşturulmasına yönelik önlemlerdir.
Bu tür önlemlerin uygulamada başarı şansı düşüktür.
• Harcamaların azaltılması görüşü ise gelişmekte olan ülkelerde pek etkili olamamaktadır. Çünkü harcamalar toplumun beklentisi olarak kabul edildiğinden özellikle geniş kitleleri ilgilendiren harcamalarda yapılan kesintiler ister istemez kesimler üzerinde hoşnutsuzluk oluşmasında neden olmaktadır.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ülkelerde mali saydamlığın yeteri kadar sağlanamaması, yaşanan sorunları artırmaktadır.
Bir yandan Orta Vadeli Program oluşturulurken, diğer yandan değişik formüllerle program dışı harcamalara yönelinmesi, konuya ilişkin kaynak aktarımı yanında mevcut borçlanma hacmini genişletici arayışlara yönelinmesi, mali kural uygulamasından sapmalara neden olmaktadır.
"Mali kural kadar bu kuralın hukuki dayanağı, uygulanması, denetimi ve raporlanması da önemlidir. Demokrasinin gereği olarak, bütçenin hazırlanması, uygulanması önemlidir. Demokrasinin gereği olarak, bütçenin hazırlanması, uygulanması ve denetiminin siyasi bir süreç olması, bu konuyu daha önemli hale getirmektedir. Mali kural uygulaması ve denetimi konusunda ülkelerin siyasi yapısına ve geleneklerine göre oldukça farklı uygulamalar söz konusu olmaktadır. Öngörülen mali kuralın hukuki dayanağı, uygulanması, raporlanması ve izlenmesi konusunda henüz bir açıklık bulunmamaktadır. Mali kurala ilişkin tartışmaların, bu konularda yapılacak düzenlemelerle birlikte kamuoyunda çok daha fazla tartışılacağı düşünülmektedir. (TEPAV Mali İzleme Raporları, Yükseler, Zafer agm)
Bütçe açığı bulunan gelişmekte olan ülkelerden çoğunda bir anlamda mali disiplinsizlik de diyebileceğimiz, gereksiz borçlanma ve harcamaların gecikmeksizin denetim altına alınması ve bu bağlamda da en azından parlamentoya hesap verilmesini sağlayıcı bir ek düzenlemeye gitmesi kanımızca daha doğru olacaktır. Söz konusu hesap vermenin bütçe yılı kapandıktan sonraya bırakılmaması, cari yıl içinde üçer aylık dönemler halinde yapılması daha uygun olacaktır.
Diğer yandan, bir sonraki yıl yapılacak borçlanma programlarının bir önceki yılın en geç haziran ayı içinde takvime bağlanarak duyurulması ve sabitlenmesi gereksiz borçlanmaların önlenmesi açısından daha uygun olacaktır.
Türkiye'de 2010 yılı Bütçe Yasası dikkate alındığında, bütçe yasasında yer alan harcama yükünün daha da artması, buna karşılık vergi gelirlerinin beklenenden daha az hasılat sağlaması, dolayısıyla açığın beklenenden daha büyük miktarda kesinleşmesi, mevcut çerçevesinde pek sürpriz olmayacaktır.

(Kaynak: Referans Gazetesi | 27.02.2010)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM