BASINDAN YAZILAR
Dr. Veysi SEVİĞ - Kâr dağıtımında yeni stopaj oranı - MuhasebeTR

Dr. Veysi SEVİĞ - Kâr dağıtımında yeni stopaj oranı

Gümrük müşavirlerinin gümrük işlevlerindeki mesleki ve imza sorumluluğunu, yıllar yılıdır, tartışır dururuz. Müşavirin, sorumluluk sınırı nedir ve ne değildir diye fikir jimnastiği yaparız. Dağınık algılanan görüntüsü ile yanlış ve bir hata sonucu suçu nedir ve değildir konusunda, konunun nüvesine inerek bir kulvar açmak istedim. Olaya ağır müeyyideler içeren bir yaklaşımla, açıklamalı maddeler getirirseniz eğer, esası yakalamakta yanlışa ve yanılgıya düşebilme riskini göze almamız lazımdır. 1968 senesinde bu hususta Yargıtay'ın çok yerinde ve güzel bir tespitini ilgi duyulacağı düşüncesiyle siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Aynen aktarıyorum: "Yargıtay 7'nci Ceza Dairesi'nin 30.01.1968 tarihli 483/443 sayılı kararı ve İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 30.12.1966 tarihli 804/358 sayılı kararı:

"...Beyannameyi kim imzalamışsa suçun faili olur. Beyannamede yazılı eşyanın fiilen ithali ile meşgul olan diğer kişiler ve özellikle, gümrük komisyoncuları, verilen beyannamenin hakikate aykırı olduklarını bildikleri sabit olmadıkça, 20. maddedeki suça iştirakten dolayı cezalandırılamazlar.

Hatta, ithalat mutemet eliyle yapılıp da beyanname mutemet tarafından imzalandığı takdirde dahi, ithalat esasen mal sahibinin temin ettiği proforma fatura üzerinden ve yine onun gösterdiği firmadan yapıldığı takdirde mutemetin bu evraka müsteniden hatta küşadı müteakip, düzenlediği beyannamenin hakikate aykırı olduğunu bile bilemeyeceği ve bu sebeple 20. maddeye aykırılıktan dolayı cezalandırılamayacağına ve bütün sorumluluğun mutemete bu belgeleri verip, ithalatta bulunmasını isteyen mal sahibine ait olacağına karar verilmiştir."

Tabii ki o devirlerde 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunu meri ve geçerliydi. Yargıtay kararında yer alan "komisyoncu" kelimesi 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile günümüzde değiştirilmiş "müşavir" olarak kanunda yer almıştır. Bu madde metni bir hakkın teslimi olarak algılanmıştır. Mesleki bir reform niteliği taşımıştır. Yine kararda yer alan 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunu'ndaki 20'nci madde 1932 yılında yürürlük kazanmış, acımasızlığıyla çok canlar yakmıştır. 1968 yılındaki Yargıtay'ca onanan kararı ilk veren merci İstanbul 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'dir. Sonraki aşamasına da, Yargıtay'ın bu kararı onamasıyla oluşan atmosfer hakikaten orada ezilenlerin hakkının korunmasına sebep olmuştur. Günümüzde dahi, ilgili kesimlere bu Yargıtay kararının çok şey söylemesi gerektiği görüşündeyim. 1918 sayılı Kaçakçılık Kanunu yürürlükten kalkıp, yerine 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın yürürlük kazanması, namusu ile ticaret yapan işadamına rahat nefes aldırmıştır. 4926 sayılı kaçakçılıkla ilgili kanunun 43, 47, 49, 50, 51 ve 52'nci maddeleri konuyla ilgili diğer maddeleriyle birlikte çok ilginç aydınlatıcı hak dağıtan bilgiler sunmaktadır. Yine üzerinde vurgulayarak durduğum 1968 senesindeki gümrük komisyoncusunun mesuliyet ve sorumluluk alanı nedir ve değildir hususunda zamanlar dahi, tereddüt yaratan, anlaşılmazlığıyla sıkıntı ve müphemiyet yarattığı şüphe götürmez. Konumu hakkındaki bilgilenme istemi arzusu bile tespitini açık ve seçik ortaya koyamamış olduğu görülür. Her gelişen yanlış olayda o zamanlar gümrük komisyoncusu ve bugün gümrük müşaviri okka altına giden sınıf olmuştur. 1615 sayılı Gümrük Kanunu'nun yürürlükte olduğu zaman dilimi içinde beyannamelerin arka yüzünü tüccar, ön tarafındaki kutuyu da gümrük komisyoncuları imzalar idiler. Günümüzde bu usul ve kaide tamamen değişmiş, tek belge sistemi üzerinde, tek sorumlu ve mesul, gümrük müşavirinin imzası ile işlevlere yönv erilmiştir. Her gümrük müşavirinin, gümrüklerde şifre kodlamaları vardır. Günümüz gelişen olaylar dizisi, içeriği kaçağın ve kaçakçılığın men ve manisine şöyle bir açıdan pencere açarak bakmak gerekirse, haklıyı haksızı ayırmak için şöyle bir usul ve kaide işlerlik kazanmalıdır diyorum. Örneğin malın siparişini veren, cins ve neviinde anlaşarak faturalatan ve sevk emrini veren kim ise bütün sorumluluk, ithalat veya ihracat belgelerini temin edenlere, yani mal sahiplerine aittir. Denilirse eğer, yanlış olaylara dur denilebilir. Aradaki, kişileri yanlış girdi ve çıktıların gerçekleşmesi için kullanılan figüranlara suç izafesi ortadan kalkar. Bu gibi uygulamalar sonrası vicdanların yaralanması, kaçağın suç taşıyan olaydaki kamuflesine dur denilir. Suç varsa ceza da vardır. Ama kime, bunun iyi tespit ve tayini namuslu insanı olaydan soyutlayarak, geleceğinin kararmamasına sebep olmalıyız. Böylesine olayların içeriğine inilerek saptamasını yapmak ve yoruma tabi olmayan maddelerle kaçakçılık denen suç ve ceza çağrıştıran eylemi düşüncede dahi kökünden kurutur ve bitiririz ve gümrüklerin dışına taşıyarak men ve manisini sağlarız. Bu yolla da 4926 sayılı kaçakçılığın amir hükümleri devreye girer. Girmesiyle suçlu bu hengamede suçtan kendini sıyıramaz, aradaki figüran sınıf suça iştirakten kurtulur ve de suça zorlanamaz. O halde geliniz parasıyla muzır sinek üreten bataklığı kurutalım. Onun işgal ettiği alanlara getirdiğimiz, kaçakçılıktaki men ve maniyi en ince noktasına kadar dikkatli inceleyerek, hesaplayarak bu gibi getirdiğimiz hak dağıtıcı maddelerle başından ona dur diyelim. Bu husustaki önerilerimiz dikkate alınırsa eğer, kaçakçılığı nüvesinde kurutarak ilk aşamada suç içeren ticaretin oluşmasına engel oluruz. İnşallah önerilerimiz dikkate alınır.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 14.09.2006)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM