BASINDAN YAZILAR
Dışardan vergisiz para banka eliyle transfer edilebilir / Veysi Seviğ, Bumin Doğrusöz - MuhasebeTR

Dışardan vergisiz para banka eliyle transfer edilebilir / Veysi Seviğ, Bumin Doğrusöz

Gerçek veya tüzel kişiler, yurtdışındaki sahip oldukları varlıklarını 2 Mart'a kadar banka veya aracı kurumlara bildirmek suretiyle, vergi incelemesine tabi tutulmadan ülkeye getirebilecek. Yapılacak bildirimlerde varlıklara ilişkin olarak herhangi bir belge istenmeyecek.

 

SORU: Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkındaki Kanun uyarınca yurtdışında sahip olunan varlıkların Türkiye'ye getirilmesi halinde bu varlıkların sağlanmasına ait herhangi bir vergi incelemesi yapılmayacağı garantisi verilmektedir. Bu varlıkların Türkiye'ye getirilmesi ve beyanı nasıl olacaktır? Beyan doğrudan vergi dairesine mi yapılacaktır?

 

YANIT: Gerçek ve tüzel kişilerin 01 Ekim 2008 tarihi itibariyle yurtdışında sahip oldukları ve "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında"ki yasa kapsamında olan varlıkların 02 Mart 2009 Pazartesi akşamına kadar Yeni Türk Lirası değerleriyle;

* Banka bildirim formları ile bildirilecek veya,

* Yurtdışında sahip olunan bu varlıklar için bağlı bulunan vergi dairelerine verilecek gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri ile beyan edilebileceği gibi elektronik ortamda ilgili vergi dairesine beyannamenin gönderilmesi mümkün olabilecektir.

Ancak, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamelerini elektronik ortamda vermekle yükümlü olanlar bu bildirimlerini de elektronik ortamda yapmak zorundadırlar.

Konuya ilişkin olarak yapılacak bildirimlerle ilgili form ve beyanname örnekleri "Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması hakkında"ki yasaya ilişkin (1) seri numaralı genel tebliğin ekinde mevcuttur. (06.12.2008 gün ve 27076 sayılı Resmi Gazete)

Sözü edilen tebliğ ile yapılan yönlendirme uyarınca menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının yine tebliğ ekinde yer alan "Aracı kurumlara yapılacak bildirime ilişkin form"la bildirilmesi gerekmektedir.

Gerçek veya tüzel kişilerin, yurtdışında sahip oldukları varlıklarını banka ve aracı kurumlara bildirmeleri halinde bu bildirimlere ek olarak vergi dairelerine beyanda bulunulmasına gerek yoktur.

Bankalara yapılacak bildirim iki örnek olarak düzenlenecek, bu formun bir örneği ilgili banka tarafından varsa bildirim nedeniyle açılan hesaba ilişkin bilgiler yazılıp tasdik edildikten sonra düzenlenen banka dekontlarıyla birlikte ilgisine geri verilecektir.

Buna ek olarak; bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde Türkiye'ye getirilen veya bu sürede Türkiye'de bulunan bankalardaki bir hesaba transfer edilen para, altın, döviz ve menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını ilgili müşterileri adına açacakları hesaplara kaydedeceklerdir.

Gerçek veya tüzel kişilerce yapılacak bu bildirimlerin yetkili kılınmış vekilleri veya kanuni temsilcileri tarafından da yapılması mümkündür. Bu bağlamda bildirimin gerçek veya tüzel kişinin vekili veya kanuni temsilcisi tarafından yapılması halinde, bankalar veya aracı kurumlar, söz konusu kanuni temsilcinin yetkili olup olmadığı hususuna dikkat etmek zorundadırlar.

Yapılacak bildirimlerde varlıklara ilişkin olarak banka veya aracı kurumlar tarafından herhangi bir belge istenmeyecek, sadece taşınmazlara ilişkin bilgilerin doğruluğunun belirlenmesi amacıyla, bildirim konusu yapılan taşınmazlara yurtdışında sahip olunduğuna dair belge ibrazı yeterli olacaktır. (V. Seviğ)

 

 

BİLGİSAYAR YAZILIM DANIŞMANLIĞININ NİTELİĞİ

 

SORU: Bilgisayar yazılım danışmanlığı yapıyorum. Lise mezunuyum. Yaklaşık on yıllık tecrübemi şu anda danışmanlık yaparak değerlendiriyorum. Mesleki bilgim on yıllık deneyimimle benim bu işi yapmama neden oldu.

Diğer yandan bu konuda teknik olarak da yeterli bilgi sahibi oldum. Yapmış olduğum iş için mükellefiyet tesis ettirmek istiyorum. Elimde mesleğimle ile ilgili herhangi bir sertifika yok. Serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet tesis ettirebilir miyim?

 

YANIT: Gelir Vergisi Yasası'nın 37'inci maddesinde hükme bağlandığı üzere "Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır." Aynı yasa'nın 65'inci maddesinin birinci fıkrasında da, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu belirtilmiş ve söz konusu yasa maddesinin ikinci fıkrasında serbest meslek faaliyetinin tanımı yapılmıştır.

Serbest meslek faaliyeti "sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

Ticari faaliyetti, sermaye ve emekten oluşan sürekli bir organizasyon mevcut olup, bu organizasyon içindeki sermaye ve emeğin payı, yapılan faaliyetin türüne, niteliğine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

Serbest meslek faaliyetinde ise ticari kazançtan farklı olarak sermaye değil şahsi mesai, ilmi veya mesleki bilgi ya da ihtisas(uzmanlık) ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla, bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olduğundan söz edilebilmesi için yalnızca emeğe dayanan bir organizasyonun varlığı yeterli bulunmamakta, emeğe dayalı olmasının yanı sıra geliri dorudan bu emeğin, ilmi yada mesleki bilgi veya ihtisasa bağlı olması gerekmektedir.

Bu yönüyle, Gelir Vergisi Yasa'nın 65 inci maddesinde yer alan "ilmi ya da mesleki bilgi veya ihtisasa dayalı olma" kavramından; icra edilen faaliyet konusunda eğitim veren kurumlardan mutlak suretle eğitim alınmış olunmasının anlaşılması gerektiği açık olup, fiili durumun diploma veya sertifika gibi yeterlilik belgesiyle belgelendirilmesi gerekmektedir.

Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde, bilgisayar yazılım danışmanlığı faaliyetinizi, ilmi ya da mesleki bilgiye veya ihtisasa dayalı olarak yapmamanız, başka bir ifadeyle, sözü edilen faaliyete ilişkin eğitim veren kurumlardan eğitim almadan ve dolayısıyla faaliyet konunuza ilişkin diploma veya sertifika etmeniz halinde, elde edilen kazancın ticari kazanç olarak değerlendirilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir. Konuya ilişkin benzer bir özelgeyi Vergi Sorunları Dergisi'nin 243 üncü sayısında bulabilirsiniz. (V. Seviğ)

 

 

YARGI KARARLARINDA

 

Kanuni temsilcilerin ödevi

 

Danıştay 4.Dairesi E.2005/991 K.2005/2133 T. 17.11.2005

Davacı adına kanuni temsilcisi olduğu şirketin 1998 ila 2003 yıllarına ait muhtelif vergi borçlarının tahsili için ödeme emri düzenlenmişse de; dosyanın incelenmesinden, ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçlarının şirketten tahsil olanağı kalmadığından bahisle davacıdan tahsiline yönelindiği ve dosyadaki belgelerden şirketin tasfiye sürecine girdiğinin idarece de kabul edildiği, ancak iflas masasına şirketin vergi borcunu karşılayacak miktarda malvarlığının bulunup bulunmadığının sorulduğu ve alınan olumsuz yanıt nedeniyle davacı adına ödeme emri düzenlendiğinin anlaşıldığı olayda, bu aşamada davacı adına ödeme emri düzenlediği tarihte asıl borçlu şirketin iflas sürecinde olması, iflas işlemlerinin tamamlanmadığının açık olması, bu durumda şirket varlıklarının borcu karşılayıp karşılamadığının belirlenerek buna göre kanuni temsilcinin takibinin gerekmesi ve bunlar yapılmayarak borcun davacıdan tahsiline çalışılmasında isabet bulunmaması sebepleriyle, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali gerekmektedir.

 

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu E.2002/395 K.2002/491 T.13.12.2002

Olayda, X Limited Şirketinin, ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket hakkında bankalar ve belediyeler nezdinde menkul ve gayrimenkul mal araştırması yapıldığı ve herhangi bir malvarlığına rastlanmadığının saptanması üzerine, kamu alacağının tahsili için şirket müdürü olan davacı adına ödeme emri düzenlenmişse de; 213 sayılı VUK'nun 10.mad. uyarınca, kanuni temsilcilerin şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulabilmeleri için, kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmadığının saptanması, bunun için de önce asıl kamu borçlusu şirketin takip edilmesinin gerekmesi ve şirket tüzel kişiliği adına ödeme emri düzenlenip düzenlenmediği, dolayısıyla kamu alacağının kesinleşip kesinleşmediği, hacze başvurulup başvurulmadığı belirlenmeden şirketin borcu nedeniyle kanuni temsilcinin takibi mümkün olmaması sebepleriyle, alacağın şirketten cebren tahsili için önce şirket adına ödeme emri düzenlenmesi gerekirken, bu hususa uyulmadan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet yoktur.

 

Danıştay 11. Dairesi E.1997/4693 K.1998/2989 T.22.9.1998

Davacının kanuni temsilcisi olduğu X A.Ş. ve Y A.Ş.'nin vergi borçlarına karşılık olmak üzere davacıdan nakden ve çeklerle yapılan tahsilatın iadesi isteminin reddine ilişkin işleme karşı açtığı dava yerel mahkemece; 213 sayılı VUK'nun 10.mad. uyarınca, şirket borçlarının kanuni temsilcilerden tahsili için şirket hakkında iflas ve tasfiye dahil tüm takiplerin tamamlanması gerektiği, olayda davalı idarenin davacı hakkında 6183 sayılı Kanunun amme alacağının korunmasına ilişkin hükümlerini uygulama hakkı saklı kalmak kaydıyla asıl borçlu şirketlerin borcuna mahsuben davacının malvarlığından yapmış bulunduğu tahsilatın fuzuli olduğu ve iadesi icap ettiği gerekçesiyle kabul edilmişse de; 213 sayılı Kanunun 10.maddesinin 1.2. fıkraları ve 3. fıkrasındaki temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebileceği hükümlerine göre, kanuni temsilcisi olduğu şirketlere ait vergi borcunu ödeyen davacının söz konusu ödemelere ilişkin tutarları şirketlerden tahsil imkanının mevcut bulunması sebebiyle, iade talebinin reddi işlemini iptal eden mahkeme kararında yasal isabet yoktur.

 

 

ÖZELGELERDE

 

DEĞER ARTIŞ KAZANÇLARI

1. Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 14.7.2008 tarih ve 2916 sayılı özelgesi;

"KVK'nın 19 ve 20. maddeleri kapsamında şirket nev'inin değiştirilmesi halinde, şirket ortaklarına dönüşülen anonim şirket tarafından verilecek hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin iktisap tarihi olarak 232 seri no'lu Gelir Vergisi Genel Tebliği uyarınca, bu yeni hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin verilmesine neden olan tür değiştiren şirketin hisselerinin ortaklarca iktisap edildiği tarihin esas alınması gerekir. Dolayısıyla, tür değişikliği sonucunda yeni kurulacak anonim şirkete ait hisse senetlerinin veya geçici ilmühaberlerin, ortaklarca ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıl elde tutulduktan sonra elden çıkartılmasından doğan kazançlar gelir vergisine tabi olmayacaktır. Ancak, bu hisse senedi veya geçici ilmühaberlerin ilk iktisap tarihinden itibaren iki yıllık süre dolmadan satılması halinde ise satıştan elde edilecek kazanç GVK'nın Mükerrer 80/1 maddesi kapsamında, anonim şirketin hisse senedi veya geçici ilmühaber çıkarmaması durumunda ise, ortaklarca yapılacak hisse satış işleminden elde edilecek kazanç ise GVK'nın Mükerrer 80/4 maddesi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirilir.

 

2. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 31.7.2007 tarih ve 6600 sayılı özelgesi;

"GVK'nın Mükerrer 80/6. maddesinde, arazi ve binaların iktisap şekli ne olursa olsun (1.1.2007 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere) beş yıl içinde (1.1.2007 yılından önce iktisap edilenlerde 4 yıl) elden çıkartılması halinde elde edilen kazancın değer artış kazancı olarak vergilendirileceği düzenlenmiş ise de maddede yer alan parantez içi hüküm ile ivazsız olarak yapılan iktisaplar bu düzenlemeden istisna sayılmıştır. Bu sebeple, Eylül 2001 tarihinde veraset yoluyla ivazsız olarak iktisap edilen arsaların 2006 yılında yapılan taksim ve tapu tescil işlemleri sonrasında 2007 yılında satışından elde edilen kazanç, GVK Mükerrer 80. maddesi kapsamında değer artış kazancının konusuna girmez."

3. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'nın 20.3.2008 tarih ve 2515 sayılı özelgesi;

"Medeni Kanun'un 705. maddesi uyarınca taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tapu kütüğüne tescille olur. Bu sebeple, 5.3.2006 tarihinde inşaatına başlanılan ve bu tarihte belirli bir miktar ödemesi yapılan, 31.8.2006 tarihinde ek olarak yapılan ödeme ile arsa tapusu alınan, ancak kat mülkiyeti 9.1.2008 tarihinde gerçekleşen dairenin tapuda tescil tarihinin iktisap tarihi olarak nazara alınması ve GVK'nın Mükerrer 80/6. maddesinde yer alan 5 yıllık sürenin bu tarihinden (9.1.2008) itibaren hesaplanması gerekir."

 

 

Yaşamın Sırrı Bilgili Olmak Değil, Harekete Geçebilmektir.

T. Huxley

(Kaynak: Referans Gazetesi | 24.12.2008)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM