BASINDAN YAZILAR
Gelirler Kontrolörü Mustafa TAN - Gayrimenkul satışında KDV konusuna farklı bir yaklaşım - MuhasebeTR

Gelirler Kontrolörü Mustafa TAN - Gayrimenkul satışında KDV konusuna farklı bir yaklaşım

Değerli okurlar, vergi kanunları her zaman açık hükümler içermiyor ve bazı maddelerle ilgili yoruma ihtiyaç duyuluyor. Kanunlar yeterince anlaşılır olsa idi zaten bu yorum farklılıkları ve ihtilaflar hiç yaşanmazdı.

28.09.2007 tarihli DÜNYA Gazetesi'nde yayımlanan "Kolektif şirketin gayrimenkul satışında KDV yok" başlıklı makalemiz ile ilgili olarak bize ulaşan bir görüşü sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Yazımızda, kolektif şirket ve adi komandit şirketlerin gayrimenkul satışlarında KDVK'daki şartları taşımaları kaydı ile KDV istisnasının geçerli olacağı yönündeki görüşümüzü aktardık. Maddenin başında geçen kurum ibaresinden kurumlar vergisi mükelleflerinin anlaşılması gerektiğine dair bir belirleme olmadığını belirtmiştik. Bunun yanında, istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen KDV, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı ifadesindeki "gelir veya" ibaresinin bu istisnadan bu tür kurumların da faydalanacağı amacı ile getirildiği kanaatini taşıdığımızı belirttik.

Konuyla ilgili olarak bize ulaşan bir görüşü de sizlerin tartışmasına açmak istiyoruz. Konu hakkındaki karşı görüşlerin de bilinmesinin ve bu konunun tartışmaya açılmasının faydalı olacağı kanaatini taşıyoruz.

KDVK'nın 17/4-r maddesinde "Kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin" KDV'den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

Bu bentte iki ayrı teslimden bahsedilmektedir. Bunlardan ilki kurumların aktifinde en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satış yolu ile devridir. Diğeri ise bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleridir.

Karşı yorumda, bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin bankalara devrinde aktifte bulunma şartı ile mükellefiyet şeklinin bir önemi olmadığı ifade edilmektedir. Dolayısıyla bendin sonunda yer alan "gelir veya" ibaresinin buradaki borçlu mükellefleri kapsadığı görüşü savunulmaktadır.

Özetle, bankalara borçlu olan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri ile bunların kefili olan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin bankalara devir ve teslimlerinde herhangi bir aktifte bulunma süresi şartı aranmaksızın KDV istisnası uygulanabilecektir denmektedir.

Gayrimenkul ve iştirak hisselerinin satışında geçerli olan bu istisna 5281 sayılı kanun ile geçici olmaktan çıkartılarak kalıcı hale getirilmiştir. Daha önce KDV Kanunu'nun geçici 10'uncu maddesinde yer alan bu istisna mülga 5422 sayılı KVK'ya doğrudan atıf yapılmak sureti ile düzenlenmişti. Ancak 5281 sayılı kanun, mülga 5422 sayılı KVK ile KDVK arasındaki bu bağı koparmıştır. Her iki istisna ayrı metinler olarak kanunlarda yerini almıştır. Şu anda da 5520 sayılı KVK ile 3065 sayılı KDVK hükümleri benzer ifadeler taşısa da aralarında bir atıf bulunmamaktadır. Dolayısıyla her iki istisnayı yorumlarken iki Kanunu birbirinden bağımsız olarak ele almak gerektiğini düşünüyoruz.

Burada, ikinci kısımdaki devirde de kurum şartının geçerli olup olmayacağı hususu tartışılabilir. Kurumların ibaresinin bankalara borçlu olanları veya kefillerini de kapsayabileceği yönünde görüş ileri sürülebilir. Çünkü bankalara borçlu olanlardan ve kefillerinden kasdın ne olduğu da tanımlı değildir.

Bu istisnanın 5520 sayılı kanundaki benzeri 5/1-f bendidir. Bent metninde de "kurumlar ve kefilleri" ibaresi kullanılmaktadır. Gerekçede geçen ifade ise "Buna göre banka borçları nedeniyle takibe alınmış veya TMSF'ye borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kurum olan kefillerinin..." şeklindedir. Mülga 5422 sayılı KVK'nın 8/12'nci maddesinde ise "Bankalara borçlu durumda olanlar ile bunların kefillerinin" denmektedir. Düzenlemenin yapıldığı 5281 sayılı kanunun 31'inci maddesinin gerekçesinde ise bu borçlulardan ve kefillerden kastın kurumlar olduğu anlaşılmaktadır. Öyleyse, KVK hükümlerine göre KDV istisnasını yorumlayacak olursak, borçlu olanlar ve kefiller için de bizce kurum şartını aramak durumundayız.

Sonuç itibarıyla konu ile ilgili görüşümüzü sizlerle paylaştık. Görüşümüzün aksi yönde bize ulaşan ve bizce de haklı gerekçe içeren bir görüşü sizlerle paylaşmak istedik. Sonuçta kanun maddeleri tek olsa bile yorumlar birden fazla olabilmektedir. Özellikle de iki taraf vergici ise.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 08.10.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM