BASINDAN YAZILAR
Bir 'Eski Türkiye' Klasiği: Af / Sadettin Orhan - MuhasebeTR

Bir 'Eski Türkiye' Klasiği: Af / Sadettin Orhan

 Son sekiz yılda dört tane vergi ve prim affı paketi gördük. Dördüncüsü şu an Meclis’te yasalaşmayı bekliyor. 2001 krizinden sonra işveren ve esnafın yaralarını sarmak ve yeni bir başlangıç için 5458 Sayılı Kanun’la prim affı getirildi. (2006.) Daha sonra 2008 yılında sosyal güvenlik reformu yürürlüğe girdi ve “hadi yeni bir sayfa açıyoruz, eski borçlarınızı 5763 Sayılı Kanun’la yapılandırın” denildi.

Daha sonra 2009 yılı itibariyle dünya genelinde etkisini gösteren küresel mali kriz Türkiye’yi de etkileyince, af söylentileri nüksetti. Bunun üzerine 6111 Sayılı Kanun’la “cumhuriyet tarihinin en büyük af/yapılandırma paketini” çıkardık. (2011.)

Bu yapılandırmanın en son taksiti henüz ödenmişti ki, sürpriz bir şekilde yine “cumhuriyet tarihinin en büyük af/yapılandırma paketini” kucağımızda bulduk.

Bayram değil seyran değil...

Önceki üç paketin iyi kötü bir gerekçesi vardı. Örneğin 2001 krizi gerçekten esnaf ve işveren için ağır sonuçlar doğurmuştu. 2008 reformu ve küresel mali kriz de fena gerekçeler sayılmazdı. Fakat şimdi:

- Bayram değil,

- Seyran değil,

- Memlekette kriz yok,

- Başbakanlık’a yazar kasa falan atılmadı,

- Esnaf af diye kendini yakmıyor,

- …..

Hal bu minval üzereyken bir anda affın gündeme gelmesi, bir ‘eski Türkiye’ alışkanlığının nüksettiğini gösteriyor. Bu şekilde iki yılda bir af kanunu çıkaracağımıza tek bir kanun çıkarsak ve “her iki yılda bir, cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı uygulanır” desek hiç değilse kuralsızlığın kuralını koymuş oluruz!

Ali Babacan ne düşünüyor?

Ekonomide eski Türkiye alışkanlıklarını çok iyi bilen ve baştan beri bunlarla mücadele eden Sayın Ali Babacan’ın son af paketiyle ilgili görüşlerini açıkçası merak ediyorum. Hem Babacan hem de Mehmet Şimşek’in bu tür düzenlemelere ilkesel olarak karşı olduğunu biliyoruz. Paket Meclis’te olduğuna göre, ikna çabaları sonuç vermemiş olmalı.

İnsanı yaşat ki emekli olabilsin!

Şu an Meclis’te bulunan torba kanun, Soma faciasının yaralarını sarmaya dönük önemli hükümler içeriyor. Ayrıca madencilerin çalışma saatlerinin sınırlandırılması ve emeklilik yaş hadlerinin 55’ten 50’ye çekilmesi de sevindirici. Fakat kabul edelim ki bütün bu düzenlemeler pansuman niteliği taşıyor. Evet, madencilerimizin erken emekli olmaları yerinde bir adım. Ancak bir madencinin emekli olabilmesi için öncelikle hayatta kalması gerekiyor. Dolayısıyla yaraların sarılması kadar yeni Soma’ların yaşanmaması için yapısal tedbirlerin de alınması önemli. Halen;

- Madenlerde taşeronlaşma aynen devam ediyor.

- İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri yine işverenin emrindeler.

- Kamu denetim elemanları yine bakanın emrindeler.

- Soma benzeri 400 kömür madeninde yaklaşık 50 bin işçi aynı koşullarda çalışmaya devam ediyor.

- Ve halen günlük birkaç işçimizi ‘perakende’ şekilde iş kazalarında kaybetmeye devam ediyoruz.

İşçi ölümlerinin dikkatimizi çekmesi ve yapısal tedbirleri almamız için illa toplu olarak mı ölmeleri gerekiyor?

(Kaynak: Bugün Gazetesi | 07.06.2014)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM