BASINDAN YAZILAR
Mustafa TAN - Vergi indiriminde Anayasa'ya aykırılık iddiası - MuhasebeTR

Mustafa TAN - Vergi indiriminde Anayasa'ya aykırılık iddiası

Gelir Vergisi Kanunu'nda (GVK) değişiklik yapan yasa tasarısının gündeme gelmesiyle bazı tartışmalar başladı. Tartışmalardan bazıları, ücretlilerde vergi indirimi sisteminden vazgeçilip, asgari geçim indiriminin getirilmesinin doğuracağı hak kaybı, fiş toplamanın kalkmasının kayıtdışı ekonomiyi besleyeceği.

Maliye Bakanlığı kesin olarak vergi indiriminden faydalanmak için 2008'de işverenlere fiş ve fatura teslim edilmeyeceğini açıkladı. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde tasarının yasalaşmasına kesin gözü ile bakılabilir.

Bu konuya okuduğumuz bazı yazılarda, kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki dönem için 2007'de vergi indiriminden faydalanılabileceği ifade ediliyor. Çünkü yıl içinde bu düzenlemenin yasalaşmasının kanunun geriye yürümezliği ilkesinin ihlali olduğu ve Anayasa'ya aykırılığı iddia ediliyor.

Geriye yürüme nedir?

Hukuk devleti ilkesini vergi hukukunda ele aldığımızda, Anayasa'nın 73'üncü maddesine ulaşırız. Maddede vergi hukukunun temel bazı kurallarını görürken, Anayasa Mahkemesi kararlarında da kuralların yorumuna ulaşırız. Anayasa'nın 73'üncü maddesindeki başlıca ilkeler vergilendirmede yasallık, genellik ve eşitlik ilkeleridir.

Geriye yürümezlik ilkesi ise Anayasa'da açıkça yer almamaktadır. Ancak Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 2'nci maddesi uyarınca hukuk devleti ilkesi yönünden yargısal denetim yapmaktadır. İlginç bir nokta ise vergi kanunlarının Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davalarında Yüksek Mahkeme'nin geriye yürümezlik yönünden bir iptal kararı vermemiş olmasıdır.

Anayasa Mahkemesi vergi kanunlarının Anayasa'ya aykırılığı savıyla kendisine yapılan başvurularda bazı ölçü kuralların irdelenmesini yapmaktadır. Geriye yürüme kavramı, gerçek olan ve gerçek olmayan geriye yürüme olarak ele alınmaktadır. Gerçek anlamda geriye yürüme söz konusu değil ve başkaca bir norm ihlali bulunmuyor ise Anayasa Mahkemesi Anayasa aykırılık iddiasını reddetmektedir.

Yüksek Mahkeme vergi hukukunda geriye yürümenin varlığını saptamak için vergiyi doğuran olayın tanımına gitmektedir. Vergiyi doğuran olayın meydana geldiği anda yürürlükte olan yasa geçerlidir. Vergiyi doğuran olay tamamlandıktan sonra, bu olaya ilişkin vergi yükünün artırılması geriye yürüme olarak nitelendirilebilir.

Ancak, bazı kararlarda ekonomik koşulların (Kriz, doğal afet gibi) gerektirdiği finansman ihtiyacını karşılamak için alınan ek vergilerin geriye dönük vergi koyma anlamına gelmediğini kabul edebilmektedir.

Örneğin hayat standardı esası ile ilgili açılan iptal davasında "hayat standardı esası vergilendirme dönemi kapanmadan ve hukuki sonuçlarını doğurmadan yürürlüğe girdiğinden 2000 yılı vergilendirme dönemi için uygulanacaktır. Önceki yasa yürürlükte iken başlamakla birlikte henüz sonuçlanmamış hukuksal ilişkilere yeni yasa kuralının uygulanması geriye yürüme olarak nitelendirilemeyeceğinden vergiyi doğuran olay tamamlanmadan yürürlüğe giren kuralın uygulanması, mükelleflerin hukuksal güvenliklerini sarsmaz" değerlendirmesini yapmıştır.

Konuya Danıştay'ın bakışı da Anayasa Mahkemesi'nden farklı değildir. Yatırım indirimi istisnası ile ilgili yaşanan bir ihtilafta Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, "Bir kurumun yatırım indiriminden yararlanıp yararlanamayacağı ve yararlanabileceği harcama tutarı ile kurum kazancı, hesap döneminin kapanması ile ortaya çıktığından, kazancını takvim yılına göre belirleyen bir kurumun, gerek kurum kazancı, gerekse bu kazançtan indirebileceği yatırım indirimi tutarı, takvim yılının son günü itibarıyla belirlenebilecektir. Bu nedenle, 2000 yılı kurum kazançlarından indirilen yatırım indirimi tutarının, GVK'nın 94/6-b-ii alt bendini 30.11.2000 tarihinden geçerli olarak değiştiren 4605 sayılı kanunla tevkifat matrahına alınmasının doğal sonucu olarak ve aynı maddenin son fıkrası gereği tevkifat oranı belirlenmesinde geriye yürüme bulunmamaktadır" şeklinde değerlendirme yapmıştır.

Vergi indiriminde durum

Ücretlilerde vergi indirimi yıllık esasa tabidir. Bir yıl boyunca yapılan indirime konu harcamalara göre ertesi yılın vergisinden mahsup yapılarak uygulanmaktadır. Ücretliler için bu hakkın kazanılması harcamaların yapıldığı yılı izleyen yılın ilk günü başlar. Ocak ayının 20'nci gününe kadar belgelerin işverene teslimi gerekir. Dolayısıyla vergi indiriminden faydalanmak için yılın bitmesi şarttır. Anayasa Mahkemesi'nin gözüyle olaya baktığımızda 2007 yılı sonuna kadar yapılabilecek bir değişiklik gerçek anlamda geriye yürüme kabul edilmemesi gerekir.

Getirilen düzenleme ölçüsüz olursa, başka ilkelerden hareketle Anayasaya aykırılık iddia edilebilir. Fakat ölçüsüz bir düzenleme de söz konusu değildir. Çünkü vergi indirimi yerine asgari geçim indirimi getirilmektedir. Getirilen sistemin uygulama şekli ilk gelir dilimindeki ücretlilerin lehine, daha üst dilimdekilerin aleyhinedir. Ancak aleyhte durum için varsayımsal hesap yapılmaktadır. Yani orta ve üst gelir grubundaki kişilerin belgelerini tam olarak verdikleri varsayımı ile bu kayıplar ileri sürülebilir. Bunun yanında eksik belge verildiği veya hiç belge verilmediği durumlar söz konusu olabilir. Dolayısıyla bu gelir grupları için de lehe durumlar oluşabilir.

Sonuç olarak 2007 yılı içinde yapılan bu değişiklikte gerçek anlamda geriye yürüme olmadığını ve Anayasa'ya aykırılığın oluşmayacağını düşünüyoruz.

(Kaynak: Dünya Gazetesi | 02.02.2007)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM